Her Şeyden Önce Güven

Güven ve Güvensizlik Duygusunun Esasları

Güven sağlıklı bir ailenin çocuğuna kazandırdığı ilk ana, birincil duygudur. Gözlerini ilk açtığından itibaren bir bebek annesinin sesinde, kokusunda güven bulmaya çalışır. Bebek ağladığı andan itibaren ihtiyaçları karşılandığında sevildiğini ona değer verildiğinin, farkında olarak büyüyen çocuklar ilerde yeterli özgüven seviyesine erişmiş birey olarak karşımıza çıkarlar. Çocuğun ailede gördüğü değer, ona verilen sorumluluklar, ahlaki değerler ve duyulan güven çevresi ile sağlıklı ilişkiler kurabilen kendinden emin bir yetişkin olarak toplumda yerini alır. Bireyin doğumu ile birlikte getirdiği mizacının onu diğer insanlardan ayıran ana karakterleri olur.

Örneğin bunlar :

Bağımlı, mükemmelliyetçi, aşırı baskıcı, kuralcı, yönlendirmeci, aşırı korumacı, kısıtlayıcı, ailelerde yetişen çocukların güven problemi yaşadığı gözlemlenmektedir. Öncelikle kendine güvenmemeyle başlayan bu tutum ilerleyen zamanlarda neredeyse kimseye güvenememeye kadar gidebilmektedir.

Temel ihtiyaç :Güven

Uzm. Kl. Psk. Çağrı Kuşcu 

Sevgi gibi güven de insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Güven yakın ilişkilerin en önemli parçalarından biri olmasına karşın güvenin olmadığı hiçbir ilişkinin sürdürülebilir olamayacağı da aşikardır.

Çoğu ilişki güven üzerine kurulur ve neticesinde güvenin olmadığı yerde tartışmalar, anlaşmazlıklar, mutsuzluklar oluşmaya başlar. İnsanlar fiziksel ve duygusal olarak güven duymadığı kişileri hayatlarında istemezler ve ya sokmaya çalışmazlar. Güven duygusu kişide diğer insanlara karşı kaygısız, kuşkusuz ve tereddütsüz bağlanmayı, inanmayı sağlar çünkü güvenin olduğu yerde açıklık, yakınlık, dürüstlük, destek ve en önemlisi taahhüt vardır. Bu güveni oluşturan eylemler kişinin tavrı, davranışı, kişiliğiyle verdiği taahhüttür. 

İlişkide güven nasıl inşaa edilir

Güven normal ilişkilerimizde olduğu gibi partnerimizle olan ilişkimizde,iletişimimizde en gerekli bileşenlerden biridir çünkü güven yoksa ilişkinin bir anlamı olmayacaktır. partneriniz sizi sevdiğini, sizinle birlikte olmak yaşamak istediğini, sizin için herşeyden vazgeçeceğini söyleyebilir ama ona güvenmiyorsanız bu sözlerin bir anlamı olmayacaktır. Size ifade edilen aşkın hiçbir özel koşulu olmadan ifade edildiğine güvenmedikçe kendinizi seviliyor hissedemezsiniz. Sadakatsizliğin son derece üzücü ve yıpratıcı olmasının nedeni de budur. Konu partnerin bir başka biriyle cinsel ilişkiye girmesi değil, cinsel ilişki neticesinde güvenin kırılmış olmasıdır. Güven olmadan da ilişki ilerlemez, Ya bu güveni yeniden onarmak ya da veda etmek gerekir. Bir kez güven kırıldıktan sonra, onu yeniden kazanma sürecinde izleme kaydı tutabilirsiniz yani davranışlarını düzelttiğinin tutarlı bir kaydını tuttugunuzda ancak o zaman aldatanın değerlerinin düzgün şekilde hizalandığını ve partnerinizin gerçekten değiştiğine inanmaya başlayabilirsiniz. Güveni yeniden  kazanmak için izleme kaydı tutmak zaman alabilir. Bu güven tazeleme döneminde işler pekte yolunda gitmeyebilir. Her iki partnerde ilişkinin ayakta kalması için verdikleri mücadelenin zorlu olacağının farkında olmalıdırlar. Romantik ilişkilerdeki sadakatsizliği örnek olarak seçtim ama bu durum her ilişki için geçerlidir. Güven bir kez kırıldı mı ancak şu iki aşama gerçekleştiğinde tazelenebilir: 1.Güveni yıpratan buna sebep olan gerçek değerleri kabul eder ve yanlış bir şey yaptığını itiraf eder 2.Güveni kıran zaman içinde davranışlarının değiştiğini gösteren sağlam bir kayıt sunması. İlk aşama olmadan uzlaşma konusunda bir girişim de yapılmamalıdır.

Son olarak güveni bir porselene benzetirsek bir kez kırıldımı, biraz dikkat ve özenle yapıştırabilirsiniz ama bir kez daha kırarsanız daha da fazla parçalanır ve parçaları birliştirmek çok çok daha fazla zaman alır ve defalarca kırmaya devam ettiğinizde artık un ufak olmuş olur,tamir edilemez bir hal alır.

Exit mobile version