Duygu, bir his ve bu hisse özgü belirli düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve bir dizi hareket eğilimidir. Duygular iki amaca sahiptir: İlki, kişinin harekete geçmesi için enerji sağlamalarıdır. İkincisi ise kişinin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için çevreyi manipüle edebilmesi ya da bu ihtiyaçları karşılayacak uygun davranışları yapabilmesi için yönlendirmeleridir. Genellikle temel duygular öfke, üzüntü, korku, mutluluk, sevgi, şaşkınlık, iğrenme, utanma şeklindedir. Bu duygular yüzümüzde tek tek görülebildiği gibi, bazen birkaçı birlikte de ortaya çıkabilir. Duygular kişisel kararlar almada oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Meslek seçimi, yaşanacak yer, evlenilecek kişi seçimi vb. pek çok karar sadece mantıkla alınmaz.
Duygusal zekâ tanımı 5 ana başlıkta değerlendirilir:
1. Duygularının farkında olma: İçgörü kazanabilmek ve kendini anlayabilmek için duyguların her an farkında olmak oldukça önemlidir. Duygularını tanıyan kişiler, ruh hallerinin farkındadırlar, kişisel karar gerektiren konularda daha sağlıklı kararlar verebilir ve hayata olumlu bir gözle bakabilirler.
2. Duygularla başa çıkabilmek: Kendini yatıştırma, yoğun kaygılardan uzaklaşabilme gibi becerileri kapsar. Bu yeteneği zayıf olan kişiler sürekli huzursuzlukla mücadele ederken, kuvvetli olanlar ise hayatın tatsız sürprizleri ve olumsuzluklarıyla karşılaştıktan sonra kendilerini daha kolay toparlayabilmektedirler.
3. Kendini motive etmek: İnsanın kendini motive edebilmesi için öncelikle duygularını bir amaç etrafında toplayabilmesi gerekir. Duygusal özdenetim yani doyumu erteleyebilme ve fevri davranışları engelleyebilme başarının altında yatan oldukça önemli bir özelliktir. Kendini motive edebilme yeteneğine sahip kişiler yaptıkları şeylerde çok daha üretken ve etkili olurlar.
4. Başkalarının duygularını fark etmek: Empatik kişiler başkalarının neye ihtiyacı olduğunu, ne istediğini gösteren ipuçlarına karşı daha hassastır. Empati, bir kişinin kendisini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve bu durumu ona yüz ifadesi, beden dili ya da sözel ifade olarak iletmesidir.
5. İlişkileri yürütebilmek: Duygusal zekanın bir diğer özelliği de diğer insanlarla olan ilişkileri yürütebilmektir. Bu beceriler popüler olmanın, liderliğin, kişilerarası etkililiğin altında yatan unsurlardır.
Duygusal zekanın gelişmesi açısından üzerinde durulan en önemli faktörler yaş, aile ortamı ve cinsiyettir:
Yaş: Duygusal zekanın gelişmesi açısından ele alınan faktörlerden ilki yaştır. Duygusal zekâ bebeklikten itibaren gelişmeye başlar. Duygusal yüz ifadelerini tanıma becerisinin, okul öncesi ve ilkokul yıllarında hızlı bir gelişme gösterdiği de birçok araştırmada kanıtlanmıştır.
Aile ortamı: Aile yaşamı, duygusal derslerin verildiği ilk okuldur. Bu duygusal dersler sadece ebeveynlerin çocuklarına doğrudan söyledikleri ve yaptıkları ile değil, kendi duygularını ifade etme ve aralarındaki etkileşim modeliyle de verilir.
Cinsiyet: Aileler kız ve erkek çocuklarını farklı duygusal yaklaşımlarla eğitmektedirler. Anne ve babaların kız ve erkek bebeklerini severken çıkardıkları sesler ve kullandıkları kelimeler farklılık gösterir. Kızlara ve erkeklere duygularla baş etme konusunda verilen dersler de çok farklıdır. Bir çalışmada anne babaların duygularını (öfke hariç) kızlarıyla oğullarından daha çok konuştuklarını bulunmuştur. Erkek çocuklarla ise genellikle öfke duygularının neden ve sonuçları hakkında konuşulmaktadır. Aynı yazarlar kızların dil yetisinin erkeklerden daha erken geliştiğini ve bunun kızların duygularını açıklamak ve başkalarının duygularını anlamakta daha çabuk ustalaşmalarına yol açtığını ifade etmişlerdir. Duygularını ifade etmek için teşvik görmeyen erkek çocuklar ise hem kendi hem de başkalarının duygularını anlamada zorluk çekmektedirler. Duygusal gelişimle ilgili bu cinsiyet farklılıkları çocukların arkadaş seçimini de etkilemektedir. 3 yaşındaki çocukların %50’sinin en iyi arkadaşı karşı cinsten olurken, 5 yaşında bu oran %20 ye düşer. 7 yaşında hemen hiçbir çocuğun en iyi arkadaşı karşı cinsten değildir.
Duygusal zekâ tüm yaşamı etkilemektedir. Duygusal zekâsı yüksek olan bireyler, eşlerinin duygularını daha hızlı ve doğru bir şekilde fark eder ve bunu ifade ederse sağlıklı bir iletişim kurma ve problemleri çözme olasılığı artar. Aynı şekilde çocuğunun duygularını daha doğru tanımlayacağı için buna uygun bir geribildirim vererek ilişkinin sağlıklı bir seviyede kalmasını sağlayabilir. Aynı durum sosyal ve iş yaşamında da geçerlidir. Örneğin; empati kurma becerisi yüksek olan kişilerin, iş birliği ve liderlik konularında daha avantajlı olduğu yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır.
Yüksek duygusal zekaya sahip olmak ya da empati yapabilmek karşımızdaki kişinin duygularını anlayıp aynısını hissetmek ya da o kişinin duygularını doğru kabul etmek değildir. Doğru kabul etsek de etmesek de karşımızdaki kişinin duygusunu, sözel olarak ifade etmese dahi anlamak ve buna uygun bir geribildirim vermektir. Vereceğimiz geri bildirim karşımızdaki kişiyi memnun etmeyip onda başka bir duygunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Yeni duyguyu da anlayıp uygun geribildirim vermek yüksek duygusal zekanın işareti olabilir.