Fi-jital Gelecek Zirvesi başladı
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Üsküdar Üniversitesi iş birliğinde Fi-jital Gelecek Zirvesi 2021 düzenleniyor. Zirvenin açılış panelinde konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, herkesin dijitalleşmeyi artık bir zorunluluk, zamanın getirdiği bir sorumluluk olarak görmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Tarhan, “Dijitalleşme zamanın ruhu ve bu zamanın getirdiği gerçekliktir. Bu gerçekliği rüzgar gibi karşımıza değil, arkamıza alıp hedefimize doğru yol almamız lazım. Bunun fi-jitalleşme olarak önemli olduğunu düşünüyoruz. Sadece dijitalleşme değil, fiziksel ve dijital sentezi şeklinde olmalı. Bu sosyal ve duygusal beceriler açısından da önemli.” dedi.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı da pandemiden önemli dersler çıkarılması gerektiğini belirterek pandemi sürecinde yaşanan dijitalleşmeden öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin önemli kazanımlar elde ettiklerini kaydetti. 11 Haziran’a kadar çevrimiçi düzenlenecek zirvede Prof. Dr. Sevil Atasoy, Prof. Dr. Sinan Canan, Prof. Dr. Acar Baltaş, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan gençlerle buluşup dijital geleceğe ilişkin konularda sohbet edecek.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Üsküdar Üniversitesi iş birliği ile 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında “Fi-jital Gelecek Zirvesi 2021” düzenleniyor. Pandemi nedeniyle çevrimiçi düzenlenen zirve, Gazeteci Şaban Özdemir moderatörlüğünde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı ve Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın katıldığı panelle başladı.
Levent Yazıcı: “Fi-jital Gelecek Zirvesi, önemli katkılar sunacak”
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Üsküdar Üniversitesi ile birlikte 2023 eğitim vizyonun öngördüğü kurumsal iş birlikleri anlayışları ile çok yönlü çalışmalar sürdürdüklerini belirterek “Bu bağlamda Fijital Gelecek Zirvesi, eğitim ortamlarını ve geleceğin öğrenme ortamlarını düşünme açısından önemli bir katkı sunacak.” dedi. Uzaktan eğitim sürecine geçişle birlikte aslında sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde öğrenim boyutunun önemli oranda etkilendiğini kaydeden Yazıcı, “Bu etkinin sanıldığının aksine akademik değil, duygusal ve sosyal alanlarla ilgili olduğunu düşünüyorum. Yani öğrencimizin çok yönlü gelişimine dönük aslında farklı boyutlar içeriyor. Akademik olarak öğrenme çok yönlü etkilendi diye varsayıyoruz ama bunun daha fazla çocuğun bütünselliği ve duygusal çerçevesi içerisinde gerçekleştiğini düşüyorum.” diye konuştu. Uzaktan eğitim ortamında bu bağlamda teknolojik olarak yapılacak çalışmalar kadar sunulabilecek psikososyolojik desteklerin de çokça önem kazandığını kaydeden Levent Yazıcı, “Bu çerçevede öğretmen, öğrenci, anne-baba ve bu süreçlerle ilgili olarak değer üreten tüm sivil toplum örgütleri de aynı bağlamda birçok görevler üstleniyor. Tabii bizler de aynı kapsayıcı ve kuşatıcı heyecanla çalışmaya devam ediyoruz.” dedi.
Levent Yazıcı: “Fi-jitalleşme Manifestosu çok yönlü değerlendirilmelidir”
Levent Yazıcı, şunları söyledi: “Bu bağlamda Üsküdar Üniversitesi’nin yönetimi, akademisi, idari kadrosu ile birlikte ‘Yeni normaller ve yeni cevaplar’ başlığı altında yayınladığı belki bir anlamda fi-jitalleşme manifestosunun çok yönlü olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Özellikle şunu ifade etmek isterim ki Milli Eğitim Bakanlığı, burada Üsküdar Üniversitesi’nin cevap aradığı sorular içerisinde gerçekten çok farklı, belli boyutları ile ifade edilmesi gereken çalışmalar yürüttü. Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığı salgın sürecine birçok konuda hazırlıklı olarak girdi. Çünkü sürecin ilk başladığı andan itibaren uzaktan eğitimle ilgili olarak hepsini tek tek anlatmaya gerek yok ama Üsküdar Üniversitesi’nin fijitalleşme manifesto metnine denk düşen birkaç hususu özellikle ifade etmek gerekir. Dijitalleşme ve ulusal geçerliliği olan sertifikalar konusunun gerçekten altı çizilmesi gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı olarak salgının ilk günlerinden itibaren şu sahneyi gördük; Avrupa’daki birçok ülke ve Amerika aslında uzaktan eğitime başlayamamışken ülkemizde mevcut altyapı, kurulan kurumsal işbirlikleri ve öğretmenlerimizin fedakarlıkları ile çok hızlı bir şekilde uzaktan eğitim süreci başladı.”
Okuldaki sosyalleşmenin önemini bir kez daha gördük
Levent Yazıcı, “Bu süreçte okul öğrenmesinin, okuldaki sosyalleşmenin, okuldaki olgunlaşma sürecinin okulda öğrencinin bulunması ile elde edilen veya elde edilebilen kazanımların ne kadar hayati olduğunu aslında bir kere daha gördük. Öğrenme temeli mutlaka öğrencinin duygularıyla, düşünceleri ile bütünlük içeresinde yürümesi gerekiyor. Sadece belli yeterlilikler gerçekten öğrencinin çok yönlü gelişimine katkı sağlamıyor. Bizim hep ifade ettiğimiz gibi, belki de bizim en kolay telafi edebileceğimiz yön akademik eksiklikler. Ama öğrenciye bütünlük içinde geliştireceğimiz, geliştirmemiz gereken asıl hayati konuları öğrencimizin duygu dünyasının, düşüncelerinin, sosyal yönünün, kültürel yönünün, toplumsal becerilerinin bütünlük içinde geliştirilmesi olacaktır.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “21. Yüzyıl becerilerinden biri öğrenen örgüt ilkesi”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan da açılış panelinde yaptığı konuşmada Fi-jital Gelecek Zirvesi’nin, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte oluşturulduğunu belirterek “İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu konuyla ilgili vizyonu çok önemliydi. Bu vizyonu bize kattı, hocalarımız ve ekibimizle birlikte hazırlık yaptık. Küresel olarak dijital bir dönüşüm yaşanıyor. Örneğin EBA TV çok güzel bir olgu oldu bizler için. EBA TV’nin eğitim ve bilişim sisteminin çok ciddi bir olgu olduğu anlaşıldı. İlk zamanlarda birkaç haftalık şok yaşandı, biz de yaşadık ama hızla toparlandı.” dedi. 21’nci yüzyıl becerilerinden birisinin de öğrenen örgüt ilkesi olduğunu kaydeden Tarhan, “Öğrenen örgüt ilkesine göre herkes öğreniyor. Öğretmen de öğreniyor, öğrenci de öğreniyor, toplum da öğreniyor ve hayat boyu öğrenme gerçekleşiyor.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dijitalleşme hayatımızı nasıl etkiledi?”
Pandemi sürecinde özellikle eğitimde ve sağlıkta dijitalleşmenin çok acil olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her ikisinde de Milli Eğitim Bakanlığımız ve biz üniversite olarak olgu örnekleri sunmuş olduk. Eğitimde yüzde 30 gibi yasaların bize verdiği dijitalleşme hakkımız vardı. Bunu önceden yüzde 30’a geçmek üzere planlamıştık ve altyapımızı kurmuştuk. Bu çok ciddi bir altyapı gerektiriyor. EBA çok büyük bir teknolojik bir altyapı aslında. Üniversite olarak 22 bin öğrencimiz var, onlara nasıl ulaşırız diye düşündük. 2 hafta sonra senkronize canlı ders yapabildik. Birçok kurum veya üniversite video bilgisi, ödev vererek ilerlerken biz akademik takvimi iki hafta geciktirdik, sıfırdan başladık ve senkron dersi verebildik. Hocalarımız bazen evden, bazen kurumda olmak suretiyle yarı yarıya şu ana kadar götürdük. Önümüzdeki ay normalleşmeyi umuyoruz, tünelin ucu göründü. Böyle bir durumda bu dijitalleşme hayatımızı nasıl etkiledi? Covid’in verdiği zorunlu dijitalleşme bize, eğitime ne öğretti diye sorguluyorum. Bundan sonra yeni normallerimizde nasıl hareket etmeliyiz? Hem bu kurum bazında hem de bizi dinleyen gençlerimizin, eğitimcilerimizin ve ailelerimizin bazında da aynı durum geçerli.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Hep tehdide odaklanınca kaygı yükseliyor”
Krizlerde tehlikede iki ayak olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Birinci ayağı tehdit, ikinci ayağı ise fırsat ayağıdır. Hep tehdide odaklandığımız zaman bakıyoruz ki insanların kaygısı yükselmiş, bir şekilde devamlı enfeksiyon hastalıkları uzmanlarını izliyorlar. Enfeksiyon hastalıkları uzmanını izleyince tehdit odaklı kaygı yükseliyor, kaygı yükselince pandemi sonrası psikiyatrik problemler artmaya başladı. Buna karşı bir tehdit var ama her tehdidin içinde bir fırsat ve kazanım da vardır. Evde zorunlu kapanma olduğunda, izolasyon olduğunda veya çocuklarımızla beraber olduğumuz zaman onu ben nasıl hayatımda daha iyi ve güzele doğru yönlendiririm, şekillendiririm diye düşünmesini sağlamaya çalıştık.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Uzaktan öğrenim olur ama uzaktan eğitim olmaz”
Geçtiğimiz yıl pandeminin ilk atağından sonra yaz mevsiminde üniversitede akademisyenlerin katılımıyla tam gün beyin fırtınası yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “100 akademisyen ve üst yönetimle birlikte ciddi bir vizyon toplantısı gerçekleştirdik. Onun sonucunda böyle bir manifesto yayınlamak istedik. Öğrenim uzaktan olur ama eğitim uzaktan olmaz. O yüzden fi-jital yapalım istedik. Fakat fi-jital yapma ile ilgili de zorluklar oldu ama artık hiç olmazsa bazı telafilerle yürüyebilecek.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Toplum psikolojisi bireylerinkinden farklı işlemiyor”
Anne ve babaların bu geçen 2 yılın kayıp sene olup olmadığını sorduklarını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kesinlikle öyle düşünmek doğru değil. Bu kayıp sene değil. İnsan hayatı her zaman düz çizgide gitmiyor. Şahsi hayatta olduğu gibi toplum hayatında da öyledir. Toplum ve insanı karşılaştırdığımız zaman insan büyütülmüş bir toplum. İnsanı büyüttüğünüz zaman toplum oluyor, toplumu küçülttüğünüz zaman da insan oluyor. Böyle bir dinamik denge var. Toplum psikolojisi bireylerin psikolojisinden farklı işlemiyor. Benzer dinamikle işliyor. Sosyolojik dinamik ile psikolojik dinamik çok ciddi paralellik gösteriyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bizim toplumumuz yüzde 60 civarında bilge bir toplum”
Üsküdar Üniversitesi olarak geçen yıl pandemi döneminde insanların korku, panik ve kaygı durumlarının nasıl olduğu konusunda bir çalışma yaptıklarını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi: “Üniversitemizde epidemiyolojik araştırmalar birimi var. Hemen 25 yüksek lisans klinik psikoloji öğrencisine tez konusu verdi. Hepsi Anadolu’nun bir tarafında bağlantı kurdular ve 6 bin 318 kişiye testler uygulandı. Pandemi ile ilgili algı, kaygı, korku ve psikososyal olgunlaşma ölçüldü. Psikososyal olgunlaşma ile ilgili 5-6 soru vardı. Orada aldığımız cevaplar ilginç oldu. Mesela ‘Sahip olduklarımın daha çok kıymetini anladım’, ‘Yakınlarıma daha iyi davranmaya başladım’ gibi sonuçlar çıktı. Travma sonrası büyüme ölçeği vardı. O ölçeğin 6 sorusunu sorduk. Bizim toplumumuz yüzde 60 civarında bilge bir toplum. Bazıları toplumun yüzde kaçı zeka özürlüdür diyorlar ya tam tersine testlerde yüzde 60 oranında toplumda bilgelik çıktı. En yüksek yüzde 74 puanla ‘Sahip olduklarımın kıymetini biliyorum’ çıktı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “21. Yüzyıl bilgelik yüzyılı olmak zorunda”
Test sonucunda ‘Manevi değerlere daha çok ehemmiyet vermeye başladım, başkalarının hakkına daha çok önem vermeye başladım, toplumda gelir adaletsizliğini daha çok fark etmeye başladım, doğaya saygı duymayı daha çok fark etmeye başladım’ gibi sonuçlar çıktı. Birçok şeyi insanlar öğrenir. Yüzde 60 oranında bilgelik oranı var. Anadolu irfanının ve bilgeliğinin devam ettiğini görüyorum. Yüzde 40 firemiz var. Bu yüzde 40 fire toplumda çeşitli psikiyatrik hastalıklar veya hastalıklara karşı psikolojik sağlamlık kaybı olarak dönecek. Bu yüzde 40’lık oranın pandemi bittiğinde yüzde 70 – 80’lere çıkacağını tahmin ediyorum. Böyle bir krizi doğru karşılamak için muhakkak bizim insani bilgeliğe sahip gerekiyor. 20’nci yüzyıl bilgi yüzyılıydı, 21’nci yüzyıl bilgelik yüzyılı olmak zorunda.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bilişsel ve zihinsel beceriler kadar duygusal ve sosyal beceriler de önemli”
“Beyin, bilgisayar arayüzleri yazmak sadece bir hayaldi ve bilimsel alana girmemişti” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Biz 2013’te İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile Bilim ve Fikir Festivali yapmaya başladık. Sonuncusu pandemiden dolayı bir yıl gecikmeyle açıklandı. Birincilik kazanan ve mansiyon ödülü alan okullar belli oldu. Fi-jital olarak onun töreni yapılacak. Onun ilk konusu 2013’te yapay zekaydı. Dünya buna doğru gidiyor, lise öğrencilerine bununla ilgili projeler getirsinler, çalışmalar yapsınlar diye o konseptle yaptık. Zaten şu anda Milli Eğitim Müdürlüğü bu konuda çok büyük bir atılım yaptı. Proje okulları ve tasarım atölyeleri açıldı. Çocukların sadece bilişsel ve zihinsel beceriler değil, duygusal ve sosyal becerileri de öğrenmesi gerekiyor. Bununla ilgili çok ciddi çalışma yapıldı. Covid pandemisini daha az hasarla atlatmakta bu vizyonun çok büyük rolü var.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocukları duygusal ve sosyal anlamda ihmal etmemek çok önemliydi. Bununla ilgili yüksek bir bilincin olması muhakkak eğitimcileri, anneleri, babaları ve bütün eğitim ordusunu etkiledi. Öğrencilere sosyalleşmeyi, duygusal becerileri, duygusal okuryazarlığı ve kendi duygularını okumayı öğretmenin yanı sıra sosyalleşmenin beyinsel bir fenomen olduğu, beynin sosyallikten sorumlu alanlarının olduğu, bunların da gelişmesi gerektiği ve bilimsel kategori olduğu bir şekilde eğitimde görüşülmesi gerekiyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bilgiyi sürekli güncellemek gerekiyor”
İçerisinde bulunduğumuz hız çağında her şeyin çok hızlı değiştiğini kaydeden Tarhan, “Biz buna çok kolay adapte olduk. Bu devamlı dönmesi gereken bir çark. Bisiklet kullanmak gibi bir an durulsa devrilme olur. Bilginin yarı ömrü eskiden 30 seneydi, daha önceleri 60 seneydi. Şimdi 3 seneye düştü. 3 senede bir bilgi eskiyor. O halde bilgiyi sürekli güncellememiz gerekiyor, kendimizi güncellemeniz gerekiyor. O yüzden üniversite olarak ‘Dünyayı değiştirmeye kendinden başla’ diyoruz. Mevlana’nın çok güzel bir sözü var; ‘Ben çocukluk, gençlik dönemlerinde zekiydim dünyayı değiştirmeye çalışıyordum ama şimdi akıllı oldum kendimi değiştirmeye çalışıyorum’ diyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Din ve bilim sentezi yapmalıyız”
“Covid ile birlikte Batı dünyası dünyayı değiştirmeye çalışırken kendilerini değiştirmeyi unuttuklarını fark etti” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Şu anda Batı dünyasında bilgeler çıkacak ve bilgeliği keşfedecekler. Biz Anadolu İrfanı hazinesinin üzerinde oturuyoruz. Bu hazine üzerinde oturduğumuz için keşfetmemiz, geliştirmemiz, bunu din ve bilim sentezi yaparak özümsememiz gerekir. Bunu yapabilirsek eğer dünyaya örnek yeni bir model çıkarmış olacağız.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dijitalleşme, Alzheimer’a iyi geliyor”
Şu an zorunlu bir dijitalleşme olduğunu ve dijitalleşmenin artık hayatımızın bir gerçeği olduğunu kaydeden Tarhan, “40 yaş üstü olanlar bunu anlamakta zorlanıyor ama bu kaçınılmaz bir gerçek. Bu yeni bir dil öğrenmek gibidir, gerçekten zorlanıyoruz ama öğreneceğiz. Djitalleşme Alzheimer’e iyi geliyor çünkü beyinde yeni network oluşturuyor. Dijitalleşme 40 yaşın üstündekiler için Alzheimer’a karşı ilaç gibidir. 40 yaşın altındakiler için eğer tek ilgi alanları bilgisayarsa otizme götürür. Şu anda öğrenilmiş otizm diye bir kavram var. Tek ilgi alanı bilgisayar olanların beyinleri farklı network oluşuyor. Beyinlerin budanması farklı geliştiği için herkes gülüp espri yaptığı zamanlar anlayamıyorlar, sosyal becerileri düşük oluyor, uyum sağlayamıyorlar ama bilgisayarda deha oluyorlar. Böyle insan tipleri çıkıyor. Onun için muhakkak bilişsel beceri bilgisayarda oluyor ama sosyal ve duygusal beceri de ihmal edilmemelidir. Önümüzdeki yaz döneminde gençlerin muhakkak doğaya dokunmaları gerekir. Hem gençler hem de aileler bunun üzerinde durmalılar. Bu onların ruh sağlığına çok iyi gelecektir. Çocukların ileri yaştaki insanlarla yakın ilişkileri olması önemli. Bu bizim sosyal sermayemizdir.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sadece dijitalleşme değil, fiziksel ve dijital sentezi şeklinde olmalı”
“Bizim toplum olarak çok güzel organize olma yeteneğimiz var” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu krizi dünyada çok iyi atlattık. Sağlık sisteminde de eğitim sisteminde dünyada ortalamanın üzerinde bir performans gösterdik. Bu özellikler nedeniyle herkesin dijitalleşmeyi artık bir zorunluluk, zamanın getirdiği bir sorumluluk olarak görmesi gerekiyor. Dijitalleşme zamanın ruhu ve bu zamanın getirdiği gerçekliktir. Bu gerçekliği rüzgar gibi karşımıza değil, arkamıza alıp hedefimize doğru yol almamız lazım. Bunun fi-jitalleşme olarak önemli olduğunu düşünüyoruz. Sadece dijitalleşme değil, fiziksel ve dijital sentezi şeklinde olmalı. Bu sosyal ve duygusal beceriler açısından da önemli.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ümitsizliğe düşmeyen kazanacak”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, en büyük düşmanın ümitsizlik ve karamsarlık olduğunu belirterek “İnsanların ümitsizliğe düşmemesi lazım. En büyük düşmanımız ümitsizlik ve karamsarlık. Bizim kutsal kitabımızda yedi büyük günahtan biri sayılıyor, Allah’tan ümit kesmek. O nedenle burada ümitsizliğe düşmeyelim. Her olayın görünen sebepleri vardır, bir de görünmeyen hikmetleri vardır. Bu hikmetleri, ne gibi katkılar sağladığını önümüzdeki zaman içerisinde, önümüzdeki 10 yıllarda anlayacağız. Ümitsizliğe düşmeyen kazanacak.” dedi.
8 Haziran Salı, Prof. Dr. Sevil Atasoy gençlerle buluşacak
Özellikle üniversite sınavına girecek adayların yoğun ilgi gösterdiği Fi-jital Gelecek Zirvesi 2021 kapsamında 8 Haziran 2021 Salı günü saat 20:00’de Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Şiddetle İhtiyaç Duyulan ve Aniden Mümkün Olan Şey” başlıklı bir sunum yapacak ve gençlerle buluşacak. 11 Haziran 2021 Cuma gününe kadar devam edecek zirvede Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, “Yapay Zekânın Sunacağı İmkânlar ve Sınırlar”; Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Hibrit Dönemde Fi-jital Eğitim”; Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Canan “Dijital Gelecekte İnsan Kalmak” başlıklı konuşmalarıyla katılacak. Zoom üzerinden gerçekleştirilecek zirve, Üsküdar Üniversitesi Resmi Youtube kanalından da takip edilebilecek.