Human Papilloma Virüs (HPV) cinsel yolla bulaşan en yaygın enfeksiyonlardan biridir. HPV; kadın ve erkek genital organları, anüs, ağız, boğaz ve diğer mukozal bölgeleri tutarak, bu bölgelerde kansere neden olabilmektedir. Özellikle rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tümünde (%99,7) HPV DNA tesbit edilmektedir.
Tüm dünyada cinsel yönden aktif kadınların % 50’ sinden fazlası yaşamları sırasında HPV ile infekte olurlar. %90’ ı kendiliğinden gerilerken, %10’ luk hasta grubunda rahim ağzı kanseri yada öncü lezyonları gelişebilir. Bu gelişim hemen olmayıp hastanın bağışıklık durumuna göre 5-15 yıl arasında gelişebilir. HPV saptanan hastaların yaklaşık % 80’inde 2 yıl içinde belirtiler ortadan kalkar.
HPV enfeksiyonu her yaş grubunda görülebilir. Ancak gençlerde daha sık gözlenmektedir. Ortalama görülme yaşı 52 olmakla birlikte 35-39 ve 60-64 yaşlarında daha yüksek oranlarda görülebilmektedir. Sosyokültürel ve ekonomik düzey açısından düşük seviyedeki insanlar, sigara içenler, doğum kontrol hapı kullanalar, cinsel yolla bulaşan hastalıkları olanlar, birden çok partneri olanlar, riskli cinsel partneri olanlar HPV enfeksiyonu açısından riskli grupları oluşturmaktadır. En önemli risk faktörlerinden bir tanesi de smear dediğimiz rahim ağzı taraması yaptırmamaktır. Gelişmiş ülkelerde kadınların %85’i en az bir kez smear testi yaptırırken maalesef bu oran az gelişmiş ülkelerde sadece %5’tir.
Rahim ağzı kanseri tüm dünya kadınları arasında meme ve rahim içi kanserinden sonra görülen en sık 3. kanser türüdür. HPV rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tamamında en önemli nedendir. 15-49 yaş arasındaki her 4 kişiden 3’ünün hayatının herhangi bir döneminde HPV enfeksiyonu geçirdiği bildirilmiştir. Amerika’da bugüne kadar 20 milyon HPV vakası tanımlanmış olup bu sayıya her yıl bir milyon yeni hasta eklenmektedir. 250.000 kadın her yıl rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Human Papilloma Virüsler (HPV) sık görülen, belirti vermeyen ve oldukça bulaşıcı virüslerdir. Dünya sağlık örgütü verilerine göre yaklaşık her 10 kişiden 1’inde HPV vardır. Bir kadının 50 yaşına kadar HPV enfeksiyonuna yakalanma riski %80’dir. HPV, rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık %100’ünden, anüs kanserlerin %80-90’ından, vajen kanserlerin %60’ından ve penis kanseri olgularının %30-40’ından sorumludur. Bu veriler göz önüne alındığında, HPV’nin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu ortaya çıkar. Bugüne kadar enfeksiyona neden olan 120’den fazla HPV tipi tanımlanmıştır. Bu tiplerden özellikle 16 ve 18 serviks kanseri gelişimi açısından en riskli HPV tipleridir.
HPV 50-55 nm boyutunda, küçük bir DNA virüsü olup papovavirida ailesinin bir üyesidir. Cildin çok katlı yassı epitelini ve müköz membranları enfekte eden viral bir ajandır. Kanser gelişim sürecinde viral DNA konak hücre DNA’sına entegre olmaktadır. Tümör supresör proteinleri inaktive eden E6 ve E7 onkoproteinleri, HPV 16 ve 18 gibi yüksek riskli genotiplerde saptanmış olup malignitenin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar.
HPV virüslerinin bir kısmı rahim ağrı kanserine, bir kısmı ise genital siğillere neden olmaktadır.
Kanser yapıcı etkileri düşük olan HPV tipleri: 6, 11, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81.
Kanser yapıcı etkileri yüksek olan HPV tipleri: 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68, 73, 82.
Kanser yapıcı etkisi yüksek olan HPV tiplerinden 16 ve 18 rahim ağrı kanseri öncüsü lezyonlarının %52’sinden ve rahim ağrı kanserlerinin ise %77’sinden sorumlu iken, HPV 6 ve 11 ise genital siğillerin %90’ından sorumludur.
HPV özellikle çok sayıda cinsel eşi olan (veya öncesinde olmuş olan) bireyler ve bu bireylerin eşlerinde yaygındır. Ortak kullanılan havuzlardan, havlulardan yada klozetlerden de bulaşabileceği söylenmekle beraber henüz kesin olarak ispatlanamamıştır. HPV enfeksiyonları son derece bulaşıcı olduğu için bulaşmayı önlemede özellikle tek eşlilik önem taşımaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta her iki eşinde tek eşli olması gerektiğidir. Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması riski azaltır.
Rahim ağzı kanseri virüsü bulaşan kişilerde her zaman bir bulguya rastlamak mümkün değildir. Bazı hastalarda genital bölgede siğil dediğimiz parmaksı çıkıntılar oluşabilir. Ancak bunlara neden olan tipler daha çok HPV 6 ve 11 tipleridir. Bu viruslar rahim ağzı kanseri nedeni değildir. Rahim ağzı kanseri virüslarının tesbiti, rahim ağzından alınan sürüntü örneğinin DNA testleri ile incelenmesi sonucunda konur. Yine aynı sürüntünün patolojik olarak incelenmesi sonucunda virüsün yaptığı hücresel değişiklikler de gözlemlenebilir. Bundan dolayı 20 yaşından büyük kadınlarda smear testi, 30 yaşından büyüklerde ise smear testine ilave olarak HPV testi yaptırmaları önerilir.
Günümüzde HPV virüsünün bulaşmasını engellemeye yönelik aşılar geliştirilmiştir. Bu aşılar özellikle birliktelik başlamamış olan 9 yaşından sonraki kız çocuklarına önerilmektedir. Yurt dışında pek çok ülkede rutin aşılama takvimine eklenmiştir. HPV’ye bağlı enfeksiyonun görülme ihtimali %90 oranında azalmıştır. Ülkemizde ise sağlık bakanlığının bu konu ile ilgili çalışmaları devam etmektedir. İleride ülkemizdede aşı takvimive eklenmesi ümit edilmektedir.
Tip 6, 11, 16 ve 18 suşlarını içeren (quadrivalan) aşılar yanında tip 16 ve 18 suşlarını içeren (bivalan) aşılarda mevcuttur. Günümüzde 9 tip HPV virüsünü içeren yeni bir aşı geliştirilmiş olup yurt dışında kullanıma girmiştir. . Ülkemizde henüz bulunmamaktadır. Çapraz reaksiyonla pek çok virüse karşı koruma sağladığı belirtilmektedir. Aşıların koruyuculuğu %90’ın üzerindedir. Elimizde 10-15 yıllık veriler olmakal birlikte ömür boyu koruyuculuğu olacağı söylenmektedir.
HPV virüsüne bağlı testlerde anormallik tesbit edilen hastalarda ileri değerlendirme yapmak gerekir. Ciddi anormallik olmayanlarda sadece rahim ağzı taraması takip yapılabilirken, orta veya ileri derecede anormallik olanlarda kolposkopi dediğimiz kameralı aletler yardımıyla rahim ağzının değerlendirilmesi yapılır. İşlem esnasında gerekli olan hastalarda biyopsiler yapılır. Çıkan sonuçlara göre hastaların takipleri yapılır. Bu takipler sırasında anormal alanların çıkarılması yada yakılması yöntemleri daha sık kullanılırken bazı hastalarda, özellikle yaşı ileri olan veya çocuk sayısını tamamlamış hastalarda rahim alma operasyonu tercih edilebilir. Operasyon sonrasında dahi bu hastaların belli bir süre takibi gereklidir.
HPV virüsüne bağlı siğil gelişen hastalarda tedavide geç kalmamak ve siğillerin aşırı çoğalmasına fırsat vermemek gerekir. Aksi halde tedavisi daha da zorlaşacaktır. Genital siğil gelişenlerde değişik ilaçlarla tedavi uygulanabilir. Bu ilaçlar siğilleri kimyasal ektileri ile yakarak yok etmektedir. Az siğili olanlarda ayaktan tedavide kullanabileceğimiz bir tercihtir. Ancak sağlam mukozaya mümkün olduğunda değdirmemek önemlidir. Yaygın olanlarda ise daha çok yakma yada dondurma yöntemleri tercih edilir. Çok yaygın olanlarda cerrahi eksizyon yaparak siğil olan cildin tamamen çıkarılması gerekebilir. Laser tedavisi de yakma işleminde kullanılabilmektedir. Rahim ağzının kanser öncüsü lezyonlarda ise daha çok yakma, dondurma veya cerrahi eksizyon dediğimiz rahim koruyucu tedaviler ön planda iken, rahim ağzı kanseri gelişenlerde klasik kanser cerrahisi uygulanması gerekmektedir.