Migren hayatı olumsuz etkileyen ve aura sırasında baş,boyun,gözler dişleri kapsayan geniş alanı etkisi altında bırakmaktadır.
Migren atakları sırasında dişlere yansıyan ağrılar ağız içinde tedavi edilmemiş çürük veya dişeti rahatsızlıklarının varlığında ağrının etkisinin daha fazla hissedilmesine neden olmaktadır.Migren rahatsızlığı teşhisi konulmuş hstaların yılda 2 kez dişhekimi kontrollerini aksatmamaları ve ağzında mevcut diş problemlerinin tedavilerini yaptırmaları gerekmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yaşam kalitesini en çok düşüren 20 hastalıktan biri olarak gösterdiği migren, yakın gelecekte tarihe karışabilir. Uzun süreden beri migren üzerinde çalışan bir grup bilim adamı, bu hastalığa neden olan geni buldu. Araştırmaya göre, migrene 8. kromozom üzerindeki belirli bir gen varyasyonu neden oluyor. Modern tıp açısından devrim niteliğinde olan bu keşif, halen migren yüzünden baş ağrısı çeken milyonlarca insan için umut ışığı oldu.
Ateşle yanar gibi bir baş ağrısı, görmede bozukluklar, bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı hassaslık ve benzeri birçok şikayet. Bunlar günümüzde halen kesin bir tedavi yöntemi bulunamayan migren hastalığının başlıca özellikleri. Her yıl 3 milyar dolardan fazla para, migren hastalıklarının tedavisi için harcanıyor. Buna rağmen bugüne kadar kesin bir tedavi yöntemi bulunmuş değil. Almanya, Hollanda, Finlandiya ve İngiltere’den bilim adamlarının katılımıyla oluşturulan bir heyet, bir süre önce İngiltere’deki Sanger Enstitüsü’nde migrenle ilgili önemli bir araştırma başlattı.
Araştırma kapsamında çeşitli ülkelerden 50 binden fazla insanın genetik yapısı incelendi, veriler toplandı, değerlendirmeler yapıldı. Sonuçta migrenin 8. kromozom üzerindeki bir gen varyasyonundan kaynaklandığı ortaya çıktı. Bu varyasyon, sinir hücrelerindeki mesajları beyine iletmeye yarayan ‘glutamate’b 40719331 kimyasalının yapısında değişikliğe neden oluyor. Bu değişiklik de yıllardır tedavisi bulunamayan migren hastalığını tetikliyor. Mevcut tedavi yöntemlerinin, migrene ait semptomların kontrol altına alınmasında etkili olduğunu ancak hastalığın kendisini tedavi etmekte yetersiz kaldığını belirten uzmanlar, yeni bulguların migrenin tedavisinde önemli bir katkı sağlayacağına inanıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Sanger Enstitüsü yetkililerinden Dr. Aarno Palotie, “İlk kez bu kadar fazla kişinin genetik yapısını inceleme fırsatı bulduk. Ulaştığımız veriler migreni doğru anlamak için son derece önemli” dedi. Migrenin genetik bir bozukluktan kaynaklandığının bugüne kadar sık sık dile getirildiğini ancak bir türlü tam olarak hangi genden kaynaklandığının ortaya çıkarılamadığını ifade eden Dr. Palotie, kendilerinin bunu başardığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2003 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, dünya üzerinde 303 milyon migren hastası var.