29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde Prof. Dr. Özlem Esen, kalp sağlığı açısından popüler hale gelen bazı alışkanlıkları değerlendirdi. Özellikle aç karnına kahve tüketimi ve aralıklı oruca dikkat çeken Esen, “Sabah aç karnına kahve içmek stres hormonlarını tetikleyebilir. Kahveyi hafif bir kahvaltı sonrasında tüketmek daha sağlıklıdır. Aralıklı oruç ise hem genel sağlık hem de kalp sağlığı için risk taşıyabilir” dedi.
Kalp ve damar hastalıkları, dünya genelinde her yıl 17,9 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden olarak en büyük ölüm sebebi olmaya devam ediyor. 29 Eylül Dünya Kalp Günü, bu ölümcül hastalıklarla ilgili farkındalığı artırmak, kalp sağlığını korumanın yollarını hatırlatmak amacıyla tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu yılın temasıyla birlikte, herkesi daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye davet eden Dünya Kalp Günü, kalp sağlığına dikkat çekerek milyonlarca hayatı kurtarmayı hedefliyor. Bu anlamda günlük rutin hale gelmeye başlayan ve popüler olan bazı alışkanlıkları kalp sağlığı açısından değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Esen, özellikle sabah aç karnına içilen kahveye, aralıklı oruca ve aspirin kullanımına değindi.
Aç karnına sabah kahvesi önerilmiyor! Önce kahvaltı…
Sabah kahvesinin aslında kalp sağlığı için önerilmediğini söyleyen Prof. Dr. Özlem Esen detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Özlem Esen kahvenin kahvaltı sonrası içilmesi gerektiğini söyleyerek, “Aslında kahve uyaran ve beyne ilk ulaştığı anda bizi canlandıran bir madde. Ancak uyandığımızda ilk olarak beynimize temas etmesini çok istemiyoruz. Çünkü kortuzol hormonu dediğimiz stres hormonlarını tetiklediği düşünülüyor. Dolayısıyla kahveyi aslında hafif bir kahvaltının üzerine tükettiğiniz zaman vücudunuz için daha sağlıklı. Aslında güne her zaman hafif bir kahvaltı ile başlamalıyız” dedi.
Aralıklı oruç, şok diyet tehlikeleri…
Bir diğer alışkanlık haline getirilmeye çalışılan ve oldukça popüler hale gelen aralıklı oruç hakkında da uyarılarda bulunan Prof. Dr. Esen, “Son zamanlarda çok popüler olan uzun süreler aç kalınan, aralıklı veya oruçlu beslenme olarak adlandırılan beslenme düzeni yerine kalp uzmanları olarak her zaman normal 3 öğünlü beslenmeyi tavsiye ediyoruz. Çünkü uzun açlığın vücuda fark edilmeden bir stres kaynağı olduğu, yüksek tansiyonu tetikleyebiliyor. Aralıklı oruç aslında şehir efsanesi bir beslenme tarzı ayrıca son çalışmalarda günün sadece 8 saatine yemeğini sınırlandıran kişilerin kalpten ölüm riskinin daha yüksek olduğu anlaşıldı. Aynı zamanda şok diyetler de kalp ve genel sağlık için tavsiye edilmiyor. Mesela sosyal medyada bu aralar su diyeti ünlü. Bu şok diyetler kalbin elektrolit dengesini bozuyor ve ritim bozukluğuyla ya da kanın akışkanlığının bozulmasıyla sonuçlanabiliyor. Ayrıca diyet demek yerine sağlıklı beslenme demek daha iyi olacaktır. Geçmişte birtakım beslenme anlamında hatalar olabilir ama bunu düzeltip artık sağlıklı bir yaşama merhaba dediğimiz bir sağlıklı yaşam planı diyoruz. Dolayısıyla diyetlerden ziyade buna odaklanmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
100 yılın buluşu ve kalp krizini de önleyebiliyor fakat dikkat!
Özellikle 40 yaş sonrası herkesin hem genel sağlık açısından hem de kalp krizini önleme bakımından aspirin kullanıp kullanmaması gerektiği konusuna da değinen Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Özlem Esen konuşmasına şöyle devam etti:
“Aspirin, aslında asetilsalisilik asit olarak bilinen bir ilaçtır ve 100 yılın buluşu diyebiliriz. Kalp krizi riskini azaltmada etkili olsa da gereksiz kullanımda mide ve beyin gibi bölgelerde kanama riskini artırabilir. Bu nedenle, aspirin kullanımı öncesinde mutlaka yarar-zarar dengesi değerlendirilmelidir. Genç ve sağlıklı bireylerde koruyucu etkisi sınırlı olan aspirinin, kalp hastalığı veya inme riski taşıyan kişilerde doktor kontrolünde kullanılması önemlidir. Ayrıca, aspirin kullanımının kolon polibi riskini azalttığına dair bulgular olsa da kronik gastrit gibi mide sorunları olan kişilerde kullanımı sakıncalıdır. Sonuç olarak, aspirin basit bir ağrı kesici değil, ciddi yan etkileri olabilen bir ilaçtır. Bu nedenle, aspirin kullanımı konusunda mutlaka bir doktora danışılmalı ve kişiye özel bir değerlendirme yapılmalıdır.”
Kalp sağlığınız için bu tavsiyeler şart
Son olarak kalp sağlığı için genel tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Esen önerilerini şu şekilde sıraladı:
-Dengeli ve sağlıklı beslenme: Meyve, sebze, tam tahıl, sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado), yağsız proteinler (balık, tavuk) ve lif açısından zengin gıdaları tüketmek kalp sağlığı için önemlidir. Kırmızı et, işlenmiş gıdalar, aşırı tuz ve şeker tüketiminden kaçınılmalıdır.
-Düzenli egzersiz: Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta kardiyo egzersiz (yürüyüş, koşu, yüzme) yapmak kalp sağlığını destekler. Düzenli fiziksel aktivite, kan dolaşımını iyileştirir ve kalbi güçlendirir.
-Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durma: Sigara içmek damarları daraltarak kalp hastalığı riskini artırır. Tütün ürünlerinden uzak durmak kalp sağlığı açısından kritik önemdedir.
-Alkol tüketimini sınırlama: Aşırı alkol tüketimi kan basıncını yükseltir ve kalp hastalığı riskini artırabilir. Alkol alımı sınırlı ve kontrollü olmalıdır.
-Stres yönetimi: Uzun süreli stres, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları riskini artırabilir. Meditasyon, yoga veya derin nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler uygulanabilir.
-Düzenli sağlık kontrolleri: Kan basıncı, kolesterol ve kan şekeri seviyelerini düzenli olarak kontrol ettirmek erken teşhis ve önlem açısından önemlidir.
-Yeterli ve kaliteli uyku: Kalp sağlığı için gece 7-8 saat kesintisiz uyku önemlidir. Uyku düzenini koruyarak kalp hastalıkları riskini azaltabilirsiniz.
-Sağlıklı kilo yönetimi: Fazla kilolar, kalp hastalıkları riskini artırabilir. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile ideal kilo korunmalıdır.