EMDR İle Travma Tedavisi
EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)
Yapılan gözlemler sonucunda erken dönemde yaşanmış rahatsızlık verici deneyimler de büyük travmalar gibi uzun süreli olumsuz etiklere sahiptir. Örneğin çocukluğumuzda yaşadığımız olumsuz bir olaydan bahsederken aynı şekilde yoğun duyguların ve otomatik olarak gelen olumsuz düşüncelerin ortaya çıktığını fark ederiz. Çünkü bu anıyı beynimiz yeterince işleyememiştir ve olumsuz tepkiler güncel benzer durumlarda -biz tetikleyiciyi fark etmesek bile- otomatik olarak ortaya çıkar. Bu anı yeterince işlendiğinde olayı hatırlarız ama eski duyguları ve hisleri o anda olduğu gibi hissetmeyiz ve günümüze olan olumsuz etkisini engelleyebiliriz.
Terapinin amacı acı verici travmatik yaşantıyı sadece duyarsızlaştırma değil aynı zamanda yeniden işlemedir. Bu halk arasında anıları sildirme ya da unutturma gibi algılanmaktadır fakat bu algı yanlıştır. Amaç şu andaki semptomlara neden olduğu düşünülen anıları saptamak ve belli kurallar ve program eşliğinde bunların olumsuz etkilerini değiştirmektir. Yani olayın kişide oluşturduğu olumsuz ve irrasyonel inanışları değiştirmek ve yerine daha uyumlu ve rasyonel inanışlar geliştirme amaçlanır. Bir başka deyişle olumsuz deneyimlerin öğretici deneyimlere dönüşmesine, mevcut tetikleyicilere karşı duyarsızlaşabilmesine ve kişinin ilişkilerde başarılı olması amacıyla gelecekte kullanacağı uygun becerileri kazanabilmesine yardımcı olunur.
Her terapi yönteminde olduğu gibi EMDR terapisinde de kişinin en iyi şekilde nasıl hazırlanabileceği anlanmalı ve kişisel ihtiyaçlarına göre plan yapılmalıdır.
Travma sonrası stres bozukluğu semptomları travmatik olaya dair tecrübelerin işlevsel olmayan şekilde beyinde depolanması nedeniyle oluşur. Kabuslar, anı yeniden yaşama, olayla ilgili görüntülerin gözünün önüne gelmesi, aşırı uyarılmışlık hali ile yaşanan kaygı ve ani irkilme gibi bedensel tepkiler bunlardan bazılarıdır. Kişiler içinde bulunduğu güncel duruma uygun olmayan abartılı bir korku ve acizlik hissedebilir. Buna benzer şekilde çocuklukta yaşanan utanç verici ya da hayal kırıklığına uğratan olaylar da travma sonrası stres bozukluğundaki belirtiler kadar olmasa da güncel hayatımızı ve algılarımızı olumsuz yönde etkiler. Yani olumsuz inançlar ve algılar için geçmişte büyük bir travmatik olay olmasına gerek yoktur, küçük travmaların birikmesi de birçok belirtiye neden olabilir. İşlenmemiş anılar o an yaşanılan duygu ve düşüncelerle kilitli kalmış gibidir ve günümüzde tetiklenmektedir. Bu duygular; eksiklik hissi, yetersizlik hissi, sevilmeme hissi, güvensizlik ve kontrol kaybı olabilir. EMDR’nin hedefi bu anıları işleyerek kişinin şimdiki zamanını bu yükten bağımsız, objektif şekilde algılayabilmesine yardım etmektir.
EMDR’de anıları işlemek için çift yönlü uyarım neden ve nasıl verilir?
Vücudumuzdaki yaralar nasıl doğal seyrinde kendi kendisini onarmaya programlıysa psikolojik yaralar da beyin tarafından onarılabilir. Travmatik olaylar uygun şekilde işlenmeden depolandığında doğal seyrindeki iyileşme mekanizması çalışamaz, tıpkı yaranın içinde temizlenmesi gereken ve onarımı engelleyen bazı maddeler varken bedensel yaranın kapanamaması gibi. EMDR’nin amacı, beynin kendi onarım mekanizmasını çalıştırabilmesi için, anıların işlevsel olarak depolanmasına yardım etmektir. Buna adaptif bilgi işleme denir. Yapılan çalışmalar beyne çift yönlü uyarım verilmesinin bilgi işlemeyi kolaylaştırdığını saptamıştır. EMDR’de çift yönlü uyarım göz hareketleri (gözlerin sağa ve sola hareket ettirilmesi), vuruş (dize ya da avuç içlerine hafif dokunma ya da titreşim hissettirilmesi) ya da ses (sağ ve sol kulağa kulaklık ile ritmik sesler dinletilmesi) gibi uyarım çeşitleri ile yapılmaktadır. Buna danışanın tercihine ve ihtiyacına göre karar verilir. Uyarım şekilleri karmaşık bir işleme gerek duymayan basit hareketlerdir. EMDR göz hareketleri ile bilinse de aslında göz hareketleri çift yönlü uyarım şekillerinden bir tanesidir. Çift yönlü uyarım sürecin sadece bir parçasıdır, kapsamlı bir yöntem olan EMDR bellekte depolanmış olan imgelere, düşüncelere, bedensel duyumlara ve duygulara önem vermektedir.