Gün yok ki, televizyon ekranlarında parçalanmış ceset görüntüleri, kan ve dehset manzaraları, ağlayan dövünen insanlar olmasın. Bunlar birde fazla rayting almak için abartılarak, dikkat çekici şekilde kurgulanıyor. Haberleri izlemek için ekran başına oturupta morali bozulmadan, karamsarlığa kapılmadan, canı sıkılmadan kalkan var mı? acaba. Senin ekran başında tansiyonun yükselmiş, kalp krizi eşiğine gelmişin, şekerin yükselmiş, sinirlerin boşalmış kimin umurunda.. varsa yoksa reyting.
Televizyon kuruluşları, acımasız bir reyting alma savaşına girmiş durumdalar. En fazla reyting alma mücadelesi almış başını gidiyor. Bu arada denetleme kurumları ne yapıyor onu da bilmiyoruz.. belki de hiç olayın farkında değiller..
Hergün kaç kişi haberleri ya da haber programları izleyerek acillere kaldırılıyor sayısını bilmiyoruz. Zaman zaman acil servislerde görev yaptığım için biliyorum inanın sayıları hiçde küçümsenecek boyutlarda değil. Kaç kişi izlediği trajik bir haberden sonra felç geçiriyor, kalp krizi ya da mide kanaması geçiriyor, kaç kişi şeker komasına giriyor, yine kaç kişi sinir hastası oluyor bilmiyoruz.
Haber özgürlüğü, gerekçesi ile kimsenin de kılı kıpırdamıyor. Dur diyecek kimse yok. Bir arkadaşım kadın tacirlerinin tuzağına düşüyor ancak polise gidemiyor. Çünkü biliyor ki, suçluları cezalandırma adına ihbarda bulunursa kendi de ertesi gün çarşaf çarşaf gazete sütunlarında yer alacak. Üstelik ne şekilde yorumlar yapılacağı da belli değil. Dolayısıyla suçlular cezalandırılırken, mağdurlar da çok daha fazla mağdur oluyorlar. Bu konuda yasalar olmasına rağmen çoğu zaman işlemiyor. Emniyet müdürlüklerine yansıyan her olay, ertesi gün medyaya yansıyor ve medya da en iyi nasıl reyting alırım düşüncesiyle kendine göre kurgu yaparak halka sunuyor. Hatta olay, daha savcılığa bile intikal etmeden basında yer buluyor. Kişiler yargılanmadan, suçlu olup olmadıkları belli olmadan medya tarafından çoktan infaz edilmiş oluyorlar. Netice de suçlu ol ya da olma vurun abalıya oluyor. Diğer taraftan medya tarafından infaz edilipte sonradan aklanan insanlar, bir sütun bile basında yer bulmuyor. Kişi aklansa da medyanın önyargılı haberinden dolayı kamu vicdanında hep şüpheli suçlu olarak kalmaya devam ediyor.
Hepinizin bildiği gibi, ABD de ki 11 eylul terör saldırısında binlerce kişi hayatını kaybetti. Olay tüm çarpıcılığa ile Amerikan medyası tarafından tüm dünya ya yansıtıldı. Ancak kaç tane ceset gördünüz. Kaç tane ağlayan ya da dövünen insan manzarası gördünüz. Ben söyliyeyim hiç!. Amerikan medyası harika bir sağduyu refleksi ile bu tür görüntüleri hiç ekrana getirmedi. Her gün bir çok Amerikan askeri, Irak ta şu veya bu nedenle ölüyor. Ve üstelikte bu askerler kendi güvenlikleri ile ilgisiz bir başka ülke topraklarında ölüyorlar. Bunların kaçtanesinin ailesini dövünürken görüyorsunuz. Bizde ise durum bambaşka, hergün şehit aileleri ekrana getirilerek onların iç parçalayıcı görüntülerini, ağıtlarını izliyoruz. Bu manzaralar hem asker ailelerini çok tedirgin ederken hem de teroristlere motivasyon unsuru olmuyor mu?. Elbette ki ülkemiz için ölünür, şehit olunur ve olunacaktır ancak, arka plandaki psikolojik boyut çok farklıdır. Bu durum hem asker ve asker ailelerini hatta tüm toplumu derinden etkilerken hem de teroristler için moral kaynağı olmaktadır.
İki örnek vereyim. Birinde bir genç kız, evinden kaçıyor bir takım aykırı durumlara giriyor.. sonunda annesi ona intihar et diyor. Sonra kızı intihar etmeyince önce zehir verip, öldürmeye çalışıyor.. kızı ölmeyince bu sefer kendisi boğarak öldürüyor ve ‘’kızım ölmeye hazırdı’’ diyor. diğer örnekte ise bir trafik kazası oluyor ve bir annenin 5 çocuğu birden ölüyor ve ekrana annenin perişan bir şekilde ağlayıp dövündüğü kareler yansıyor.. şimdi soruyorum bu haberler, evet ilgi çekici ve reyting alan haberler ama bunların medyada yer bulmasının kime ne faydası var. Ancak bu haberleri izleyen binlerce kişinin psikolojisi bozuluyor. Göreceli olarak daha hassas yapıda ki insanların sinirleri boşalıyor ya da diğer somatik hastalıklar başgösteriyor ve hastanelere taşınıyorlar..
Ekranlarda sıklıkla gördüğümüz trajik diziler de bir başka olay. Özellikle aile dramları üzerine kurgulanan dizi filmlerin de en az böyle haber programlar kadar insan psikolojisini bozduğu kanaatindeyim. Ekranlarda bir sürü mafya dizisi birbiri ardına yer bulurken, acaba kaç tane suçluların bulunup cezalandırıldığı polisiye dizi vardır? Hatırlayan var mı?!. suçluları kendi mantıklarına göre hukuk sistemi dışında cezanlandırıldığını gördüğümüz bu görüntülerin gençlerde bir özentiye neden olacağının farkında değil miyiz?!.
Sonuç itibariyle, görüntülü ve yazılı medyanın, kendini sorgulaması gerektiği kanaatindeyim. Daha izlenebilir bir medya ve daha yaşanabilir bir Dünya için bunun şart olduğunu düşünüyorum..