Gelecek kaygısını tetikleyen sebeplere Dikkat !
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Pandemi sonrası dönemde, özellikle genç bireyler arasında, gelecek kaygısı ve çeyrek yaşam krizi gibi iki önemli psikolojik sorun giderek daha fazla görülmeye başlanmıştır. Bu iki kavram, modern yaşamın karmaşıklığı ve belirsizliği ile başa çıkmaya çalışan bireylerin ortak deneyimlerini yansıtmaktadır. Gelecek kaygısı, bireylerin geleceğe dair belirsizlikler nedeniyle yoğun endişe yaşaması olarak tanımlanırken, çeyrek yaşam krizi, genellikle 20’li ve 30’lu yaşlarda yaşanan, kariyer, ilişkiler ve yaşam hedefleri ile ilgili doyumsuzluk ve yeniden değerlendirme sürecidir.
Gelecek kaygısı, belirsizliklerle başa çıkmakta zorlanan bireylerde daha yoğun yaşanır ve kontrol kaybı hissi yaratır. Bu kaygı, depresyon ve anksiyete gibi duygu durum bozukluklarıyla ilişkilidir ve olumsuz duyguları tetikleyebilir. Sürekli olumsuz senaryolar hayal etmek, bilişsel süreçlerde sapmaya yol açar ve felaketleştirme eğilimine neden olur. Mükemmeliyetçilik ve olumsuz geçmiş deneyimler, kaygıyı artırabilir ve geleceğe dair endişeleri besler. Çeyrek yaşam krizi ise, bireylerin yaşamlarındaki belirsizlikler nedeniyle endişe duymalarına yol açar. Genç yetişkinler ve üniversite öğrencileri, kariyer seçimleri ve yaşam kararları nedeniyle yoğun gelecek kaygısı yaşayabilirler. İş değiştirenler veya kariyerine yeni başlayanlar, belirsizliklerle yüzleşmek zorunda olduklarından bu grupta kaygı yaygındır. Ekonomik güvensizlik yaşayan kişiler, geleceğe dair kaygılarını daha yoğun hissedebilir.
Gelecek kaygısı ve çeyrek yaşam krizi ile başa çıkmanın çeşitli yolları vardır. Kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemek, bu hedeflere ulaşmak için somut ve gerçekçi planlar yapmak önemlidir. Hedeflerin netleşmesi, yönlendirilmiş bir çaba sarf etmenizi sağlar ve belirsizliği azaltır. Planlarınız beklediğiniz gibi gitmediğinde esnek olmalı ve duruma uyum sağlamalısınız. Esneklik, stresin azalmasına ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmenize yardımcı olur. Zamanınızı etkin bir şekilde yönetmek ve iş-yaşam dengesi kurmak, önceliklerinizi belirleyerek her günü maksimum verimlilikle geçirebilmenizi sağlar. Güçlü bir sosyal destek ağı oluşturmak, dostlarınız, aile üyeleriniz ve meslektaşlarınızla düzenli iletişimde olmak duygusal destek sağlar. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterince uyumak, fiziksel ve zihinsel sağlığınızı korumanıza yardımcı olur. Duygularınızı tanımak ve sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmek de önemlidir. Duygusal farkındalık, zorlu duygusal tepkileri yönetmenize ve daha bilinçli kararlar almanıza olanak tanır. Meditasyon ve nefes egzersizleri yaparak günlük bilinçli farkındalık egzersizleri yapmak, zihinsel olarak günü sakin bir şekilde başlatmanıza yardımcı olur. Negatif düşünceleri pozitif ve yapıcı hale getirmek, zihniyetinizi olumlu bir şekilde değiştirir. Fiziksel aktivite, stres hormonlarını azaltmaya ve ruh halinizi iyileştirmeye yardımcı olur. Kitap okumak, bahçe işleriyle uğraşmak veya boyama yapmak gibi rahatlatıcı hobiler bulmak, stres atmanıza yardımcı olur. Anksiyeteniz yönetilemez seviyede ise bir psikolog veya terapistten randevu alarak profesyonel destek almak, duygusal zorluklarla başa çıkmanıza rehberlik edebilir.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi,” Gelecek kaygısı ve çeyrek yaşam krizi, bireylerin hayatlarında önemli stres kaynakları olabilir. Ancak doğru stratejilerle yönetilebilirler. Bireysel farkındalık ve içsel büyüme üzerine odaklanarak, bu süreçleri daha sağlıklı bir şekilde atlatabilirsiniz. Kaygı yaşamın bir gerçeğidir; ondan kurtulmak yerine, size ne anlatmak istediğini dinleyin.”dedi.