Duygusal Zeka

Duygusal zekâ (EQ) son zamanlarda eksikliği pek fazla hissedilen ve gelecek süreçte insanların yalnızlaşması gibi benzer sebeplerle daha da fazla karşımıza çıkacağını düşündüğüm bir zekâ türü. EQ ilgili kaynaklarda “Kişinin hem kendisinin hem de başkalarının duygularını izlemek, duygulardaki ayrımı yapabilmek, bu bilgilerle düşünce ve davranışlara yön verebilmek yetisine sahip olabilmek” olarak tanımlanmaktadır. Bir önceki yazımda belirttiğim öfke üzerinden örnekle; “öfkemi kontrol etmeliyim yoksa şu şu sonuçlarla başa çıkmam gerekecek” kararına varabiliyorsanız; duygusal zekanızı kullanmış olursunuz. Aynı olayda öfkenize yenik düşmek yerine, kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koymanız da yine duygusal zekanızı kullandığınızın göstergesi olabilmektedir.

Uzm. Kl. Psk. Ceren Çevik

Salovey ve Mayer1 duygusal zekâ tanımına göre ise;

Zekâ türü olarak IQ (mantıksal zekâ) ve EQ (duygusal zekâ) birbirinden farklı düşünülmemelidir, ikisinin beraber yükseldiği durumlarda kişi asıl mutluluğa giden yolda demektir. IQ genetik faktörlere daha bağımlı iken EQ daha çok çevresel faktörlerle gelişmektedir. Bu sebeple geliştirilmesi IQ ‘ya göre daha mümkün olmaktadır. Peki nasıl geliştirebiliriz? Önce kendimizden başlamalıyız. Kendini tanımayan bir insan diğer insanları tanıyıp, anlayamaz. Bunun içinde kendimizi sorgulamamız ve dinlememiz gerekir. Bilişsel Davranışçı terapi bu konuda eğitimler de içerdiği için faydalı bir terapi yöntemi olabileceği gibi kendi kendimize de bazı alıştırmalar yapabiliriz. Ne için yaşıyorum? Sevdiğim ve sevmediğim yanlarım neler? Beni ne mutlu eder? Kendimi kontrol edebiliyor muyum? gibi sorular yardımcı olabilir. Ayrıca duygu günlüğü bu konuda işinize fazlasıyla yarayacaktır. Günlük olarak duygusal mod değişimlerinizi not etmek duygu farkındalığı kazanmanızda faydalı olacaktır. Ek olarak Daniel Goleman’ın Duygusal Zekâ adlı kitabından da faydalanabilirsiniz.

Exit mobile version