Doğum Sonrası Depresyonla Nasıl Mücadele Edilir ?
Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Depresyon, en az 2 hafta süren duygu durum bozukluğudur. Duygusal olarak çöken kişilerde karamsarlaşma ve zihinsel olarak (buna kendine zarar verme durumu da dâhil edilebilir) kötü düşüncelerle meşgul olmaya başlar. Vücutta halsizlik, yorgunluk, ağırlık ve yavaşlama ortaya çıktığı için kişinin davranışlarında içe kapanma görülür. Geçmişte yaşanan travmalar, kayıplar, üzüntü ve zorlanmalar, hala devam eden sorunlar, yeni ortaya çıkmış zorlayıcı yaşam olayları, düşük eğitim düzeyi, kararsızlık, ilgi ve istek kaybı, zevk alamama, kilo kaybı ya da artışı, uykusuzluk ya da uyku artışı, değersizlik ve suçluluk duyguları, odaklanma zorluğu ve yoksulluk da depresyona neden olabilir. Kadınlar erkeklere göre daha fazla depresyona girme riski taşır bunun nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat kadınların hormonsal, günlük yaşamdaki yükünün fazla oluşu, sorumluluğunun artması, erkeklere göre psikiyatriye daha kolay başvurmaları erkeklerin depresyonlarında görülen alkol ve madde kullanımının depresyon tanısını koymayı geciktirmesi olabilir.
Doğum sonrası depresyonda olduğumu nasıl anlarım?
Doğum sonrası dönemdeki depresyon, kadında gerçekleşen fiziksel, duygusal ve davranışsal değişimlerin karışımını ortaya koyuyor. Doğum sonrası depresyonu, “lohusa sendromu” veya “postpartum sendrom” olarak da bilinir. Doğum sonrası depresyonunun belirtileri, yoğun boşluk hissiyatı, aniden gelen ağlama isteği, çevreye olan ilginin azalması, iştahın ani artış veya azalışı, uykuda artma veya azalma, bitkinlik, değersizlik veya suçluluk hissi, alınganlık düzeyinin artması, hızlı duygu durum değişimleri, cinsellikten soğuma, odaklanmada problemler, kararsızlık, intihar düşüncesi ve işlevselliğin düşmesidir. Bu belirtilerden bazıları “Annelik Hüznü” başlığı altında yer alır. Bu belirtilerin doğum sonrasında 4-6 hafta devam etmesi ile “Doğum Sonrası Depresyonu” tanısı konabilir. Gebelik sırasında yaşanan depresyon dünyada her 10 anneden 5’inde görülürken, doğum sonrası depresyon 10 annenin 1’inde ortaya çıkmaktadır. Prenatal dediğimiz hamilelik öncesinde ve perinatal dediğimiz hamilelik sırasında bazı duygu durumları, doğum sonrasında bir depresyon habercisi olabilir.
Doğum Sonrası Depresyonla Nasıl Mücadele Edilir ?
Gebelik sonrası depresyon ile başa çıkmak için öncelikle içinde bulunulan gerçekliğin farkına varılmalıdır. Hayatın hem iyi hem de sıkıntılı olan dönemlerinin de olabileceği kabul edilmelidir. Alınabilecek küçük ve basit önlemler kendi yaşamımızı değiştirebilmemiz açısından sorunlar karmaşık bir hal almadan çözüme kavuşturulmalıdır. Doğum sonrası depresyona karşı alınabilecek önlemler aslında çok basittir. Doğum sonrası depresyonumla nasıl mücadele edebilirim ne yapabilirim diyorsanız en temel çözümlerden biri olan yakınlarınızdan ya da aile bireylerinizden kendinizi yakın hissettiğiniz kişilerden destek isteyebilirsiniz. Günlük egzersiz ve spor yapabilirsiniz (pilates, yoga ya da sevdiğiniz sporlar olabilir) ve gün boyu hareketsiz kalmaktan kesinlikle kaçınmalısınız çünkü hareketsiz kalmak sizi daha da bitkin ve yorgun kılar ve depresyona teşvik eder. Alkol ve kafein tüketiminiz fazla ise size tavsiyemiz bu tür içeceklerin kullanımını azaltmanız ya da hiç tüketmemenizdir. Doğum sonrası kilo artışı yaşamışsanız ve bu da size daha da depresif bir ruh halini yaşatıyorsa size tavsiyemiz bir beslenme uzmanından uygun diyet programı için yardım alın diyetisyen eşliğinde kilo veriminiz daha kolay ve sağlıklı olacaktır. Doğum sonrası eve gelen ziyaretçi sayısını da sınırlandırın ve telefon görüşmelerinizi de kısıtlayabilirsiniz. Bebeğinizle daha yakından ilgilenin çünkü bebeğinize sevgi ve şefkat göstermeniz kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Bebeğiniz uyuduğunda siz de uyumaya çalışın gün boyu aldığınız yeterli uyku kendinizi daha zinde ve mutlu hissetmenizi sağlayacaktır. Eğer ki depresyon ruh haliniz bütün bunları yapmanıza rağmen devamlılık gösteriyorsa bir uzman desteği almaktan çekinmeyiniz. Hatta gerekli durumlarda en yakın bir danışmanlık merkezi ya da bir psikoloğa başvuru da bulunabilirsiniz.