- Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker, aniden ortaya çıkıp aynı gün içinde kendiliğinden kaybolan kızarık, kaşıntılı ve ödemli plaklarla karakterize bir cilt hastalığıdır.
- Hastaların yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkiyen ürtiker, düzenli doktor kontrolü ve doğru tedaviyle kontrol altına alınabiliyor.
- 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü kapsamında başlatılan “Ürtikerde Aynı Noktadayız” dijital projesiyle ürtiker hastalarının içinde bulunduğu zorlu yolculuğa dikkat çekiliyor.
- Proje elçisi, oyuncu Esra Dermancıoğlu’nun Instagram hesabından canlı olarak gerçekleştirilen proje lansmanında, Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu ürtiker hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler paylaştı.
Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü vesilesiyle ürtiker hastalığına dikkat çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak için “Ürtikerde Aynı Noktadayız” dijital projesi hayata geçirildi. Projenin dijital lansmanı “Ürtikerde Aynı Noktadayız” proje elçisi, oyuncu Esra Dermancıoğlu’nun Instagram hesabından canlı olarak yayınlandı. Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu’nun konuk olduğu canlı yayında, ürtiker hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler paylaşıldı.
“Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülüyor”
Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker toplumda sık görülen ve aniden ortaya çıkıp aynı gün içinde kendiliğinde kaybolan kaşıntılı, kabarık ve ödemli plaklarla karakterize bir cilt hastalığıdır. Ürtikerin yaklaşık altı haftadan daha kısa süren akut formları dışında yıllarca süren kronik formları da vardır. Akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğünü ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Server Serdaroğlu, kronik ürtikerin 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekti. İnsanların yaklaşık beşte birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiğini belirten Prof. Dr. Serdaroğlu, Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğunu söyledi.
“Ürtiker hastalığının altın kuralı, doğru tedavi ve düzenli doktor kontrolü”
Kronik ürtiker, gözlemlenen tetikleyicilere göre kronik spontan ve kronik uyarılabilir olarak ikiye ayrılıyor. Kronik spontan ürtikerde, belirli bir tetikleyici olmaksızın belirtiler ortaya çıkarken, kronik uyarılabilir ürtikerde deriyi çizme, basınç uygulama, soğuk ya da sıcak teması, güneş ışınlarına maruz kalma ve egzersiz gibi çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor. Çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar, bazı hormon hastalıkları, stres ve besin katkı maddeleri gibi faktörler hastalığı ortaya çıkarabiliyor ya da alevlendirebiliyor. Bu faktörlerin tespit edilip müdahale edilmesi, hastalığın yatışmasını kolaylaştırıyor.
Ürtiker tedavisinin temelinin, sebeplerin ortadan kaldırılması ve belirtilerin tedavi edilmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Serdaroğlu, “İlaç tedavisinde ilk basamak H1 antihistaminlerdir. Yeni kuşak antihistamin ilaçlar uyku hali, uyuşukluk, ağız kuruluğu gibi yan etkiler açısından eski kuşak antihistaminlerden çok daha güvenli olsa da bazı hastalarda sonuç alınamıyor. Böyle bir durumda daha gelişmiş yenilikçi tedavileri öneriyoruz” dedi. Kronik ürtiker tedavisinin uzun soluklu olduğunu belirten Prof. Dr. Serdaroğlu, doğru tedavinin belirlenmesinin ve düzenli doktor kontrolünün ürtiker tedavisinde altın kural olduğunu vurguladı.
“Farkındalığı artırmak çok önemli”
Özellikle kronik spontan ürtikerin hasta yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalarda kaşıntı nedeniyle ortaya çıkan uyku düzensizliğinin yanı sıra, dikkat eksikliği, halsizlik, sosyal yaşam ve iş başarısında azalmayla birlikte anksiyete gelişebileceğini belirtti. Ürtiker hastalarının çaresiz olmadıklarını ifade ederek, “1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’nde farkındalığı artırmanın ve yeni nesil tedaviler konusunda hastaları bilgilendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Ürtikerde Aynı Noktadayız” Dijital Projesi
Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği, Novartis iş birliğiyle 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü kapsamında ürtiker hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere “Ürtikerde Aynı Noktadayız” dijital projesi hayata geçirildi. Oyuncu Esra Dermancıoğlu’nun proje elçiliğini üstlendiği projeyle, ürtiker hastalarının içinde bulunduğu zorlu yolculuğa dikkat çekiliyor.
“Ürtikerde Aynı Noktadayız” dijital projesi kapsamında Esra Dermancıoğlu, ürtiker hastalığını simgeleyen kırmızı puanlı elbisesini her gün giyerek bir hafta boyunca Instagram hesabından canlı yayınlar gerçekleştirdi. Her canlı yayınında ürtiker hastalığının farklı bir belirtisine dikkat çekerek canlandırma yapan Dermancıoğlu, ürtiker hastalığından bahsetmeden hastalığa sembolik olarak gönderme yaptı. Aynı zamanda kendisi de ürtiker hastası olan Dermancıoğlu’na bu belirtiler çok da uzak değildi.
Bir haftanın sonunda Instagram canlı yayınlarında gerçekleştirdiği kurgunun “Ürtikerde Aynı Noktadayız” projesinin bir parçası olduğunu açıklayan Dermancıoğlu, proje lansmanına özel canlı yayınında Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu’nu ağırladı. Prof. Dr. Serdaroğlu, canlı yayında ürtiker hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında Dermancıoğlu’nun sorularını yanıtladı. “Ürtikerde Aynı Noktadayız” projesinde yer almaktan dolayı mutluluk duyduğunu ifade eden Dermancıoğlu, “Ürtiker hastaları bilgi eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalardan dolayı iş yaşamlarında ve sosyal hayatlarında rahatsız edici bakışlara ve davranışlara maruz kalıyor. Hastalıkla ilgili önyargıları yıkarak hastalarda ve toplumda bilinirliği artırmak hastalıkla mücadelede önemli bir basamak” dedi.