Halk arasında “sara hastalığı” olarak da bilinen epilepsi, tekrarlayan nöbetlerle kendini gösteren kronik nörolojik bir hastalıktır. Herhangi tanımlanabilir bir tetikleyici sebep olmadan ortaya çıkan ve tekrarlayan (iki ya da daha fazla) nöbetle karakterize bir durumdur.
Epilepsi, dünya nüfusunun yaklaşık %1’ini etkileyen bir hastalıktır. Hastalık, erkek ve kadınlarda eşit olarak görülmektedir. Epilepsi herhangi bir yaş ve zamanda ortaya çıkabilmektedir; ancak 16 yaş öncesi ve 65 yaşından sonra görülme sıklığı artmaktadır.
HER NÖBET GEÇİREN EPİLEPSİ HASTASI MIDIR?
Belirli bir nedene bağlı olmadan, açıklanamayan bir nedenle nöbet geçiren kişilerin yaklaşık yarısı genellikle 6 ay içinde ikinci bir nöbet daha geçirmektedir.
İki nöbet geçiren kişilerin %80’inde nöbetler devam etmektedir.
İlk nöbetten sonra nörolojik muayene veya EEG normal değilse nöbetlerin tekrarlama riski yüksektir.
NÖBET ÇEŞİTLERİ, BELİRTİ VE BULGULARI
Epilepsinin belirtisi nöbetlerdir. Epilepsi nöbetleri çok çeşitli olabilir. Herkes tarafından epilepsi dendiği zaman akla gelen ve iyi bilinen tonik-klonik nöbetin yanısıra başkalarının hiç farkedemeyeceği kadar hafif nöbet çeşitleri de vardır.
Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur:
parsiyel (yani beyinde bir bölgede sınırlı olan nöbetler)
jeneralize (beyinde yaygın olarak olarak başlayanlar)
Nöbet sırasındaki belirtiler beyindeki anormal aktivitenin nereden başladığına ve ne kadar hızla yayıldığına bağlıdır.
Parsiyel(kısmi) Nöbetlerde, anormal aktivitenin olduğu beyin bölgesinin fonksiyonuna denk gelecek şekilde her türlü belirti olabilir. Örneğin, görme alanının etkilendiği bir nöbette ışık çakmaları, motor alanın etkilendiği bir tipinde kol ve/veya bacakta kasılmalar ortaya çıkabilmektedir. Kimi zaman bazı davranışsal değişiklikler, konfüzyon hali, otomatik hareketler de olabilir.
Jeneralize(yaygın) Nöbetlerde ise aktivite aynı anda beynin tüm bölgelerinde ortaya çıkarak sıklıkla bilincin tutulduğu durumlar ortaya çıkarabilir. Absans, myokloni ve tüm vücutta kasılma, nefesin tıkanması ve ağızdan köpük gelme, hatta idrar kaçırmanın görüldüğü büyük ‘jeneralize tonik klonik’ nöbetler bu grubun en sık rastlanılanlarıdır.
Bazı hastalarda ise, nöbet kısmi başlayıp, sonrasında aktivitenin tüm beyine yayılması söz konusu olabilmektedir.
Kişinin ne tür nöbet geçirdiğinin bilinmesi hangi epilepsi ilacının daha etkili olacağı konusunda yol göstericidir.
Kişinin arada bir arka arkaya ağzını şapırdatması, kol ve bacaklarında ani sıçramalar-irkilmeler olması, arada bir gözlerinin dalması- bir yere birkaç saniye boş boş bakması, etraftaki kişilerin duymadığı ses veya koku duyma hali, mide bulantısı hissi, gözü açık rüya görme hissi gibi durumlar gözlemlenebilir. Bu gibi davranışların bir kısmı normal değildir ve nöbet açısından bir nöroloji hekimine başvurmakta fayda vardır.
EPİLEPSİ NEDENLERİ
Epilepsi birçok nedene bağlı olabileceği gibi bazen altta yatan herhangi bir sebep bulunamayabilir. Normal sinir hücre fonksiyonunu etkileyebilecek herhangi bir durum epilepsiye neden olabilir. Epilepsinin nedenleri kabaca idiyopatik (nedeni bilinmeyen) ve semptomatik (altta yatan başka bir hastalığa bağlı) şeklinde ikiye ayrılabilir. İdiyopatik nedeni bilinmeyen epilepsilerin genetik temeli olduğu düşünülmektedir. Semptomatik epilepsi nedenleri ise şöyle sıralanabilir:
İnme
Kafa travması
Beyin tümörleri
Hipokampal skleroz
İmmün aracılı inflamasyonlar
Hipoksik-iskemik beyin hasarları
Santral sinir sistemi enfeksiyonları
Beyin dokusunun gelişimsel bozuklukları
Beyin damarlarında gelişimsel bozukluklar
Elektrolit dengesizliği, zehirlenme, akut travma veya merkezi sinir sistemi enfeksiyonları sırasında da nöbet geçirilebilir. Ancak bu hastalıklar kalıcı hasar vermeden iyileşirlerse nöbetler tekrarlamadığı sürece kişide epilepsi hastalığından söz edilmez.
TANI
Epilepsi tanısı büyük oranda hastadan ve nöbetlerini gözlemleyen hasta yakınlarından alınan hikayeye dayanmaktadır. Epilepsi tanısını koyabilmek için nöbet şeklinin başından sonuna kadar ayrıntılı bir şekilde tarif edilmesi gerekir. Hasta nöbet sırasında ve sonrasında yaşadıklarının tamamını farkında olamayabileceği için de muayeneye nöbeti gören bir yakını ile beraber gelmesi tanı için önemlidir. Ayrıca cep telefonu gibi teknolojik imkanlardan da faydalanılarak nöbet ve sonrasında hastanın yaşadıklarının video kaydının alınması, epilepsi tanısını koymamızda oldukça faydalıdır. Rutin EEG ve MR gibi tetkikler ise tek başına tanı koydurmaz, tanıda yardımcıdır. Elektroensefalografi (EEG) tanının teyid edilmesinde, nöbet tipinin belirlenmesinde önemli rol oynar.
Epilepsi tedavisi aldığı halde nöbetleri kontrol altına alınamayan hastalarda tanının kesinleştirilmesi için veya hastanın anlatımından nöbet tipinin belirlenemediği durumlarda hastanın EEG kaydı ile eş zamanlı video kaydının yapıldığı video-EEG monitörizasyon adı verilen yöntem kullanılır.
TEDAVİ
Epilepsi tedavi edilebilir bir hastalıktır; ancak uzun süreli tedavi ve izlem gerektirebilir.
İLAÇ TEDAVİSİ
Epilepsi hastaları için tedavi planlaması öncelikle ilaçlar ile yapılmaktadır. Antiepileptik ilaçlar, nöbetlerin engellenmesi veya sıklığının azaltılması amacıyla kullanılmaktadır. İlaç seçiminde epilepsinin tipi, atakların sıklığı, hastanın yaşı, cinsiyeti ve eşlik eden diğer hastalıkların varlığı gibi birçok etken göz önünde bulundurulur. Tedavinin başarılı olmasındaki en önemli etkenler epilepsi nedeninin ne olduğu ve hastanın tedaviye uyumudur. Epilepsilerin %70’i ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Nöbetler kontrol altına alındığında ilaç tedavisi nöbetlerin tekrarlanmayacağına emin olana kadar kesilmemelidir. Bu sırada ilaçların akut ve kronik yan etkileri açısından hastalar dikkatle izlenmeli ve uyarılmalıdırlar.
İlaç tedavisi başlandıktan sonra nöbetler kontrol altına alınamamışsa hasta epilepsi konusunda uzman bir nörolog tarafından değerlendirilmelidir. Sadece %30’luk bir grupta hastalık kötü seyirlidir ve tedavi başarısı çok düşüktür. Bu hastalarda ilaçların değişik kombinasyonlarda, yeterli doz ve sürede kullanılmasına rağmen nöbetler devam edebilir. Bu hastaların da bir kısmında cerrahi tedavi mümkündür. Ancak cerrahi adayı olacak hastaların ön hazırlıkları ve cerrahi girişimleri multidisipliner, bu konuda eğitim almış bir ekip tarafından gerçekleştirilmelidir.