Günümüzün görünmeyen salgını: Sosyal Anksiyete

Sosyal medyada paylaşılan kusursuz hayatlar, rekabetin arttığı iş dünyası ve hızla değişen yaşam koşulları, insanların kendilerini daha yalnız ve yetersiz hissetmelerine neden oluyor. Bu durum, sosyal anksiyete olarak bilinen ve giderek yaygınlaşan bir psikolojik rahatsızlığın artmasına yol açıyor.

Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız konu hakkında önemli bilgiler verdi.

Günümüzün hızlı ve rekabetçi yaşamında sosyal etkileşimler büyük önem taşıyor. Ancak, birçok insan sosyal ortamlarda kendilerini kaygılı, utangaç veya yetersiz hissedebiliyor. Bu durumun altında yatan nedenlerden biri de sosyal anksiyete bozukluğudur.  Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal durumlarda iletişim anlarında veya başkaları tarafından değerlendirilme korkusuyla ortaya çıkan yoğun bir kaygı ve korku durumudur. Bu durum, kişinin günlük yaşamında önemli zorluklara neden olabilir ve iş, okul ve sosyal ilişkileri olumsuz etkileyebilir.

Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız

Sosyal anksiyetenin kesin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte çevresel faktörler ve geçmiş yaşam deneyimi önemli rol oynamaktadır. Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, aile içindeki iletişim sorunları ve mükemmeliyetçi kişilik özellikleri de sosyal anksiyete riskini artırabilir.

Sosyal anksiyete bozukluğunun belirtileri kişiden kişiye değişebilir, belirtileri fiziksel, duygusal ve davranışsal olarak üç farklı kategori içerisinde ele alabiliriz. 

Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız, ”Sosyal anksiyeteyle mücadele etmek mümkündür. Sosyal anksiyete yaşayan kişilere karşı anlayışlı olmak ve destek olmak çok önemlidir. Onları yargılamadan dinlemek, onlara güven vererek sosyal ortamlara katılmalarını teşvik etmek, bu süreçte yanlarında olmak gibi davranışlar, onların iyileşmelerine katkıda bulunabilir.Profesyonel bir yardım almak bu sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olacaktır.”dedi.

Exit mobile version