Global Diş Hekimliği Derneği Başkanı Diş Hekimi Zafer Kazak konu hakkında bilgiler verdi.
Stresli bir sürece girdiğimizde, gece kâbus gördüğümüzde, sınav ya da proje hazırlığında olduğumuz süreçlerde dudaklarımızda ya da ağız içlerinde yara ile karşılaşırız, hatta bir çoğumuz bunun uçuk olduğunu tahmin edebiliriz.
Uçuk dediğimiz yaralar aslında herpes simpleks virüsü (HSV)’nin yol açtığı, virüsün alt türlerine göre hemen hemen vücudun her yerinde oluşabilen, içi su dolu kabarcıklar ile başlayıp sonra yaranın kabuk bağlamasıyla karakterize viral enfeksiyonlardır. HSV dünya genelinde en sık görülen enfeksiyöz virüslerden birisi olarak kabul edilmektedir. HSV tip 1 ve tip 2 alt sınıflarında ikiye ayrılır; tip 1 yetişkinlerde ağız içi, dudak, yüz ve burun etrafında görülürken, tip 2 ise daha çok genital bölgelerde görülmektedir.
Dudak uçuğu bilimsel adıyla Herpes Labialis HSV tip 1 virüsünün sebep olduğu uçuk çeşididir. Sıklıkla dudaklar başta olmak üzere ağız etrafı, burun ve çenede ortaya çıkmaktadır. İçi su dolu veziküller halinde ortaya çıkmakta ve ortalama bir hafta sonra bu veziküller kabuk bağlayarak iyileşme göstermektedir.
Dudak uçukları genellikle şu sebeplerden ötürü ortaya çıkmaktadır;
- Stres, heyecan, travma gibi psikolojik durumlar
- Yorgunluk, uykusuzluk gibi vücut direncini düşüren hayat tarzı
- Soğuk algınlığı, grip ve ateşli hastalıklar gibi bağışıklık sisteminin zayıfladığı rahatsızlıklar
- AİDS, kanser ve organ nakli olan hastalarda kullanılan ilaçlar sebebiyle bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlar
- Aşırı güneşe veya UV ışınlarına maruz kalma gibi fiziksel sebepler
Dudak uçuğu dünya popülasyonunun 3te 2sinde görülmektedir ve yetişkinlerin %90’nında yapılan testlerde bu virüsün olduğu görülmüş ancak sadece bağışıklık sisteminin zayıfladığı ve yukarıdaki sebeplerin oluştuğu durumlarda kendini gösterdiği görülmüştür. Yani virüsün dudakta hastalık yaratabilmesi için bağışıklık sistemini yenmesi gerekiyor.
Peki bu uçuğun belirtileri nelerdir? Bulaşıcı mıdır? Nasıl korunmalıyız?
İlk virüs atağının belirtileri uçuğa sahip kişi ile temastan sonra 3 hafta içinde ortaya çıkmaktadır. Daha çok çocuklarda görülmektedir bu süreçte ağız içinde yaygın su dolu kabarcıklar, ateş, halsizlik ve huzursuzluk tabloya eşlik eder. Kişiler genellikle kızarıklık oluşmuş deride yanma, kaşıntı ve batma hissi yaşarlar. İlk atak her zaman en sancılı geçendir sonraki ataklar bu kadar ağrılı olmamaktadır.
Virüsün vücudumuza ilk girişi genellikle bebeklik ve çocukluk çağımızda ailemiz ya da yakın çevremizin temasıyla gerçekleşir. Herpes virüsü her zaman bulaşabilme özelliğine sahiptir ancak özellikle su kabarcıklarının görüldüğü veziküler evre en çok bulaşın olduğu evredir. Çoğunlukla öpme, ortak eşya kullanımı, traş bıçağı gibi dudakla yüzle teması olan eşyalardan bulaşmaktadır.
Henüz bu virüse karşı bir aşı geliştirilemediğinden bulaşmayı ve hastalığı önleyecek bir yol yok o yüzden, korunmak en etkili yöntem. Uçuğu olan kişilerle temastan kaçınmalı, ortak eşya kullanımını kısıtlanmalı, sarılma ve öpme davranışlarından uzak durmalıyız!
Uçuk tanısı ve tedavi yöntemleri
Uçuk çoğu zaman diş hekimi ya da cildiye uzmanlarının görerek kolaylıkla teşhis koyduğu bir rahatszılıktır ve kesin teşhisi için ise su dolu veziküllerden sürüntü örneği alıp laboratuvar testlerine başvurabilir.
Uçuğun geleneksel tedavisinde asiklovir türevi antiviral ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar krem, hap ya da şiddetli durumlarda iğne (enjeksiyon) yoluyla kullanılabilir. İlaç tedavisine ilk 1-2 günde başlamak ağrılı süreci hafifletmek ve lezyonun büyüklüğünü önlemek adına önemlidir. Bu ilaçların dezavantajları ise bazı istenmeyen yan etkiler, virüslerin bu ilaçlara direnç geliştirmesi ve sonraki tekrarlayan ataklarda yeteri etkiyi göstermemesidir. Çoğunlukla bir kez uçuk çıkan yerde tekrar çıkması çözülemeyen diğer bir problemdir. Uçuğun ilaçla etkili bir tedavisi olmaması kişiye hem sosyal hayatta kısıtlanma hem de estetik açıdan rahatsızlık verebilir.
Diğer yandan gelişen lazer teknolojisiyle birlikte herpes virüslerinin tedavisi artık oldukça etkili olmaktadır. Lazer ışınlarına maruz kalan bölgedeki virüslerin hızlı şekilde inaktivasyona uğraması ağrılı sürecin kısa sürede son bulmasını sağlamaktadır. Yapılan çalışmalara göre lazer ile tedavi edilen bölgelerde ilaç ile tedavi edilenlere oranla nerdeyse bir daha hiç uçuk çıkmaması lazer tedavilerini gün geçtikçe daha popüler bir tedavi seçeneği yapmaktadır.
Uçuk tedavisinde lazer kullanımının avantajları arasında;
- İlaç tedavisine göre tekrar uçuk çıkma ihtimalinin çok düşük olması,
- Kişilere kısa sürede etki göstererek konfor sağlaması,
- Uygulamasının oldukça basit ve ağrısız olması
- Kullanılan antiviral ilaçların yan etkilerinin ve ilaç etkileşimlerinin olası zararlarının önüne geçmesi
- Özellikle yaşlı bireylerde ve bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ilaç etkileşimlerini azaltarak hızlı iyileşme sağlamasını sayabiliriz.