Dilara Koçak’tan hazımsızlık ve kabızlık için öneri
Hazımsızlığı zerdeçal-zencefil kombinasyonu ile kabızlık sorununu triphala özütleriyle giderin
Hazımsızlık ve kabızlık toplumda en sık görülen sindirim sistemi problemlerinin başında geliyor. Son dönemde evde kalmaktan dolayı azalan fiziksel aktivite ve beslenme düzeninin değişmesi de bu şikayetlerin artmasına neden oluyor. Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, hazımsızlığa karşı zerdeçal-zencefil kombinasyonunu, kabızlık sorununun çözümü içinse triphala, rezene ve sinemaki özütlerini öneriyor. Koçak önerilerine bir de şu uyarıyı ekliyor: “Bu bitkileri mutfaktaki standart kullanma alışkanlığımız gibi değil, tedavi edici özelliklerinden faydalanmak için özel formlarda kontrollü ekstrakt olarak almayız.”
Hazımsızlık, özellikle içinde bulunduğumuz modern çağda üç kişiden birinde görülüyor. Stresle birlikte gittikçe doğal ve sağlıklı olmaktan uzaklaşan beslenme şekilleri hazımsızlığın daha sık görülmesine yol açıyor. Kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hazımsızlık ve şişkinlik gibi mide sorunlarının önüne geçmek için neler önerirsiniz?
Eğer hazımsızlık ya da şişkinlik gibi bir problem yaşanıyorsa bunun birçok sebebi olabilir. Stres, uyku düzeninin bozukluğu, hareketsizlik ve yanlış beslenme sindirim sorunlarına ve hazımsızlığa sebep olabiliyor. Bu sorunlar sık yaşanıyorsa günlük hayatta sık tüketilen bazı gıdalar, vücuda dost olmayabilir. Bu problemleri yaşıyorsanız, doğru besinleri seçmeyi öğrenmenizde fayda var. Özellikle hazımsızlık şikayetiniz varsa, mideye baskı yapmamak için az yağlı besinleri seçmeli, gün içinde az ve sık beslenme prensibini benimsemelisiniz. Sindirimi rahatlatmak için doymuş yağlardan uzak durmanızda ve besinleri çok sıcak ya da çok soğuk tercih etmemenizde fayda var. Kuru baklagilleri, süt grubu besinleri de vücudunuzda yarattığı hissi takip ederek tüketmeye özen gösterin.
Kimyasal değil, fitoterapi ürünlerini tercih edin
Halk arasında mide koruyucu ilaçlar olarak anılan proton pompa inhibitörleri (PPI), mide problemlerinde doktorlar tarafından sıklıkla reçete ediliyor. Diğer yandan bu tarz ürünlerin uzun vadeli kullanımında, ters etki göstereceğine dair işaretler var. Mide koruyucu ilaçlar gerçekten mideyi koruyor mu?
Midenin esas görevi olan sindirim görevini PPI türevi ürünler baskılar. Mide mukozasını korumak isterken, midenin esas fonksiyonunu elinden almamak lazım. Gerçek bir mide koruyucunun; mide mukozasını korurken, sindirim görevini aksatmayacak bir ürün olması gerekir. Böyle ürünler şu an kimyasal ajanlardan ziyade fitoterapi ürünlerinde mevcut.
Bu konuyu biraz açar mısınız? Fitoterapötik ürünleri nasıl anlamamız gerekir?
Fitoterapötik ürünler; belirli bir hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere, bilimsel araştırmaları yapılmış, kaynağını bitkisel özütlerden alan takviye edici gıdalardır. Bu tarz ürünlerin araştırma ve geliştirme süreçleri; ilaç prosedürlerine benzerdir.
Peki; hazımsızlık ve şişkinlik gibi mide problemlerinde kullanılacak fitoterapötik ürünler var mıdır? Bilgi verebilir misiniz?
Bu konuda pek çok bitkisel özüt mevcut. Fakat önemli olan, bilimsel düzlemde klinik çalışmalar ile desteklenmiş ürünleri kullanmak. Öne çıkan bitkisel preparatlardan ikisi ise; zerdeçal ve zencefil ekstreleri. Fakat bunları; mutfaktaki kullanma alışkanlığımız gibi değil, özel formlarda almalıyız, zira bitkilerin tedavi edici özelliğinden faydalanmak ile bitkileri gündelik hayatımızda besin değeri olarak tüketmenin ayrımını doğru yapmamız gerekir.
Ülser ve gastrite özel kombinasyon!
Peki bu özütler nasıl kullanılmalı? Herkes kullanabilir mi? Ülseri, gastrit problemlerini gidermede etkili mi?
Bu tarz bitkisel ürünlerde, üretim teknolojisi oldukça önemli. Her iki bitkinin özütünün sinerjisinin artırılması, biyoyararlanımının yükseltilmesi esastır. Zerdeçal ve zencefil özütlerini içeren özel kombinasyona ‘phytoprotect’ ismi veriliyor. Bu özütü içeren ürünleri kullanabilirsiniz. Bazı eşlik eden hastalıklarda olabileceği için riskli gruplarda doktor reçetesi ile alınmasında fayda var.
Söktürücü ürünler tembelliğe yol açabilir
Sıklıkla görülen sindirim sistemi sorunlarından biri de kabızlık. COVID 19 döneminde hareket ve egzersizin azalması kabızlık sorunun daha sık görülmesine neden oluyor. Hem sebebi hem de çözümü noktasında neler söylersiniz?
Kabızlık; basit bir anlatımla bağırsak hareketlerinin yetersiz olmasıdır. Hareketsizlik, yetersiz sıvı tüketimi, stres ve kötü beslenme kabızlığı tetikleyebiliyor. Özellikle son dönemde koronavirüs sebebiyle evde kaldığımız sürenin artması, egzersizin azalması, stres seviyesinin yükselmesi bu şikayeti yaşayanların sayısını daha da artırabiliyor. Özellikle yanlış beslenme alışkanlıkları bağırsak florasını etkiliyor ve sindirimle ilgili sorunlara sebep olabiliyor. Kabızlık probleminin çözümü aslında nedeninde yatıyor. Doğru beslenme ve düzenli egzersiz ile bu sorunu büyük ölçüde çözebilirsiniz. Kabızlık probleminden kurtulmak için yapılan en büyük hatalardan biri de söktürücü ürünlerin kullanılmasıdır. Oysa ki bu ürünler bağırsaklarınızdaki faydalı mikroorganizmaları da kaybetmenize sebep olur ve sonrasında bağırsak tembelliği yaşamanıza neden olabilir. Kullanılacak ürünlerin doğal olması, mukozayı desteklemesi, tuvalete çıkma anında spazm oluşturmaması ve bağırsak tembelliği yapmaması çok önemli.
Son yıllarda triphala bitkisinin bağırsak sağlığındaki etkisini sık duymaya başladık, bu bitki ile ilgili biraz bilgi verir misiniz?
Triphala ayurvedik bir bitkidir. Temelde 3 bitkinin karışımından oluşur. Bağırsak mukozasını dengeler, bağırsak detoksunda kullanılır. Yararlı bakterilerin üremesini teşvik eder. Antioksidan etkisiyle bağırsak mukozasını onarır.
Rezene tohumu özütleri ve sinameki yaprağını kabızlığı gidermede nasıl etkili oluyor?
Bu bitkiler özellikle gaz spazmlarına karşı oldukça etkililer. Dolayısıyla kabızlığın yanı sıra spazmların azalmasına yardımcı olarak sindirimi rahatlatmaya destek olurlar. Ancak standardize doz ve doğru kullanım önemli. Bazı vakalarda yanlış sinameki kullanımı istenmeyen ve kalıcı sorunlara sebep olabiliyor.
Doz ayarı için özel ekstreleri kullanın!
Peki bu bitkileri nasıl kullanmalıyız, çayını mı demlemek gerekir, başka bir şekilde mi almamız lazım?
Bu bitkileri evde kullanarak faydalı olan dozlarını yakalamamız zor olabiliyor, fayda sağlayabilmek için yeterli dozda ve doğru şekilde tüketmek gerekiyor. Bu sebeple özel ekstre kombinasyonlarının tercih edilmesi, bu konuda güvenilir markaların kullanılmasını ben daha fazla tavsiye ediyorum.
Son dönemde insanlar sağlıklarını koruyabilmek için kimyasal ilaçlar yerine daha doğal fitoterapi ürünlerini tercih ediyor. Bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Besinlerin hastalıklardan korunmada veya tedavide ilaç olarak kullanılması aslında çok eski yıllara dayanıyor. Çok eski yıllarda Hipokrat’ın bir sözü vardı; besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun… Dolayısıyla aslında hepimiz bir şekilde birçok besinden faydalanıyor, şifa buluyoruz. Bu anlamda araştırmaların yapılması ve bitkilerin, besinlerin ilaçlar yerine kullanılabilmesi için ben fitoterapi bilimini çok önemsiyorum.