Ergenlik dönemi bireyin soyut düşünme sürecini kazanması ile başlayarak yetişkin birey olma yolunda ilerlemesiyle devam eden bir dönemdir. Bu dönem genetik faktörlere, coğrafi koşullara ve çevresel etkenlere göre (ilaç, şekerli-gazlı içecekler, beslenme tarzı, beden kütlesi, çocuğun genel sağlığı vb.) değişebilir ancak genel kanı 12-21 yaş arasıdır.
Ergenlik döneminin önemini antik yunan ve mısır medeniyetlerinde de gözlemleyebiliyoruz. Nitekim Aristo’ya göre ergenlik dönemi bireyin seçim yapabilme yeteneğinin geliştiği dönemdir.
Fiziksel Gelişim: Kız çocuklarında ergenlik benden kütlesindeki değişimle ve yağlanma ile kendini gösterir; boy ve beden kütlesinde artış, göğüslerin gelişimi, pubik bölgelerde kıllanma kadınsı hatlar oluşmaya ve deri altı yağlanma süreci hızlanır. Genellikle 48 kg civarında kız çocukları ilk aybaşlarını yaşarlar.
Erkek çocuklarında ise boy ve beden kütlesinde artış, kas dokusundaki gelişim, sesin kalınlaşması, yüzde ve bedende kıllanma, erkeksi vücut yapısının şekillenmesi ve testislerin sperm üretmeye başlaması belli başlı belirtilerdir.
Bedensel gelişmelerin ardından ergenlerin beden meşgalelerinde artış gözlemlenir. Saçına, kıyafetine, dış görünüşüne oldukça fazla zaman ayırmaya başlar. Çekici bir dış görünüş ergen için çok önemlidir. Olumlu beden algısı ergenin kendisi hakkında daha olumlu fikir sahibi olmasına neden olur.
Ergenliğe girilmesiyle birlikte başlayan önemli gelişmelerin başında kimlik krizi gelmektedir. Ergen artı bir çocuk değildir aynı zamanda henüz yetişkin kişi de olmamıştır. Yetişkin yakınlara düşün görev ise bu süre zarfında ergenin yanında durmak ve doğru biçimde onu yönlendirmektir.
Beden imajı algısı erinlik döneminde özümsenmesi gereken önemli bir psikolojik olgudur. Olumlu beden imajı algısının yerleşmesi, olumlu benlik kavaramı ve benlik saygısı ile birlikte oluşur ve bu durum gencin arkadaş ilişkilerine, kendini daha rahat hissetmesine ve başarılı algılamasına neden olur.
Erinlik dönemi kişiye göre değişebilen bir süreçtir. Kiminin çok sorunlu geçerken bazı kişilerin oldukça kolay geçmiş olabilir. Bunun anlamı ergenlik dönemini zor geçiren kişinin sorunlu bir geleceği olacağı anlamına gelmez. Bu süreçte ailesinden, arkadaşlarından, öğretmenleri ile birlikte okul çevresinden aldıkları geri bildirimler oldukça önemlidir.
Ergenlikteki kişinin en önemli gelişimi hayatında ilk defa karşılaşacağı sorunlara çözüm bulmadaki eksikleri olacaktır. Zorlu durumlarla nasıl başa çıkılacağını öğrenmemiş ergen bu sorunlar karşısında zor zamanlar geçirebilir. Yapılması gereken çevresinden zor günler geçirilirken uygun desteğin verilmesidir.
Ergenlikteki bedensel gelişmeler buzdağının görülen kısmıdır. Asıl gelişmeler zihinde yaşanır. Çocukluktan çıkan birey soyut düşünme yetisi kazanmış ve mantıklı planlar yapabilmeye başlamıştır. Bu gelişmeler bilimsel düşünmenin temeli olan hipotez oluşturma, çözümleri sistematik olarak değerlendirme, zorlu problemler karşısında çözüme ulaşabilmektir.
Ergenlik döneminde dil gelişimi devam eder. Grameri tam olarak kullanma ve anlama yetisi kazanılır. Mecaz kelimeler ve deyimler kullanılmaya başlanmış, mizah seviyesi gelişmiştir.
Ergenlikte diğer bir önemli konu sosyal biliştir. Sosyal biliş bireyin sosyal durumlara nasıl akıl yürüttüğünün göstergesidir Ünlü gelişim psikoloğu Kohlberg bu dönemde cinsiyet rolleri, akran ilişkileri, rol alma becerileri, bağlılık ve kimlik konularının gelişimini vurgulamıştır.
Ergenlikte ‘ben merkezci düşünce’ daha belirgin hale gelir. Ergen çevresi tarafından izlendiğini düşünür. Hayali seyircilerinin olduğuna ve tüm dikkatlerin üzerinde olduğuna inanır. Ergenlikte benmerkezci düşünce artmış, narsistik eğilimlerle acımasız özeleştiriler birlikte görünür hale gelmiştir. Ergenlikteki benmerkezci düşüncenin bir diğer boyutu ise kendilerini kimsenin anlamayacağı inancıdır. Bu düşünce ergenin kendini diğer ortamlardan yalıtmasına ve sosyal geri çekilmesine neden olabileceği için dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
Ergenler sosyal çevrelerini arkadaşlarından oluştururlar. İşte bu arkadaş çevreleri ergenler için aileleri hatta bazen ailelerinden daha önemli değer taşıyabilmektedir. Maalesef birçok ergen doğru arkadaş gruplarını seçmekte zorlandıkları için gelecekte birçok sorun yaşayabilecekleri alışkanlıklar ve arkadaşlıklar kurabilmektedirler. Burada gene en büyük görev ana-babalara düşmektedir. Çocuklarımızı sıkmadan, incitemeden bu konular hakkında bilgilendirip onlara kendi hayat tecrübelerimizi aktarmalıyız.
Ergenin bağımsızlığını kazanması ana-baba tutumları ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Otoriter tavır göstererek karar verme stratejisini geliştirmeyen ailelerin çocukları ne yazık ki bağımsız kararlar almada oldukça zorlanabilmektedirler. Çocuğuna aşırı değer veren ailelerde, çocuklar yoğun ilgi gördükleri için, kontrol mekanizması ağır basar. Çocuklarına karşı reddedici bir tutum içerisinde olan ailelerde ise sevgi ve çocuğu kabullenme yoktur. Yapılması gereken tutumların doğru ve kararlı bir şekilde ergene aktarılmasıdır.
Ergenlik döneminde karşı cins ile arkadaşlık ilişkileri artar. Kızlarda sevgi ve duygusallık erkeklerde ise cinsellik ön plandadır. Ergenler bu konularda tecrübesiz oldukları için yanlış kararlar alıp çok kötü sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Ülkemiz dâhil birçok batı ülkesinde gelişen ergen gebeliği bu sorunların başında gelmektedir. Ergenliğe giren gençlere biz yetişkinlerin bu konularda yardım etmemiz ve yol göstermemiz gereken birçok konu vardır.
Olumsuz duygular yoğunlaştıkça ergenler depresyona girebilmektedirler. Birçok psikolog bu fırtınalı dönemin zorluğunun farkındadır. Erginlik sürecini zor geçiren ergenlerin profesyonel destek almaları çok önemlidir çünkü birçok alanda tecrübe eksiği bulunan ergenler depresyon ile de başa çıkmada zorlanırlar ve sonuçlar ağırlaşabilir. İşte bu noktada mutlaka psikolojik destek alınması gereklidir