Günümüz ilişkilerinin neden kısa sürdüğünü neden kalıcık yakalanamadığını hiç düşündünüz mü? Ya da düşündüyseniz de karşınıza çıkan cevaplar neler oldu? Seçenek fazlalığı, kendisi için en iyi olacak kişiyi bekleme, daha iyiye sahip olma isteği, sosyal ortamlar…yani kısaca’’ fast food’’ sevgiler. Çabuk oluşturulan , kolay adapte olunan ve bir o kadar kolay da tüketilebilen ilişkiler. Maalesef günümüz ilişkileri böyle bir hal almış durumda. Öz saygımızı abartıp, karışımızdakini önemsemeden sadece kendi ilgi ,ihtiyaç ve isteklerimizin giderilmesini istemeye başladık. Ve sonuç olarak da çabuk başlayıp çabuk biten yüzeysellikten derinselliğe bir ivme yakalayamayan ilişkilerimiz oluşmaya başladı.
Bir ilişkiyi yürütebilmenin belirli yapı taşları vardır. Sevgi,saygı,sadakat,güven,özveri,mutluluk.. Günümüz ilişkilerinde bizim yapmamız gereken artık bu yapı taşlarını bilmek değil bu taşları nereye koymamız gerektiğini öğrenmek.. Hepimiz bunları biliyoruz fakat bunları ilişkide ne zaman ve nasıl kullanmamız gerektiğini ‘bazen’ karıştırdığımız için ilişkilerimiz de sorunlar yaşıyoruz.
Aslında Eğer içimizdeki ‘’fast food’’ ilişki ihtiyacını bastırabilirsek yapı taşlarını da nasıl ve nerde kullanacağımızı da öğrenmiş oluyoruz.
Bu evrede ilk aşama kendinden emin olmak ve ne istediğini bilmek… Ben bağlı kalamıyorum ,ben aldatıyorum, o hayatımda olsun ama farklı ilişkilerim de olsun istiyorum demek şu an için kendinden emin olmamak demek ve ‘fast food’ ilişkileri özümseyip hala bu şekilde bir ilişki düzeninde yaşıyorum demek. O yüzden ilk aşama da ne istediğimizi bilmek bize büyük bir yarar sağlar. Sonrasında ise ilişkimizi yürütebilmek için bazı şeyleri canlı tutabilmemiz gerek.
Birlikte yapılan aktiviteler ,paylaşılan güzel anlar, beraber keyif alınan şeyler… Bunları belli aralıklarla tekrar etmek monotonluğa sebep olmaz aksine ilişkiniz de sürekli bir flört evresinin yaşanmasına ve duyguların tazelenmesine, canlanmasına neden olur. Özlem duyduğunuz , birlikte yapmaktan keyif aldığınız aktiviteleri arada spontan olarak tekrarlamak gerekiyor.
Karşımızdakinin ve kendimizin değerini bilmemiz gerek. Ne siz onun her dediğini koşulsuz yapmalısınız ne de o sizin her dediğinizi koşulsuz yerine getirmeli. Böyle bir durum köle-sahip ilişkisinden ileri gitmez. Böyle bir durum Kendi benliğinizi kaybetmenize ve bağlıdan çok bağımlı olmanıza yol açar. Bu yüzden sınırlar ve değerler ilişkinin en başında iyi belirlenmeli ve anlaşılmalıdır
Tabi ki tatsızlıklar olacak tabi ki kırgınlıklar kızgınlıklar kavgalar olacak… Önemli olan bu esnada saygıyı kaybetmemek ve buna uygun şekilde davranmak. Unutmayın karışınızdaki sizi seven ve size değer veren bir insan. Kızgınlık halinde söyleyeceğiniz kırıcı cümlelerin ruhunda ve dolayısıyla ilişkinizde ciddi hasarlara sebep olacağını bilmemiz gerek.
İlişkiden önce kabul ettiğiniz ve beğendiğiniz özellikleri ilişki esnasında değiştirmeye çalışmayın. Ve karşı tarafında değiştirme çabalarına müsaade etmeyin. Birbirinizi bu şekilde sevdiniz ve kabul ettiniz peki şimdi değiştirmeye çalışmak neden? Böyle bir durum ilişkiyi yarar yıpratır ve çıkmaza sokar. Siz değiştirmeye çalışırsınız o değişmez siz inat edersiniz o inat eder konu restleşmeye kadar gider ve beklide büyük hasarlara neden olacak kavgalar sebep olur. Partnerimizi nasıl kabul etiysek sonrasında da aynı şekilde kalması gerektiğini de kabul etmeliyiz. Size ters olan davranışları varsa da ileriye götürmeden o aşamada bırakmak en doğrusu olur.
Sevginizi gösterin,sevin ,sevilin… Şımaracak, beni sevmeyecek , sevgim ona fazla gelecek gibi düşünceler sizin sevginizi göstermenize engel olur. Tabi ki her şeyin fazlası zarar olduğu gibi sevginin de fazlası zarardır. Fakat bu şekilde düşünüp de sevgiye gem vurmaya çalışmak hem sizi hem karşı tarafı kötü hissettirir. Sevginizi esirgemeyin çünkü zaten karşınızdaki kişiden eminseniz göstereceğiniz sevgi karşınızdakini olumsuz yönde değiştirmez.
Fazla şüphecilik ilişkiye zarar verir. Merak etmek, kontrol etmek durdurulamaz bir dürtü olabilir fakat aşırıya kaçtığı zaman size ve partnerinize zarar verir. Güvensizlik duygularını filizlenmesine sebep olur.
Birlikte eğlenin,gülün, ağlayın.. partneriniz en yakın arkadaşınız olsun. Yanında mutlu olduğunuz kişi ile çok basit bir aktivite bile mutlu olmaya eğlenmeye vakit geçirmek istemeye yeter. Bol bol kahkaha atın mutlu olun mutlu edin. Hangi dilden anlıyorsa o dil ile ruhunu besleyin . ten temasından mutlu oluyorsa dokunun, güzel cümleler duymaktan hoşlanıyorsa söyleyin. Ruhunu okşayın.
Kendinize zaman ayırın… Her zaman her an birlikte olacaksınız diye bir kural yok. Bırakın o arkadaşları ile vakit geçirsin siz arkadaşlarınız ile vakit geçirin. Birbirinizi görmediğiniz uzun saat araları olsun aramayın, iyice özleyin kavuştuğunuz zaman o özlemin bile farklı bir tadı çıksın.
Birbirinizin kişisel alanlarına saygı duyun. Herkesin kendine ayırabileceği zamanları olsun. Bu ilişkiyi daha taze tutar. Özlem iyidir. Bırakın o sizi özlesin siz de onu özleyin..
Hoşlandığı şeylere saygı duyun. Ondan da bunu bekleyin Her zevkiniz tercihiniz aynı olacak diye bir kural yok. Farklı aktiviteler ya da uğraşlardan da hoşlanabilirsiniz. Katılmak zorunda olmadığınızı bilin .izin verin o katılsın yapsın. Sadece saygı duyun
Çocuk yanınızı kaybetmeyin. İçinizdeki o çocuğun ölmesine izin vermeyin. Yeri gelsin birlikte büyüyün ve birlikte çocuk olun.
Dünyada her şeyin bir dengesi vardır. Kendi dengemizi buluruz ya da bulamayız ama bunun için çabalamakta yine bizim elimizdedir. Siz ilişkinizde dengeyi bulduğunuzu düşünüyorsanız ve kendinize e karşınızdakine güveniyorsanız denge de sizi bulmuş olacaktır. Önemli olan ne istediğimizi biliyor olmamız. Ne istediğimizi bilirsek aslında zaten olması gereken şeyleri yapıyor olduğumuzu görmüş oluyoruz…