Hafife alınmaması gerekiyor: baş dönmesi

Baş dönmesi, kişinin hareket etmediği durumda hareket algılamasıdır. Bu dönme, kişinin kendisinin dönmesi şeklinde olabileceği gibi, etraftaki duvarların veya nesnelerin dönmesi veya yerin ayağının altından kayması şeklinde de olabilir. Baş dönmesi, çoğunlukla iç kulaktan kaynaklanır. Göz kararması, halsizlik, kendini veya başını boşlukta hissetme gibi durumlar, zaman zaman kişiler tarafından baş dönmesi olarak ifade edilebilir; ancak, bunlar baş dönmesi değildir. Bu gibi durumlara, hipotansiyon, hipoglisemi, hiperglisemi, kardiyak aritmiler gibi sistemik sorunlar neden olur. Baş dönmesinden yakınan bir hasta ile karşılaştığında, hekimin ilk yapması gereken, şikayetin gerçekten baş dönmesi olup olmadığını anlamaktır.

Denge sistemi, iç kulaklar, gözler ve kas-iskelet sisteminden gelen derin duyudan ibarettir. Bu üç organdan gelen bilgilerin beyin sapına iletilmesi ve beyin sapında vestibüler çekirdeklerde ve serebellumda işlenmesi sonucu kişide denge hissi oluşur ve kişi, doğrudan ilgilenmese bile başının, kollarının, bacaklarının, gövdesinin, dolayısıyla vücudunun tümünün nerede ve hangi konumda olduğunu bilir. Denge bozulduğunda, serebellum ve serebrum yardımıyla gerekli hareketleri yaparak dengeyi tekrar bulmaya çalışır. Denge sistemiyle ilgili sorunlar en sık iç kulakta görülür. İç kulaktan kaynaklanan baş dönmelerinin özellikleri şunlardır: Ani başlar. Çok şiddetlidir. Beraberinde şiddetli bulantı ve kusma vardır. Şuur açıktır ve hiç kaybedilmemiştir. Rotatuar ve horizontal nistagmus gözlenir. Nörolojik muayene normaldir.

Prof. Dr.Taner YILMAZ

Baş dönmesinin sebebinin bulunmasında en değerli bilgi, hastanın verdiği hikayeden alınır. Hikaye, çoğu zaman hekimi tanıya götürür ve bu sayede gereksiz tetkiklerle zaman kaybını engeller. Bu yüzden, hastadan çok ayrıntılı hikaye alınmalı, baş dönmesi atağını başlatan, artıran, azaltan ve sonlandıran durumlar ile baş dönmesi ile birlikte olması beklenen diğer şikayetler sorgulanmalıdır. Örneğin, yataktan kalkarken veya yatağa yatarken aniden ortaya çıkan, şiddetli, fakat bir dakikadan kısa süreli baş dönmesi, benign paroksismal pozisyonel vertigoyu düşündürürken, aniden ortaya çıkan, şiddetli, birkaç saat süren, beraberinde kulaklarda dolgunluk veya basınç hissi, işitme azlığı, çınlama olan başdönmesi Meniere hastalığını düşündürmelidir.

Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo: Baş dönmesinin en sık sebebi benign paroksismal pozisyonel vertigodur. Belli baş pozisyonunda aniden şiddetli baş dönmesi başlar; bulantı, kusma olabilir. Sebep olan pozisyon düzeltilir düzeltilmez baş dönmesi sona erer. Çoğu zaman bir dakikadan kısa sürelidir. Yataktan kalkarken veya yatağa yatarken, lavaboya yüz yıkamak için eğilince, ayakkabı bağlamak için yere eğilince, namaz kılarken sık görüldüğü pozisyonlardır. Posterior semisirküler kanalda kalsifikasyonlar olduğu düşünülmektedir; ilgili baş pozisyonu ile bu semisirküler kanal yere dik konuma geldiğinde, bu kalsifikasyonlar endolenf sıvısı içinde hareket ederek, ampulladaki kupulayı uyarırlar ve baş dönmesi ortaya çıkar. Tanı, hikayeye ek olarak Dix-Hallpike manevrası ile konur. Bu manevrada, kişi oturur pozisyonda iken başı bir tarafa 45o çevrilerek, başı yatağın kenarından 45o aşağı gelecek şekilde yatırılır. Bu pozisyonda, arızalı kulak aşağı pozisyonda iken yere doğru çakan rotatuar nistagmus gözlenmesi veya kişinin baş dönmesi hissetmesi pozitif bulgudur. Kişi oturur pozisyona alındığında, nistagmusun aksi yöne çaktığı gözlenir. Kişi oturur pozisyona alındığında da baş dönmesi hissedebilir. Tedavi, Epley manevrası ile, hastanın posterior semisirküler kanal boyunca ters yönde çevrilerek bu kalsifikasyonların vestibüle geri gönderilmesidir. Çok etkili bir tedavidir. Çoğu zaman baş dönmesi ortadan kalkar; bazen bu manevrayı birkaç kez yinelemek gerekebilir. Dix-Hallpike manevrası bilateral pozitif ise Epley manevrası bilateral yapılabilir. Lateral ve superior semisirküler kanallarda da benzer durum görülebilir; ancak, posteriora göre oldukça nadirdir.

Meniere Hastalığı: Endolenf, scala medianın lateral duvarındaki stria vascularisden üretilirken, endolenfatik keseden emilir. Meniere hastalığı, endolenfin sekresyonu ile absorpsiyonu arasındaki dengesizlik nedeniyle gelişen endolenfatik hidrops ile karakterizedir. En çok, emilim bozukluğuna yol açan endolenfatik kese sorunları üzerinde durulmuştur. Bu hastalık, tekrarlayan baş dönmesi ataklarından oluşur. Baş dönmesi, aniden gelir, çok şiddetlidir, birkaç saatten 24 saate kadar sürebilir. Beraberinde şiddetli bulantı, kusma görülür. Hastalar, tutulan kulakta dolgunluktan, seslerden rahatsız olmadan, çınlamadan ve işitme azlığından yakınırlar. Bilinç açıktır ve hiç kaybedilmemiştir. İşitme azlığı tipik olarak alçak frekansları tutar ve hastalığın başlangıcındaki ataklarda tamamen düzelir; ancak, artan ataklarla beraber işitme kaybı yavaş yavaş kalıcı olma eğilimindedir. Bazı hastalarda sadece baş dönmesi atakları varken, kulak şikayetleri hiç yoktur (vestibüler hidrops); bazılarında ise baş dönmesi atakları hiç görülmezken, işitme kaybı atakları, çınlama, kulaklarda dolgunluk gözlenir (koklear hidrops). Tumarkin krizinde hasta, ani gelen kriz nedeniyle yere düşer; gerçek anlamda baş dönmesi yoktur. Lermoyez sendromunda, işitme kaybı, çınlama önce başlar; bunlar düzelirken, şiddetli baş dönmesi başlar.

Meniere hastalığı tanısı hikaye ile konur. Odyolojik incelemede, alçak frekanslarda sensörinöral işitme kaybı, tolerans problemi ve Metz pozitifliği saptanır. Retrokoklear bir patolojiyi ekarte etmek için kulak magnetik rezonans görüntülemesi yapılmasında yarar vardır. Tanı kesinse, başka incelemeye gerek yoktur. Elektrokokleografi, gliserol testi, elektronistagmografi, statik ve dinamik posturografi gerekli durumlarda tanıya destek olur.

Akut baş dönmesi krizi tedavisinde, dimenhidrinat (Dramamine ampul ve tablet) veya diazepam ile baş dönmesi ve bulantı-kusma kontrol altına alınır. Hidropsu kontrol altına almak için dextran 40000 iv infüzyonu 5 ml/kg/8 saatte/gün, betahistin 3×16 mg tablet ve asetazolamid 1×1 tablet önerilir. Bazen betahistin yerine sinnarizin 3×1 tablet verilebilir. Diyette tuz kısıtlanır, bol su tüketilmesi tavsiye edilir; kuruyemiş, kurutulmuş meyve-sebze, sucuk, sosis, salam, pastırma ve kebap yememesi, çay, kahve, kola, gazoz, sodayı kısıtlaması önerilir; bol taze sebze-meyve, taze et, süt, yumurta, yoğurt, taze balık ve tavuk yenebilir; normal tuzlu peynir tüketilebilir. Tuzu kısıtlanmış diyet ve medikal tedavi (betahistin ve asetazolamid) ile tedaviye devam edilir.

Sistemik kortikosteroid tedavisi denenebilir; 1mg/kg prednisolon ile başlanır, doz yavaş yavaş azaltılarak 1 aya tamamlanır. Steroidden fayda sağlanamazsa, sistemik immünosupresif tedavi (azathioprin, metotrexate) verilebilir.

Medikal tedavi başarılı olmazsa, cerrahi tedaviler gündeme gelmelidir. Öncelikle, kulak zarına ventilasyon tüpü takılarak intratimpanik deksametazon uygulanır; kulak yoluna iki ay süreyle günaşırı 5 damla deksametazon damlatılır. İntratimpanik steroid ile hastaların baş dönmesi ataklarında önemli oranda rahatlama sağlanır. İntratimpanik steroidden fayda sağlanamazsa, intratimpanik gentamisin ventilasyon tüpü yoluyla orta kulağa uygulanabilir. Endolenfatik kese cerrahisi, işitmesi iyi olan kulakta baş dönmesi ataklarını engellemek için uygulanır. Vestibüler nörektomi de, işitmesi iyi olan kulakta baş dönmesi ataklarını engellemek için endolenfatik kese cerrahisinden sonra uygulanır; hastalık bilateral ise, vestibüler nörektomiden kaçınmakta fayda vardır. İşitme kötü ise, labirintektomi yapılmalıdır.

Vestibüler nörinit: Viral üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası, virüsün vestibüler siniri tutması sonucu gelişir. Şiddetli baş dönmesi, bulantı, kusma, nistagmus gözlenir; işitme normaldir, çınlama, kulakta basınç hissi, sesten rahatsız olma yoktur. Dimenhidrinat (Dramamine ampul ve tablet) veya diazepam ile baş dönmesi ve bulantı-kusma kontrol altına alınır. Baş dönmesi krizi geçtikten sonra yapılan kalorik testte tutulan kulakta kanal parezi saptanır, ve bu durum kalıcıdır. Baş dönmesi azalarak 1 ay içinde düzelir.

Akustik nörinom: Vestibüler sinirin iyi huylu tümörüdür. Baş dönmesi ve/veya sensörinöral işitme kaybı olan her olguda akustik nörinom ekarte edilmelidir. ABR (auditory brainstem response) ve/veya kulak MR’ı ile akustik nörinom araştırılmalıdır. Asimetrik sensörinöral işitme kaybı, işitme seviyesine göre oldukça düşük konuşmayı ayırtetme skoru akustik nörinomu düşündürmelidir. Tedavisi cerrahi eksizyondur.

Çeşitli nörolojik hastalıklar da baş dönmesine neden olabilirler. Serebellum, beyin ve beyin sapı tümörleri, serebrovasküler olaylar (vertebrobaziler yetmezlik), multiple skleroz bunların arasında sayılabilir. Burada, baş dönmesi çok şiddetli değildir; bulantı ve kusma çok daha azdır. Nistagmus, yön değiştiren veya vertikal olabilir; latensi yoktur, fatigue göstermez. Nörolojik muayene ve radyolojik incelemeler ile tanı konur.

Şiddetli baş dönmesi ile gelen hasta öncelikle KBB hekimi tarafından değerlendirilmelidir; tanı genellikle hikaye ile konur ve tedavi başlanır. Hikaye ve fizik muayenede nörolojik bir sorun düşünülüyorsa, hasta nöroloji bölümüne yönlendirilmelidir.

Exit mobile version