Göğüs Hastalıkları

Hava kirliliği kanser riskini artırıyor

Gelişen teknoloji ve sanayileşmeye bağlı olarak hem dünyada hem de özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde hava kirliliği giderek yaygınlaşıyor. Ciddi boyutlara ulaşan hava kirliliğinin ise sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri büyük. Uzmanlara göre hava kirliliği, birçok kronik hastalığa neden olan faktörlerin başında geliyor. Hızlı ve çarpık kentleşme, nüfusun hızla artışı ve yoğun trafik gibi etmenlerin havayı kirleterek insan vücudunu olumsuz etkilediğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab, “Hava kirliliği kısa vadede solunum yolu başta olmak üzere cilt, göz, sinir sistemini ve ruh sağlığını olumsuz etkilerken, uzun vadede ise bronşit, astım, kalp hastalıklarından kansere kadar çeşitli kronik hastalıkların ortaya çıkma riskini de arttırıyor” açıklamasında bulundu.

Atmosferde oluşup tabaka haline gelen toz, duman, gaz ve su buharı şeklindeki kirleticilerin insan sağlığını olumsuz etkilediğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab, “Hava kirliliğinin yarattığı insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkileri kısa ve uzun vadeli olarak ikiye ayrılıyor. Kısa vadeli etkiler alerjik reaksiyon şeklinde ortaya çıkıp geri dönüşümü olabiliyor. Örneğin havanın çok kirli olduğu günlerde nefes almada zorlanma, gözlerin kaşınıp kızarması, insanların sürekli olarak hapşırması ve öksürmesi gibi reaksiyonlara neden oluyor. Ancak bu etkilerin kalıcı hasar bırakma riski çok düşük” şeklinde konuştu. Uzun vadeli etkilerin ise maruz kalınan havanın içindeki kirlilik yoğunluğuna ve süreye bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Dr. Hişam Alahdab, “Hava kirliliğinin yoğun ve sürekli olduğu bölgelerde yaşayan insanlarda öksürükten bronşit ve astıma, kalp hastalıklarından kansere kadar çeşitli kronik hastalıkların ortaya çıkma riski de artıyor” dedi.

Solunum sistemi kendini korumaya alıyor
Soluma işlevi gerçekleştiğinde havanın, burun yoluyla akciğerlere kadar girdiğini ve bu yol üstünde birkaç kontrol mekanizması olduğunu söylen Dr. Alahdab, “Burnun içindeki kıllar büyük partiküllerin girmesine engel oluyor. Üst solunum yollarını geçip alt solunum yollarına giderken ana nefes borusunun ve ana bronşların içinde ‘silya’ denilen, yukarıya doğru süpürme hareketi yapan yapılar bulunuyor. Silyalar, üzerilerine takılan uygun büyüklükteki her türlü partikülü dışarı atmayı sağlıyor. Bu mekanizmaları geçen partiküller ise akciğerlerin içindeki hava keseciklerine kadar ulaşabiliyor” şeklinde konuştu.

Hava kirliliği en çok çocukları ve yaşlıları etkiliyor
Hava kirliliğinin her yaş grubunu farklı etkilediğini belirten Dr. Alahdab, özellikle çocukların, yaşlıların, gebelerin ve kronik hastalığı olanların kirlilikten daha fazla etkilendiğini belirterek, “Bağışıklık sistemleri ile akciğerlerinin gelişiminin devam ettiği çocuklar daha hızlı nefes alıp verdikleri ve dışarıda çok zaman geçirdikleri için bu grupta risk artıyor. Savunma mekanizmalarının zayıf hale gelmesi ve kronik hastalıkların artması nedeniyle yaşlılar da kirlilikten fazlaca etkileniyor” açıklamasında bulundu.

Hava kirliliğini engellemek için alınabilecek önlemler

  • Sanayi tesislerinin baca gazı sınır değerlerine uymaları sağlanmalı,
  • Isınmada yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli ve binalarda ısı yalıtımına önem verilmeli,
  • Kullanılan sobalar ve kalorifer kazanları kriterlere uygun olmalı,
  • Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak özendirilmeli,
  • Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı,
  • Yeni yerleşim yerlerinde bölgesel ısıtma sistemleri kullanılmalı,
  • Kent içi ulaşımda uygun meyilli alanlarda bisiklet yolları, park yerleri, kiralama sistemi oluşturulmalı, kamuoyu bilgilendirmesi de sağlayarak bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmalı,
  • Isınma ve geri kazanım için atık yakmanın önüne geçilmesi amacıyla, atıklar geri kazanılarak değerlendirilmeli veya uygun atık yakma tesislerinde yakılarak bertaraf edilmeli,
  • Yerleşim alanları dışında ve hakim rüzgâr yönü dikkate alınarak sanayi tesislerinin yer seçimi yapılmalı, imar planlarında bu alanların çevresinde yapılaşmalar önlenmeli,
  • Emisyonları düşük motorlu taşıtlar tercih edilmeli veya desteklenmeli; elektrikli ve/veya hibrit araç kullanımı teşvik edilmeli,
  • Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı,
  • Araçların egzoz emisyon ölçümleri periyodik olarak yapılmalı.
Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir