Evlat edinilen çocuğa gerçeğin 3-4 yaşlarında açıklanması gerektiğini belirten uzmanlar, bu konuşmayı yaparken anne ve babanın son derece rahat olması gerektiğini vurguluyor. Çocukların onlara anlatılanlardan ziyade nasıl anlatıldığından daha çok etkilendiğini belirten uzmanlar, konuyla ilgili soruların da dürüstçe yanıtlanması gerektiğini belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, evlat edinilen çocukların psikolojisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
3-4 yaşlarında durum söylenmelidir
Evlat edinilen çocuğa gerçek durumun 3-4 yaşlarında açıklanması gerektiğini belirten Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Evlat edinilme sürecini anlayamayacak yaşta evlatlık alınan çocuklara 3-4 yaşlarından itibaren bu durum söylenmelidir. 3-4 yaşlarında çocuklar kendi cinsiyetlerini fark etmeye, anne ve baba ile özdeşim kurmaya ve sosyal ilişkilere daha fazla ilgi göstermeye başlarlar. Bu yaşlarda oyunlarında ya da direkt anne ve baba ile konuşmalarında dünyaya nasıl geldiklerini sorabilirler. Bazen bir bebeğin doğumundan haberdar olurlar ve kendi doğumlarını sorgularlar.” diye konuştu.
Kısa, basit ve anlayabileceği cümlelerle bilgi verilmelidir
Eğer çocuk 3-4 yaşına gelmesine rağmen bu konularla ilgili hiç soru sormuyorsa dahi uygun zamanlarda bu durumla ilgili ona kısa, basit ve anlayabileceği cümlelerle bilgi verilmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, şunları söyledi:
“Örneğin bir bebeğin doğumunu kutladıktan sonra çocuğumuza ‘Bazı bebekler doğduktan sonra anne ve babaları çok fakir ya da hasta oldukları için onlara bakamayabilir, bebekleri güzelce yetişsin ve büyüsün diye onları devletin korumasını isterler. Biz babanla bir çocuğumuzun olmasını çok istiyorduk, o nedenle devletin baktığı bebeklerden birini alıp büyütmeye karar verdik, kuruma geldik ve seni gördük, bize tatlı tatlı bakıyordun, seni çok sevdik ve hemen alıp büyütmek istedik. Devlet de bize izin verdi. Artık bizim çocuğumuz oldun ve hep öyle kalacaksın. Seni çok seviyoruz’ şeklinde konuşmalar yapabilirler. Ailenin, çocuğun özelliklerine ve evlat edinme şekline göre yapılan konuşmalar değişiklik gösterebilir. Amacımız fazlaca bilgi vererek çocuğun kafasını karıştırmamak ve bundan sonra da hiçbir şeyin değişmeyeceğinin ve hep onların çocuğu olarak kalacağının güvencesini çocuğa vermektir.”
Biyolojik anne ve baba asla kötülenmemelidir
Bu konuşmayı yaparken anne ve babanın son derece rahat olması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Bu durumu üzücü bir şey gibi değil de çok gurur duydukları ve mutlu oldukları bir durum şeklinde ifade etmelidirler. Çocuklar onlara anlatılanlardan ziyade nasıl anlatıldığından daha çok etkilenirler. Eğer anne ve baba kaygılı ve üzgün bir yüz ifadesi ile konuşursa çocuk içinde bulunduğu durumun kaygılanması gereken ve üzücü bir durum olduğunu öğrenir. Çocuğa kendi anne ve babası ile ilgili bilindiği kadarıyla bilgi verilip, bilinmeyen noktalar dürüstçe ifade edilmelidir. Asla biyolojik anne ve baba kötülenmemelidir. Bakacak maddi durumları olmadığı ya da hasta oldukları ile ilgili çocuğa bağlı olmayan ailenin şartlarının uygun olmaması ile ilgili nedenler gösterilmelidir.” uyarısında bulundu.
Başkasından öğrenmek güven duygusunu sarsar
Evlat edinilen çocukların, erken yaşlarda bu gerçeği öğrenmezlerse daha büyük yaşta ve en kötüsü de başkalarından öğrenebileceklerini kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Çocuk o yaşına kadar yalan söylenerek büyütüldüğünü öğrenirse, hele bu durumu kendi en çok güvendiği anne ve babasından değil de başka birinden öğrenirse güven duygusu derinden sarsılır. Bu derin sarsılma bazen çok ciddi psikiyatrik hastalıklara, alkol ve madde kullanımına, ciddi davranış bozukluklarına ve aileden kopmaya neden olabilir.” diye konuştu.
Çocuğun soruları dürüstçe yanıtlanmalı
Çocuğa durumun oldukça olumlu bir atmosferde anlatılması ve normal hayata devam edilmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Çocuk konuyla ilgili sorular sorarsa dürüstçe cevaplanmalıdır. Ancak aynı konu anne ve baba tarafından sürekli dile getirilmemelidir. Anne ve babanın sevgisi, ilgisi ve sınır koyması tutarlılıkla devam etmelidir. Açıklamadan sonra çocuk etkilenmesin diye her istediğini yapmak, hiç sınır koymamak ya da çocuk olumsuz bir şey yaptığında onu geri göndermekle tehdit etmek son derece hatalıdır.” uyarısında bulundu.