Atopi Okulu, Türkiye’nin ilk alerji hastaları derneği olan Alerji ile Yaşam Derneği ve dermokozmetik güvenilir bir marka olan Bioderma iş birliğiyle Dünya Atopik Dermatit Günü’ne dikkat çekmek amacıyla online bir söyleşi düzenlendi. Söyleşiye katılan Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Ayşenur Kaya ve Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Aslı Tatlıparmak, atopik dermatit hastalığının doğası ve tedavisi hakkında bilgi verirken katılımcılardan gelen soruları yanıtladı.
Dünya Atopik Dermatit Günü’nde farkındalık yaratma amacıyla Atopi Okulu, biyoloji ve dermatolojiden güç alan dermokozmetik marka Bioderma’nın ve Alerji ile Yaşam Derneği’nin desteğiyle online bir söyleşi düzenledi. Hayatı olumsuz yönde etkileyen ve yaşamı zorlaştıran kronik bir cilt rahatsızlığı olan atopik dermatit ve besin alerjisiyle ilgili önemli bilgilerin paylaşıldığı söyleşinin moderatörlüğünü Alerji ile Yaşam Derneği Kurucu Başkanı Özlem Ceylan üstlendi. Topluma atopik dermatitle ilgili bilgi vermek amacıyla düzenlenen söyleşiye; Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Ayşenur Kaya ve Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Aslı Tatlıparmak katılarak, hastalığın doğası ve yaşanan sorunların giderilmesine yönelik yardımcı bilgiler verdi.
“Atopik Dermatit kontrol altına alınarak zamanla tedavi edilebilir.”
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Aslı Tatlıparmak; “Atopik dermatit yani yoğun cilt kuruluğu, kaşıntı ve kızarıklık gibi semptomlarla kendini gösteren kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Zaman zaman ciltte enflamasyon şeklinde kendini gösterir. Tehlikeli ve bulaşıcı bir rahatsızlık olmamakla birlikte, özellikle ataklarının yaşandığı alevlenme dönemlerinde çok ciddi kaşıntıya ve uyku bozukluklarına yol açmakta; bu nedenle hem çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilemekte hem de tüm ailenin yaşam kalitesini düşürmektedir. Atopik dermatit, genellikle genetik yatkınlık ile ilişkilendirilir. Çoğunlukla çok küçük yaşta ortaya çıkar, zaman içerisinde doğru bakım ve özellikle nemlendirici kullanımıyla birlikte semptomlar azalır ve hatta pek çoğunda yetişkinliğe kadar tamamen ortadan kaybolur.
Özellikle cilde uygulanan kimyasal ürünler, hava değişimi, alerjenler, soğuk hava, aşırı sıcak hava, terleme vs. gibi faktörler dönem dönem hastalığın alevlenmesine sebep olabilir.Bu dönemde belirtiler oldukça şiddetlidir ve atak ya da alevlenme dönemi olarak adlandırılır, bu süreç kendini doğru bakım sağlanmazsa bir döngü halinde kendini tekrarlar. Bu dönemlerde ne yapılmalı; hekimlerin verdiği ilaç ve kremler düzenli olarak kullanılmalı ve cilt düzenli olarak dermokozmetik bakım kremleriyle derinlemesine nemlendirilmeli ki cildin doğal bariyeri kendini onarsın, güçlendirsin ve olumsuz dış etkenlere karşı kendisini koruyabilsin.” dedi. Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Ayşenur Kaya ise; “Sosyal ve ekonomik yaşam koşullarının değişmesiyle birlikte doğal yaşamdan uzaklaştıkça alerjik hastalıkların arttığını gözlemliyoruz.
Atopik dermatit hem genetik hem de çevresel etmenler sonucu bağışıklık sisteminin farklı çalışması ile ortaya çıkan bir alerjik hastalıktır. Özellikle çocuklarda alerjik hastalıklar çok sık görülmektedir. Atopik dermatit erken bebeklikte diğer alerjik hastalıkların habercisidir; alerjik yürüyüşün besin alerjisi ile ortaya çıkan ilk hastalığıdır. Çok kuru, hassas ve tahriş olmuş cilt, artık bariyer fonksiyonunu yerine getiremez; bu da cildi zararlı bakterilere ve alerjik reaksiyona sebep dış etkenlere karşı açık hale gelir. Bu da hastanın günlerce süren kaşıntı ve uyku düzeninde bozukluk nedeniyle hayat kalitesini ve çocukların büyüme gelişmesini oldukça olumsuz etkileyebiliyor ancak doğru tanı ve doğru tedaviyle kontrol altına alınabiliyor.” dedi.