Global Bir Travma- Pandemi
Son günlerde global bir sorunla –pandemi ile- karşı karşıyayız. Tüm dünya aynı şeyleri yaşıyor ve endişe duyuyor. Nereli olduğunun, nerede yaşadığının, kim olduğunun, ekonomik durumunun hiçbir önemi yok. Her şeyin sıfırlandığı bir dönem…
Bana göre bildiklerimizi unuttuğumuz, güç dengelerinin değiştiği, yeni bir çağın başlangıcı olacak bir dönemden geçiyoruz. Ürkütücü olsun diye söylemiyorum; aynı zamanda bu dönemi arınma ve büyüme dönemi olarak da görebiliriz. Yıllarca hor kullandığımız Dünya’nın, yaşadığımız şu günlerde, fiziksel olarak arındığı aşikar; içsel olarak bizim de arınmamız, uyum sağlamamız; bu zorlu süreçten kazançlı çıkmamıza yardım edebilir.
Travma ve Pandemi
Beklenmedik anda, aniden ortaya çıkan, zorlayıcı ve hayatı derinden etkileyen yaşam olaylarına travma deriz. Bu açıdan bakıldığında Pandemi; global bir travmadır. Fakat burada, yaşanıp bitmiş bir olay yok, bu yüzden pandemiyi şu an için ‘devam eden global bir travma’ olarak ele alabiliriz. Travmanın en önemli kıstası, kişinin bunu travma olarak deneyimlemesi ve anlamlandırmasıdır. Çünkü bu durum kişiden kişiye farklılık gösterir. Aynı şeyi herkes travma olarak deneyimlemeyebilir.
Travma olarak algıladığımız şeyin etkisinden çıkabilmek için, öncelikle olumsuz tepkilere yol açan duygularımızı kabul etmek gerekir. Travmaya karşı verilen tepkiler, ‘’anormal duruma verilen normal tepkiler’ dir; bir süre, bu tepkiler, beklendik ve yaşamla uyumludur.
Öte yandan küresel bir travma olmasına rağmen, diğer travmalarda da olduğu gibi, herkesin travmayı deneyimleme ve anlamlandırma süreci farklı işlemektedir. Dolayısıyla travmatik süreç geçtikten sonra bıraktığı etkiler birbirinden farklı olabilir.
Travma sonrası verilen tepkileri 3 farklı şekilde görebiliriz.
1.Olumsuz yaşam olayının ardından; korku dolu, kaygılı, depresif veya şok halinde, donakalmış, andan kopmuş vb. şekilde travmatize olarak; travma sonrası stres bozukluğu yaşanabilir. TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) yaşayan insanlarda şunlar görülebilir. Aşırı uyarılmışlık, kolayca irkilme, olaya dair rahatsız edici anıların ve kabusların sık sık tekrarlaması, uykusuzluk, kaygı ve öfke düzeyinde artma, günlük yaşamamıza dönememe, gelecekle ilgili düşünememe gibi belirtiler görülebilir.
2. Dayanıklılığımızı koruyarak, direnç göstererek, dengede kalıp mevcut düzenimizde devam edebiliriz. Travma sonrasında, hayata normal bir şekilde, kaldığı yerden devam edebilme gibi.
3. Travmanın ardından olumlu psikolojik değişimler yaşayabilir, güçlenerek, büyüyerek, yeni perspektifler kazanarak çıkabiliriz. Buna travmatik büyüme denir.
Travmatik büyüme; travmatik olayın kişiyi öncekinden daha güçlü hale getirmesiyle köklü, net, olumlu değişimler yaşamış olmasıdır.
Alt yapımızda ne varsa ortaya çıkan odur aslında. Normal rutindeyken zaten sinyallerini veren semptomlarımız ve sorunlarımız gün yüzüne çıkabilir. Çocukluk çağı travmalarımız (ihmal, istismar, vb.), kendimize dair çarpık algılarımız (yetersizim, değersizim, vb.), inançlarımız ve değerlerimiz, yetiştirilme tarzımız, yaşama bakış felsefemiz ,travmaya karşı vereceğimiz tepkiyi belirleyen temel etmenlerdir.
Evet bazılarımız travmalardan güçlenerek çıkar. Travma sonrası büyüme yaşayacak insanlara baktığımızda şunları gözlemleyebiliriz:
o Hayatta dert edindikleri şeyleri sorgulayıp kendilerine esas dertler edinirler.
o Yaşam gayelerini, hayat tarzlarını sorgularlar ve farkındalık sağlarlar.
o Değişime isteklidirler ve esnemekten korkmazlar.
o Yeni fikirlere açıktırlar.
o Kendilerini yaşamın akışına bırakırlar.
o Anda ve akışta kalırlar.
o Duygularını fark edip hissederler; yok saymazlar.
o İhtiyaçlarını görüp karşılarlar ya da birilerinin karşılamasına müsaade ederler.
o Sevgi ve güven içerikli bağlar kurarlar.
Görüldüğü gibi, olumsuz bir yaşam olayının ardından olumlu psikolojik değişimler ve kazanımlar yaşamak da mümkün. Yeni perspektif kazanmak, kişisel güç elde etmek, varoluşsal değer kazanmak, önceliklerin değişmesi gibi. Fakat bunun için istemek ve çabalamak gerekiyor. Travmatik Büyümeye Doğru Giderken Henüz bitmemiş, devam eden olumsuz bir yaşam olayıyla karşı karşıyayız.
İlk iş, durumun yol açtığı olumsuz duygu ve düşüncelerimizi, algıladığımız tehdidi, rutinde giden hayatımızdaki kırılmayı; inkar etmeden, bastırmadan, yok saymadan kabul edip, anlamaya çalışmak olmalı, böylece travmatik büyümenin önündeki en büyük engelden kurtulmuş olacaksınız. Kırılmanın ardından yeniden yapılandırma yapmak için sorgulama evresi başlıyor. İnandığınız, güvendiğiniz, savunduğunuz her şeyi hızlıca yeniden gözden geçiriyorsunuz. Yaşam felsefenizdeki çürük inançları (başarı, güç, hırs, yakınlık, ilişkiler, dünya algısı…) ayıklamaya başlıyorsunuz. Bu aşamada, yıkılan yaşantıyı yeniden yapılandırmak için ekstra güç ve enerji harcanır. Kendi yapınızda bulunan, işe yarayan, sağlıklı ve işlevsel olan özelliklerin, inançların ve becerilerin yanına yenileri gelir. Bir nevi üst versiyona geçmiş veya güncellenmiş olursunuz. Eğer pandemi son bulduğunda eskisinden net olarak daha sağlam bir yapı ortaya çıkarmışsanız bu süreci kazançlı atlatmış ve travmatik bir büyüme yaşamışsınız demektir.
Öyle olmasını umarım…
Sevgiyle