Yaşlanmak kaçınılmaz bir süreç, ama neden en çabuk yüzümüz yaşlanıyor da çevremiz bize teyze, amca diyerek moralimizi bozuyor? Aynalar niye hep bu kadar acımasız ve görüntü niye bize bu kadar yabancı?
Hadi diyelim diyetimizi yaptık, egzersizlerimizi yaptık, bakım kremlerimizi sürdük, ilaçlarımızı içtik, sigarayı bıraktık, uykumuzu aldık. Şimdi gençleşecek miyiz yani? Aynaları kandırabilecek miyiz? Yüzümüz için hiçbir şey yapamayacak mıyız? Oysa bence yapmalıyız.
İşte doğru formül:
1 ) Yaşlanmayı ÖNLEMEK
2 ) Yaşlanmayı GECİKTİRMEK
3 ) Cildi YENİLEMEK
ÖNLEMEK :
- Sigarayı bırakmak: Çünkü sigara, damarların büzülmesine sebep olarak, cildin beslenmesini bozuyor, cildi kurutup, matlaştırıyor.
- Güneşten uzak durmak: Çünkü güneş ışınları, kromozomların yapısını bozarak hücrelerin erken yaşlanmasına sebep oluyor. Solaryumdan bahsetmiyorum bile.
- Cilt bakımı yapmak: Çünkü cildin aşırı yağlanması veya kuruması, temizliğinin düzenli yapılmaması, cildin doğal yapısını bozarak aknelere veya kurumaya, dolayısıyla hızlı yaşlanmaya sebep olur.
GECİKTİRMEK: Cildimizin önemli bir yıpranma yolu da, savunma bariyeri bozulmuş dış tabaka nedeniyle buharlaşmayı engelleyememesidir. Bunun sonucunda da kuruma, aşırı yağlanma, lekelenme ve kılcal damarlar ortaya çıkmaktadır. Yani cilt yaşlanması hızlanır. Geciktirmek için uygun müdaheleler ve ürünler ile cilde yeniden kuvvet kazandırılmalı ve yenileme yollarına başvurulmalıdır.
CİLDİ YENİLEMEK:
‘Olacak şey mi, yaşlanan insan gençleşir mi?’ diye düşünüyor olabilirsiniz. Böyle diyeceğinizi tahmin ediyorum ama şunu bilirseniz siz de benim gibi düşüneceksiniz; insan vücudunun kendini en iyi yenileyebilen dokusu yüz cildidir. Peki durup dururken yüz cildi kendini nasıl yenileyebilecek? İnsan vücudu hücreleri itibariyle hiç bir zaman aynı kalmaz, sürekli olarak yenilenir. Aksi halde nasıl yıllarca aynı hücrelerle yaşayabiliriz? Yenilenebilme bazen yavaş, bazen de hızlı olmak kaydıyla sürer gider, ta ki ölene kadar.
Başarabildiğimiz cilt gençleştirme işlemi aslında yaraların kendi kendini tamir edip yenileyebilme işlemidir. Yüksek teknoloji ile, ciltte yara oluşturmadan enerjinin ısıya dönüşmesi sayesinde şoklama şeklinde ısı hasarı veririz. Doku da bunu yaralanmış gibi algılayarak hemen tamirata başlar. Böyle bir işlem görüldüğü gibi teknoloji yardımıyla ama sadece vücudun kendi yetenekleriyle ortaya çıkabiliyor. Ciltte sıkılaşma, cilt kalitesinin artışı, porların küçülmesi, kuruluğun gitmesi, cilt renginin düzelip lekelerin temizlenmesi hep yenilenme sayesinde olmaktadır.
Bu prensipteki yaklaşımlar, kişinin cilt yapısına ve yaşına uygun kombinasyonlar gerektirir. Elbette doğru teşhis, doğru ekipman ve uygulama tecrübe ile elde edilir (şüphesiz biraz da sabır).
Günümüzde gelişen teknolojiler, tıp alanında ve özellikle estetik alanda bir hayli etkin olmaya başladı. Lazer ve yoğun ışık, radyo frekans, kontrollü ısı sağlayabildiğinden cilt yenilemesinde ön plana çıktılar. Bunlar istendiği gibi ayarlanarak derinin her katmanında değişik etki uyandırabilirler. Yabancıların “öğlen arası tedavi” dedikleri, hiç bir yaralanma oluşturmadan hayatlarına dönebilecekleri bu yöntemler gayet güzel sonuç vermeye başladılar.
Akne, cilt yağlanması, kırışıklıklar, cilt sarkması, yüzdeki lekeler, kılcal damarlar, güneş lekeleri, eski akne izleri gibi her türlü cilt problemi aynı mekanizmayla fayda görmektedir. Derimizin altında bulunan üretim tabakası için bir uyarı gereklidir ve bu uyarı üretimi başlatabilecek kadar etkili olmalıdır. Aynı zamanda yenilenme için yüzeysel soyulmalarla yer açılmalıdır. Ultherapy, Radyo Frekans, Lazer sistemleri ve PRP yi uyarı için, mikro dermabrazyon ve meyve asidi peelinglerini de kontrollü cilt soyulması için kullanılmaktadır. Tabii ki seçilecek yöntemler, kişinin cilt tipinden diğer özelliklerine kadar, mevsime göre değişerek çeşitli kombinasyonlar ve bazen ilaç tedavileri ile desteklenerek kişiye özel uygulanır.
Bu arada cildin su tutması ve beslenmesinde önemi olan vitamini sağlamak için, DNA kompleksi karışımlarıyla yapılan mezoterapiyi tedavilere eklemek faydalı olabilir. İlk başlarda daha sık, sonra azaltılmak üzere yapılacak yüz/boyun/dekolte bakımı ve oksijen tedavisi kürleriyle de, cilt harekete geçerek problemlerinden kurtulmaya başlayacaktır. Yüzünüz tıpkı sulanan, harmanlanıp gübresi verilen bir bahçe gibi bir süre sonra ışıldamaya başlayacak, çiçek açacaktır.
Unutmayın, dış etkilere en yoğun maruz kalarak en hızlı yaşlanan organımız derimizdir. Eğer iyi korursak, eskimesine izin vermezsek, bakımlı olursak da yaşlanacağız ama hiç değilse sağlıklı, diri ve bakımlı görüneceğiz. Bu duygu da bizi genç tutmaya, zinde yaşamaya yardımcı olacaktır.