Deprem ve Corona Virus Travmatik Toplumu Yaratıyor
Son zamanlarda yaşanılan ve ciddi kayıplarımız olan elazığ depreminin ardından Manisa sürekli sallanmaya ve insanlarda deprem fobisi oluşturmaya başladı. Bir yandan da ortaya aniden çıkan ve hızla yayılan corona virüsü insanlarda paniğe yol açtı. Sağlığımızı ve yaşamımızı kaybetme korkusu ile gelecek kaygısı yaratması çok insani bir korku ancak bunun sürekli olması ve kişide yoğun kaygı yaşatması ise sorunlara yol açabilir. Kişiler hergün deprem olacakmış kaygısıyla ya da her an sallanıyormuş gibi kendini hissediyor yahut herkese virüslü diye şüpheyle yaklaşıyor sonuç olarak ise hayatını aşırı ve işlevsiz şekilde olumsuz yönlendiriyorsa orada tehlike çanları çalıyor demektir. Depremler de de, virüsler de de alınması gereken önlemleri almak bilinçli davranmak gayet normalken yoğun endişe korkusuyla kişinin hayatınıı felç eden korku düzeyini ise düşürmek kolay değildir.
Yaşanan depremler bir hayli insan olarak dengemizi sarsacak kıvamda iken, özellikle olay anında yakında bulunan ya da bulunmayan herkesi etkileyecek niteliktedir. Unutulmamalıdır ki, herkes aynı tepkiyi aynı zamanda, aynı devamlılıkta göstermez. Travmada da yaşantı anında ya da yaşantıdan sonra, bir etkiyle karşılaşılması mümkündür. Travmatik olaylar insanlarda farklı dönemlerde farklı tepkilere neden olabiliyor.
Voltajın fazla gelmesi sigortayı attırır böylece beyin travmatik olaylarda sürekli uyarımda olup, işlemleme de zorlanarak kendini koruyamayabilir. Şok Dönemi diye söz ettiğimiz sürecin, bir ay hissedilmesi normaldir sonradan etkiler azalmaya başlar. Şok döneminde şalterler kapalıdır yani konuşmak istenmeyen kendi kabuğuna çekiliş dönemidir. Daha sonrasında karmaşık duygular (suçluluk, korku, dehşet) başlar. Daha sinirli ve hırçın bir sürece geçilir. Dikkat dağınıklığı, hatırlamada güçlük yaşabilir, iştah- uyku artışı ya da azalışı olabilir, tüm yaşam şartları kötüleşmeye başlayabilir. Aslına bakarsanız bu belirtilerin hepsi normaldir çünkü yaşananlar anormaldir. Patlamalar, kazalar, ölü sayıları vs. her gün yaşanan normalize edilebilecek olaylar olmayıp dengemizi bozacak niteliktedir.
Peki şu an ne yapılabilir? Olay yerinde olmayan insanlar, olanlara nasıl destek olucaklarına yoğunlaşmakta yarar vardır. Özellikle olayı yaşayan kişiye, yanında olduğunuzu hissettirin. Bu tür sorunların psikolog ya da psikiyatriye danışılması, çözüm için ilk adım olacaktır. Çünkü travma sonrasında oluşan belirtilerinin, tedavi edilmesi mümkündür. Bu tedavilerden yararlanabilmek için konuşmaktan, paylaşmaktan, ve destek aramaktan lütfen çekinmeyin.
Travma Yaşayan Kişilere Yapılmaması ve Söylenmemesi Gerekenler
- Öncelikle ‘’Seni anlıyorum’’ demenin hiçbir faydası yoktur. Olayı yaşayan kadar anlamamız mümkün değildir.
- Ön yargılı tepkilerde bulunmayın.
- Damgalamayın.
- Konuşmak ama konuşturulmaya zorlamamak gerekir. Anlatmak zorunda olmadıklarını unutmayın.
- Yanlarında olmaya çalışın. Yemek, uyku ve ya bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını sormak önemlidir.
- ‘’Üzülme, ağlama’’ gibi ifadeler yararlı olmayacaktır aksine ağlamak ve acıyı bastırmamakta yarar vardır.
- ‘’Daha kötüsü olabilirdi.’’ Tarzında ki cümleler travma yaşayan kişiyle aranıza uçurumlar örer, zaten onun için en kötüsü olmuştur
- ‘’Sen güçlüsün, atlatırsın.’’ demeyin kimse güçlü olmak zorunda değildir.
- ‘’Olayı düşünmemeye çalış, başka bir şey konuşalım.’’ Etkisinin olmayacağı cümlelerden biri daha…
- Sadece dinleyip anlamaya çalışın. Güvende olduklarını hissettirip umutların yok olmamasına dikkat edin. Ve bir uzmandan destek almaya çekinmeyin.