Abdi İbrahim Otsuka Medikal Direktörlüğü; 11 Nisan Dünya Şizofreni Günü’nde bu rahatsızlık hakkında yanlış bilinenlere, hastaların dolaylı yoldan maruz kaldığı söylem mağduriyetine dikkat çekti. Şirketin geçen yıl başlattığı ve büyük ses getiren Öyle Söyleme! hareketi, şizofreni ve benzer birçok ruh hastalığının yanlış söylemlerle “hakaret” olarak kullanılmasına son vermeyi hedefliyor.
ŞİZOFRENİ, genç yaşta ortaya çıkan, düşünce, duygudurum, algı ve davranıştaki bozuklukla kendini gösteren bir hastalıktır. Nedeni henüz kesin olarak bilinmeyen bu hastalığa dikkat çekmek ve bu konudaki farkındalığı arttırmak amacıyla 11 Nisan, tüm dünyada Dünya Şizofreni Günü olarak kabul edilir. Abdi İbrahim Otsuka da yürüttüğü çalışmalarla şizofreni başta olmak üzere birçok rahatsızlığa dikkat çekmek için yoğun mücadele veren kurumların başında geliyor.
AİO Medikal Direktörlüğü, 11 Nisan Dünya Şizofreni Günü’nde hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenlere ve şizofreni hastalarının maruz kaldığı ötekileştirici dile karşı “Öyle Söyleme!” hareketinin önemine dikkat çekti. Kişinin mesleki, kişilerarası, akademik, öz bakım gibi ihtiyaçlarında bozulmalara sebep olduğu için şizofreninin aynı zamanda bir toplum sağlığı sorunu olduğunu vurguladı.
Şizofreninin en yaygın belirtisi halisünasyonlardır. Sanrılar, duyulduğu sanılan sesler hastayı uç noktalara taşıyabilir. Öyle ki hasta o seslerin gerçek olduğuna inanır, onlara cevap verir, hatta dediklerini yapabilirler. Bu belirtiler, toplumda yer etmiş “damgalamalarla” birleşince hasta daha da izole olur. Ana nedeni biyolojik bozukluk olduğu için şizofreni hastalığının temel tedavisi ilaçlardır. Erken teşhis, doğru ilaçlar ve çevrenin desteğiyle şizofreni hastalarının iyileşebilmeleri için şarttır. İlaç kullanımı düzenli ve uzun süreli olmalıdır.
Şizofrenide “stigmatizasyon (damgalama)” önemli bir konudur. Bu, “şizofreni” kelimesinin çağrıştırdığı ama çoğu da yanlış ya da abartılı olan inanışlardan (örneğin; “şizofreni hastaları saldırgan ve tehlikelidir”) kaynaklanan hastalara yönelik bir etiketlemeyi tanımlar. Bu damgalama ne yazık ki toplumun çoğu bireyinde, hatta hasta yakınlarında, hastaların kendilerinde ve ruh sağlığı çalışanlarında bile var olabilmektedir. Bu damgalama önce dil kullanımında ortadan kaldırılmalıdır. Bu doğrultuda ilk yapılması gereken de hastalığa dair doğru bilgileri edinmektir:
* Hastalık tedavi ediliyorsa saldırganlık riski çok azdır. Toplumdan dışlanmaları bu riski arttırır.
* Dünyadaki cinayetlerin tamamına yakını “akıllılar” tarafından işlenir. Bir deli tarafından öldürülme ihtimali 14 milyonda birdir.
* Sanılanın aksine şizofreni tedavi edilebilir bir hastalıktır.
* Sanılanın aksine şizofreni hastaları, çok üretken insanlardır. Üretebilecekleri ortam yaratılması bu nedenle çok önemlidir. Nobel ödüllü matematikçi John Nash, sürrealizmin öncüsü ve modern tiyatronun kurucularından Antonin Artaud, yüksek sıçrama gücüyle baleye yeni bir soluk getiren Vaslav Nijinski, sıradışı işleriyle resmi yeniden tanımlayan Louis Wain ve daha birçok isim buna eşsiz örnektir.