Ergenlik olarak tanımlanan süreç çocukluktan sonra ve genç yetişkinlikten önce yaşanan yıllara denk gelmektedir. Ergenlik dönemi bedende, beyinde, sosyal ilişkilerde ve psikolojik durumda pek çok değişiklik ve yeniliği getirmektedir. 11-14 yaş aralığında başlayan dönem bireyden bireye değişebilmektedir. Bu dönemin başlarında kızlar boy ve kilo olarak önde seyrederken erkekler daha sonrasında boy ve kilo anlamında sürat kazanırlar. Ergenlik ile başlayıp gençlik yılları ile devam eden süreç de düşünceler, idealler ve psikolojik değişimler yaklaşık olarak 8-10 yıl gibi bir alan kaplamaktadır. Dolayısıyla 20’li yaşların başında da bir takım değişiklikle sürmektedir. Ergenlik süreci zaman zaman bir kriz gibi algılansa da aynı anda pek çok değişiklik ve yeniliğin yaşandığı bir gelişim dönemi olarak ele almak daha uygun olacaktır. Öte yandan çocuklukta süren bazı davranışların ilerleyen yaşlarda dengelendiği de bir süreç olabilmektedir. Daha ayrıntılı olarak ergenlik sürecine bakacak olursak, fiziksel değişimler, beyindeki değişimler ve zihinsel süreç, duygusal/psikolojik değişimler ve sosyal değişimler bağlamında incelenebilir.
Fiziksel Gelişimler
Boy uzaması ve kilo artışı gözlenir. Boy uzamasında kızlar 11-13, erkekler 13-15 yaşlarında daha hızlı uzarlar. Bu nedenle ergenliğin başlarında kızlar erkeklere kıyasla daha iri görünürler. Boy ve kilo değişimi, değişen beden bölgeleri ile birlikte ergenlikte sakarlıklar artabilir. Bedensel koordinasyon konusunda bireyler bir süre zorlanabilir. Akne oluşumu ve ses değişiklikleri gözlenir. Cinsel anlamda hem kızlar hem erkeklerde olgunlaşmalar gözlenir. Kızlarda; göğüslerde büyüme, mensturasyon döngüsü, genital bölgelerde, koltuk altlarında tüylenmeler gözlenir. Erkeklerde; testislerde büyüme, gelişme, genital bölgelerde, koltuk altlarında tüylenme gibi değişiklikler gözlenebilir. Bu değişiklikler ergenleri korkutabilir, endişelendirebilir. Dolayısıyla ailenin güvenli bir liman olması, bireyin sorularına açık olması, evde bu dönemlerdeki değişikliklere dair ergenlerin yaşlarına uygun gelişimsel bilgiler veren kitapların bulunması önemlidir. Cinsel ve bedensel değişikliklerde hormonların rolü söz konusudur. Erkeklerde 18 kata kadar artan testosteron, kızlarda ise 18 kata kadar artan östrojen hormonları bahsedilen gelişimler ile ilgilidir. Her iki hormonda hem erkek hem kızlarda vardır ancak bu hormonların düzeyi ve farklılıkları farklı beden bölgelerinde ve üreme sistemlerinde gelişime neden olur. Bu hormonlar sadece tek başlarına etkin değildir. Yapılan araştırmalara göre hormonların düzeyi gelişimdeki tek etken olmamaklar beraber sosyal çevredeki etkenlerinde aktif rol oynadığı görülmektedir.
Beyinde Gerçekleşen Gelişimler ve Zihinsel Süreç
Yazgan’ın da (2018) dediği gibi insan beyninde bebeklikteki hızlı gelişimin ardından gerçekleşen en büyük yenilenmenin yaşandığı dönemdir. Bu nedenle de ruhsal olarak her hangi bir genetik rahatsızlığa yatkın olan bireyler; zorlu yaşam şartları, travmatik deneyimler gibi durumlarla karşılaştıklarında beynin karmaşık yapılanması ve büyük bir değişimin içerisinde olması dolayısıyla ile yatkınlık söz konusu olan ruhsal bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Bunların haricinde karar verme merkezi, duyguların yönetildiği merkez ve iki yarım küre arasında bağlantıyı sağlayan kısım gelişmeye devam etmektedir. Bu bağlantının güçlenmesi öğrenme süreçlerine katkı sağlamaktadır. Kullanılan aktif bölgelerdeki nöronlar çoğalıp güçlenirken, kullanılmayan bölgedekilerin yitip kaybolduğu bir gelişim zamanıdır. Öte yandan bu hızlı gelişim sürerken dürtülerini ve duygularını frenleme becerilerinin henüz tam anlamıyla gelişmemiş olduğunu ancak gelişmeye devam etmekte olduğunu hatırlamak ailelere yardımcı olacaktır. Bu durumu güçlü bir motoru olan ancak fren sisteminde problemli bir araca benzetebiliriz.
11 yaş civarında soyut işlemler dönemine de girdiklerinden dolayı varsayımları daha fazla anlayabildikleri gözlenmektedir. Zihinsel anlamda ideallerini tanımaya ve bulmaya çalıştıkları, fikirlerinin değişiklikler gösterebildiği, akıl yürütme, problem çözme gibi becerilerin geliştiği ve güçlendiği gözlenmektedir. Bu beceriler üzerinde denemeler yapılmaya başlanmaktadır. Sorgulayıcı ve eleştirel bakış açısı devrededir.
Duygusal/ Psikolojik Gelişimler
Bedensel gelişmeler dolayısıyla bu yeniliklere uyum sağlamakta güçlük, yeni görünüşüne adapte olma bazen akne vb. durumlardan kaynaklı memnuniyetsizlik hisleri söz konusu olmaktadır. Yoğun duygusal ve düşünsel süreçler aktiftir. Geleceği düşünürken yürüdükleri yol daha sislidir, yetişkinler kadar iyi tahminleme yapamazlar. Dolayısıyla hızla gerçekleşen çok yönlü değişikliklerin içerisinde kafa karışıklıkları ve moral bozukluları ile karşılaşabilmektedirler. Ben merkeziyetçi bir düşünce akışı söz konusu olur. Buradaki ben merkeziyetçilik etrafındaki herkesin ilgisinin kendi üzerinde olduğunu düşünmek, bir şeylerin sebebinin kendisi olduğunu varsaymak gibidir. Sahnede yer alan bir oyuncu gibi hissettikleri de söylenebilir. ‘Bana bir şey olmaz’ inancı ile zaman zaman risk alma durumları artabilir (tıpkı fren mekanizması arızalı ancak güçlü motora sahip olan arabada olduğu gibi…). Mahremiyetlerine verdikleri önemin arttığı gözlenebilir. Bulundukları yaş dönemine bağlı olarak arkadaşsız kalma ihtimali, ebeveyn ayrılığı, sınav kaygısı vb. durumlarla ilgili kaygıları ya da korkuları olabilmektedir. Kendilerine güven ile ilgili değişkenlikler gözlenebilir. Bazen bu güven oldukça yükselirken bazen kendilerini var olan durumlarından daha beceriksiz görerek karmaşık duygular yaşayabilmektedirler. Kendilerini tanımaya ve kimlik oluşturmaya yönelik çabalarının arttığı bir dönemdir. Kariyer hedefleri, siyasi kimlik, dini kimlik, cinsel kimlik, entelektüel kimlik, ilgiler ve kişilik özelliklerini tanımaya çalışır. Bu özellikleri tanındıkça değişiklikler olabilir, vazgeçmeler ve yeniden yapılandırmaların görüldüğü bir zamandır.
Sosyal Gelişimler
Sosyal anlamda geçmişe kıyasla klik adı verilen öğrenci gruplaşmalarının daha fazla olduğu görülmektedir. Bu dönemde ergenler ailelerinden ziyade arkadaşlarının görüşleri daha fazla önemsemektedirler. Aile etkinliklerinden çok arkadaşlık etkinliklerin tercihi artar. Ergenlikten gençliğe geçiş esnasında, karşı cinsle iletişim, temas ve paylaşım artmaktadır. Aileden bağımsızlaşma ve kendi kararlarını almaya çalışma çabaları artmaktadır. Çocukluktan uzaklaşan dış görünüşe uygun yeni davranışlar belirleme adına girişimlerde bulunmaktadırlar. Ancak bazen çocuksu bazen yetişkinsi davranışlar arasında sıkışıp kalabilmektedirler. Dış dünyaya mükemmel görünme beklentisine yönelik davranışlar sergilenebilmektedir (yapılı saçlar, makyaj, giysi-kıyafet seçimine gösterilen artmış özen vb.). Aile üyesi olan bir çocuktan, toplumun bir üyesi olan bireye geçiş çabası söz konusu olmaktadır.
Ailelere Öneriler
Bireyselleşmeye çalışan ve kendi kimlik arayışında olan çocuğunuz ile çatışmalarınız sonsuza dek sürmeyecek, 17-20 yaşlarına gelindikçe hafifleyecek. Öte yandan tüm çatışmalar da olumsuzluk barındırmaz kendi kararlarını almaya çalışan, büyüyüp, gelişen bir kişi olduğunun da bir ipucudur yaşanan bu süreç. Önemli noktalardan bir diğeri ise çocuğunuza sergilediğiniz tavır. Sizler için de değişen ve uyum sağlamanızı gerektiren bu gelişim döneminde bazen çocuğunuzun büyümesi ile aranızdaki bağın değiştiğini gözlemeniz endişe verici olabilir. Bu durumu yönetmek konusunda zorlanmalar yaşayabilirsiniz. İhtiyaç duyduğunuz da destek alabilirsiniz. Ancak sizlerden evladınıza yönelen davranışlar kısmında bazen çocuk gibi bazen de yetişkin gibi davranmak bu süreci dengelemekten ziyade karmaşıklaştıracaktır. Bu nedenle iletişime açık, çocuğa, ihtiyaçlarına, gelişimine uygun dengeli tutum ve büyüyen yaşa uygun davranışlar konusunda sizlerin de kendinizi takip ediyor olmanız faydalı olacaktır. Unutmayın, değişiklikler ve gelişmeler herkes de aynı sıra ve hızda olmayabilir. Evlatlarınız, arkadaşları ve kendisi ile ilgili olan bazı endişelerini anlamakta mümkün olduğunca kabullenici ve düşünmeye sevk edici olmaya çalışabilirsiniz. Ergenler ve gençler için bazen arkadaşlarına hayır demek zor olabilir. Böyle durumlarda iletişimin tekilleştiği nasihat vermekten ziyade konuyu çocuğun özelinde anlamaya çabalayın. Aileyle beraber geçirilen zamanların olması, güvenli bağlara sahip olma, her çatışma ve fikir ayrılığının bir kriz olmadığını hatırlama, birbirinizi yargılamaksızın dinleme alışkanlığının önemli olduğunu söylemek mümkündür. Anne babanın ilişkisi ergen için önemli bir model oluşturur. Bu nedenle ebeveynler arasındaki gerilimler ve zorlanmalar ergenin geleceğe olan bakış açısının ve ruh sağlığının üzerinde önemli etkenlerdir.