“Fibromiyalji sendromu (FMS), kaslar ve tendonların tipik bölgelerinde yerleşik, hareket sisteminin kronik ağrıyla karakterize olduğu bir şikayetler karmaşasıdır” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. İlker Ekşi, açıkladı.
Fibromiyalji sendorumunda ağrılar çoğunlukla; basıya duyarlılık, ellerde-yüzde-ayaklarda tutukluk ve şişmeler, yorgunluk ve uyku bozuklukları ve diğer şikayetlerle seyredebilir.
Ağrıdan Başka Hangi Belirtiler Görülür?
Hastalarda ağrı haricinde gözlemlenen belirtiler sıklık derecelerine göre şöyledir;
- Uyku bozuklukları ( hastaların 2/3 ünde)
- Yorgunluk/Bitkinlik (hastaların 2/3 ünde)
- Konsantrasyon bozukluğu ve dikkat eksikliği gibi kognitif belirtiler
- Sabah tutukluğu, sıklıkla ellerde ancak diğer hareket organlarında da olabilir (hastaların 2/3 ünde)
- Paresteziler- ellerde,kollarda bacak ve ayaklarda uyuşma hissi (hastaların yarısında)
- Depresyon (hastaların yüzde 30 unda)
- Korku ve hezeyanlar (hastaların yarısında)
- Başağrısı (hastaların yarısında)
- Mide ve bağırsak yanmaları, diğer belirtiler de olabilir (hastaların yarısında)
- Baş ağrısı
- Yüz bölümünde uyuşma ve ağrı, çene sıkma
- Pelvis (Uyluk) bölgesinde ağrılar, idrar yapmada zorluk (ağrılı da olabilir)
- Kalp atışlarının hızlanması (zaman zaman)
- Solunum zorlukları (zaman zaman)
- Kulak çınlaması; bulanık görme, baş dönmesi
- Kol ve bacaklarda aşırı üşüme hissi ve/veya terleme
Tanı Nasıl Konur?
Hastalığın teşhisinde kullanılabilinecek herhangi bir laboratuar ya da görüntüleme yöntemi yoktur. Ancak fibromiyalji sendromuna benzer romatizmal ya da dahili hastalıklar bilinen yöntemlerle incelenmeli ve böyle bir rahatsızlığın olmadığı ortaya konmalıdır. Herhangi başka bir hastalığın varlığı, fibromiyalji sendromunun varlığını ortadan kaldırmaz. Diğer bir deyişle, diğerinin yanında bu rahatsızlığımız da olabilir. Hastalığa eşlik eden diğer bir unsur psikolojik ve/veya psikosomatik rahatsızlıklar olabilir. Bunun tanısı için psikolojik muayene de önerilir. Kesin olan şey, fibromiyalji sendromunun psikolojik ve/veya onun tetiklediği bir durum olmadığıdır.
Rastlanma Sıklığı nedir?
Fibromiyalji sendromunun rastlanma sıklığı gelişmiş ülkelerde yüzde 1-2’dir. Herhangi bilimsel bir kanıt olmamakla birlikte, fibromiyalji sendromu olan kişilerin çocuklarında da bu hastalık görülebilmektedir. Çok önemli kanıtlar olmasına rağmen, hala kesinleşmemiş bir bilgide büyüme hormonu ile ilgilidir. Büyüme hormonunun bu kişilerde doğru işlev görmediği, bunun yanında yine hipotalamus-hipofiz-böbreküstü bezi ilşikisinde de işlevsel açıdan bazı şeylerin doğru gitmediği gözlemlenmiştir. Ancak kesin bir delil ortaya halen ortaya konamamıştır. Sistemik lupus eritamatosus, romatoid artrit, sjögren sendromu gibi romatizmal hastalıklar, boreliyoz ve lyme hastalığı gibi enfeksiyonlar fibromi
yalji sendromu için risk faktörüdürler.
Tedavisi nedir?
Tedavide amaç ağrıyı yok etmek değildir. Ağrı tedavi ile iyileşmez. Tedavide amaç; ağrının sinsice yıllar içinde artmasını engellemektir.
Sizi Ağrınızla Mutlu Etmeliyiz!
Birinci sırada yapılması gereken şey, bu konuda tecrübesi olan bir doktorun eşliğinde (düzenli olarak) hastalığınızı kontrol altında tutmaktır. Doktorun fibromiyalji hastalığı konusunda tecrübeli olmasının önemi bilimsel yayınlarda altı özellikle çizilen bir konudur. Bununla birlikte haftanın en az 4 günü, mümkünse hergün en az 20 dakika ritmik jimnastik yapmaktır. Diğer önemli bir konu da uyku ve uykunun kalitesidir. Ağrıya eşlik eden uyku bozukluklarının, uzun dönemde sosyal ve günlük hayatta önemli ve hoş olmayan sonuçları ortaya çıkar.Bu sorun (varsa) mutlak çözülmelidir.
Stres Faktörünü Azaltın!
Vücudunuzda ortaya çıkan her ağrıyı, var olan hastalığa yüklemek doğru değildir. Daha önce bilinmeyen ve birkaç günde gerilemeyen ağrılar için ayırıcı muayene öneririm. İlaçlar açısından çok fazla seçeneğimiz yoktur. En üstünde durulan şey gece uykusudur ve bununla ilgili vereceğimiz ilaclar çok düşük doz antidepresanlardır. Bunların da sayısı bir elin parmakları kadardır. Bilimsel olarak bir kanıt (bilimsel çalışma) olmamasına rağmen, benim gözlemlediğim, hastalarımın yaklaşık yüzde 30’unda “nöropatik ağrı” durumunun da oluştuğudur. Bu yüzden onlara ilaç tedavisinde antiepileptikler, tercih edilmektedir. Tedavinin hedefi hastamızın yaşam kalitesini üst düzeyde tutmak, özellikle sosyal yaşamın içinde kalmasını sağlamaktır. Bu yüzden hastalarımıza her gün egzersizin yanına mutlaka açık havada 20-30 dakikalık gezintiler yapmalarını öneririz. Unutmatın; her bır stres faktörü ağrının artması için bir nedendir. Bu nedenle, stres faktörlerini mümkün olduğunca azaltmanızı öneririz.