Diş çürükleriyle ilgili 6 Soru 6 Cevap
Günümüzde giderek yaygınlaşan sağlıksız beslenme alışkanlıkları, diş çürüklerini de yaygınlaştırıyor. Özellikle de şeker, karbonhidrat ve asitli gıdaların ağırlıklı olarak tüketilmesi ve diş temizliğine önem verilmemesi, dişlerimizin hızla çürümesine yol açıyor. Peki diş sağlığımızı nasıl korumalıyız? Çürük tedavisinde ne gibi gelişmeler var? Anadolu Sağlık Merkezi Diş Hekimi Arzu Tekkeli çürüklerle ilgili sorulara yanıt verdi.
Diş çürüğü nedir? Nasıl oluşur?
Ağzımızda varolan bazı bakteriler, yiyeceklerden aldığımız şeker ve karbonhidratı asite dönüştürür. Bu asitler, diş yüzeyindeki mineralleri yok ederek önceleri ufak, ama sonra hızla büyüyen delikler oluştururlar. Bunlara çürük adı verilir. Yani diş çürüğü, dişin mine tabakasının asitle aşınması sonucu oluşur.
Kimler risk altında?
Düzenli diş fırçalama ve ağız bakımı yapmayan kişiler, beslenmesinde karbonhidrat ve şekere ağırlık verenler, gece dişlerini fırçalamadan yatanlar, bebeklik çağında biberonla şeker, bal katılmış gıdalar ile beslenenler, çok fazla asitli gıdalar tüketenler diş çürükleri açısından risk altındalar.
Diş çürüklerini önlemek için ne yapmalı?
Diş çürükleri tabii ki önlenebilir. Burada dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:
– Beslenmemizde şekerli, asitli ve yoğun karbonhidrat içeren gidalardan uzak durmak
– Dişlerimizi günde en az iki kez, tercihen her ana öğünden sonra fırçalamak
– Diş ipi ve ağız gargarası gibi fırçalamaya yardımcı destek ürünler kullanmak
– 6 ayda bir diş hekimi kontrolünü aksatmamak
Beslenmede nelere dikkat edilmeli?
Diş sağlığı açısından zararlı olarak nitelendirilen gıda maddeleri şekerli ve asitli gıdalar ile dişler üzerine yapışıp kalan, kolay temizlenemeyen maddelerdir. Önerilen beslenme tarzı şu şekildedir:
– Şekerli, yapışkan ya da asitli gıdalar tüketilecekse üç ana öğün içinde tüketilmeli, öğünler sonrasında diş fırçalanmalıdır.
– O an diş fırçalamak mümkün değilse, ağız su ile çalkalanmalı ya da bir bardak su içilmelidir.
– Ara öğünlerde elma, havuç gibi sert gıdalar tercih edilmelidir. Çünkü bu gıdalar dişleri temizleyip diş etlerine masaj yapar.
– Son olarak, yemeği şekerli ya da yapışkan bir gıda ile bitirmek yerine, ağıza en son atılacak bir parça peynir, şekerin çürük etkisini gidermek açısından çok önemlidir.
Diş çürükleri ne kadar yaygın?
Diş çürükleri özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde daha çok görülüyor. Sosyo-kültürel açıdan zayıf kalmış toplumlarda, maddi imkanları kısıtlı toplum ve bireylerde daha sık görülüyor. Bu durumun başlıca sebepleri arasında endüstriyel işlenmiş ve paketli gıdaların hayatımıza gereğinden fazla girmiş olmasının yanı sıra, ağız ve diş sağlığı eğitimini hem aileden, hem de okullarımızdan yeterince alamamış olmamız geliyor.
Bir önemli etken de, eskiden insanlar şeker kullanmaz, yiyecekleri fazla pişirmeden daha katı şekilde tüketirlerdi. Sert gıdalar dişleri doğal yollarla temizlemektedir. Yaşadığımız dönemde ise elimizin her an altında bulunabilen paketli ve işlenmiş gıdalar, asidi yüksek içecekler, pişirilmiş ve yumuşacık yapılmış karbonhidratlar yüzünden diş çürükleri oldukça yaygın görülebilmektedir.
Çürük tedavisinde neler yapılıyor?
Çürük tedavisinde öncelikle yapılacak iş, ilerleyen çürüğü durdurmak ve pulpanın, yani dişin canlılığını koruyabilmektir. Mine yüzeyinin bozulma sürecinin en erken aşaması beyaz nokta lezyonudur. Bu lezyonların geleneksel tedavileri topikal fluorid uygulaması ve oral hijyeni geliştirmek ile olur. Diş yüzeyinde, yani minede bir kavite meydan gelmişse, amaç çürüğü pulpaya ilerlemeden durdurmak ve basit tek seanslık bir işlemle dolgu yapmaktır.
Eğer çürük dişin pulpasına kadar ilerlemişse, yapılacak iş pulpa dokusunun çıkarılması (dişin sinirlerinin alınması olarak bilinir), kanalların doldurulması ve dişin üst dolgusunun yapılmasıdır.
Diş çürükleri günümüz teknolojisi ve yeni nesil diş hekimliği aletleri ile acısız ve hızlı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Dişin çürüdüğü gibi çekildiği eski zamanlar ile günümüzü kıyaslarsak, artık amacımız dişi vücudumuzun herhangi bir organı gibi görüp, mümkün olduğunca uzun süre ağzımızın içinde tutmaya çalışmaktır.