Dahiliye (İç Hastalıkları)

Damar sağlığınız için Endüstriyel yağlardan uzak durun

Genel kan testleri yaptırıldığında karşımıza çıkan HDL ve LDL’yi yani iyi ve kötü huylu kolesterolü hepimiz kelime olarak biliyoruz. Bilmekle birlikte birçoğumuz da kolesterolünü yönetme çabası içerisinde. Peki bu yönetme eğiliminde nelere dikkat etmeli? Kolesterol sadece kilolu insanlarda mı olur? Kilo ve boy orantısına göre zayıf olarak adlandırılan kişilerde kolesterol olmaz algısı kalıplaşmış doğru bilinen yanlışlardan mı? Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Yusuf Emre Uzun yanıtladı.

Kolesterol nedir? Vücudumuzda ne gibi görevleri vardır?

Kolesterol, vücudunuzun sağlıklı olması için doğru miktarlarda ihtiyaç duyduğu mumsu, yağ benzeri bir maddedir. Hücre zarının yapısında, safra asitlerinin oluşumunda yer alır ve steroid yapıdaki hormonların (testosteron, östrojen, progesteron, kortizol vs.) sentezinde kullanılır.

İyi ve kötü kolesterol nedir? 

Vücudumuzun ihtiyacı olan kolesterol kan dolaşımında lipoprotein adı verilen moleküller aracılığı ile taşınır. Lipoprotein adı verilen bu moleküller içerdikleri kolesterol, protein, serbest yağ asitlerinin oranlarına göre isimlendirilirler. 

 HDL-Kolesterol olarak adlandırılan yüksek yoğunluklu lipoprotein “iyi” kolesterol olarak bilinmekte iken LDL-Kolesterol olarak adlandırılan düşük yoğunluklu lipoprotein “kötü” kolesterol olarak bilinmektedir. Kolesterol çeşitleri yalnızca HDL ve LDL ile sınırlı değildir. IDL, VLDL, şilomikron gibi farklı yoğunluklarda lipoproteinler de mevcuttur. 

 Güncel tanı ve tedavi kılavuzlarında HDL-Kolesterol dışındaki kolesterol çeşitlerinin tamamı kardiyovasküler hastalıklar için olumsuz yani “kötü” olarak değerlendirilmektedir. Bu “kötü” olarak adlandırılan kolesterol çeşitlerinin ortak özelliği “Apolipoprotein B” isimli maddeyi içermeleridir.

Beslenme ve vücut ağırlığı kolesterol seviyesi için önemli midir? 

Günlük diyette bulunan doymuş yağ ve trans yağ oranı arttıkça LDL-Kolesterol seviyesi artar. Özellikle trans yağların HDL-Kolesterolde de azalmaya sebep olduğu bilinmektedir. Trans yağlar, süt ürünlerinde ve hayvansal gıdalarda sınırlı miktarlarda (toplam yağın <%5’i) bulunabilir. Fakat kalp damar sağlığı açısından yüksek riskli olan yağlar margarin gibi endüstriyel kökenli trans yağlardır. 

 Doymamış yağ bakımından zengin gıdaların tüketiminin LDL-C seviyelerini azalttığı gösterilmiştir. Doymamış yağlara örnek olarak zeytinyağı, avokado, badem, fındık ve ceviz gibi kuruyemişler, özellikle omega-3 ve omega-6 açısından zengin olan balık verilebilir.

 Vücut ağırlığındaki azalma aynı zamanda toplam kolesterol seviyelerini de etkiler, ancak bu etki beklendiği kadar büyük olmayabilir. Obez bireyler üzerinde yapılan çalışmalara göre 10 kg’lık bir kilo kaybı ile LDL kolesterol seviyesinde yaklaşık 8 mg/dL kadar bir azalma beklenir. 

Kolesterol neden önemlidir? Yüksek kolesterol ne gibi sorunlara yol açabilir?
 
Kolesterol bozukluklarının yol açabileceği en önemli sorun “ateroskleroz”dur. Ateroskleroz; atar damarların iç tabakasında kolesterol ve iltihabi maddelerin birikimi nedeni ile oluşan plaklar ve bunun neticesinde damar içerisinde ortaya çıkan darlık olarak tanımlanır. 

 Ateroskleroz; kalp, beyin, böbrekler, kollar ve bacaklar da dahil olmak üzere vücudumuzdaki tüm atardamarları etkileyebilir. Hangi arterlerin etkilendiğine bağlı olarak farklı isimler alabilir. Hepimizin bildiği kalp krizi ve inme gibi hayatı tehdit eden durumlar ateroskleroz nedeni ile oluşur.

 Ateroskleroz nedeniyle oluşan hastalıklar tüm dünyada en çok ölüme neden olan hastalıklardır.

 Aterosklerotik süreç, klinik sonuçlarının ortaya çıkmasından uzun yıllar önce gelişmeye başlar ve maalesef semptom göstermeden ilerleyebilir. Genetik yatkınlığa sahip kişilerde risk faktörleri de mevcutsa erken yaşlarda dahi görülebilir. Bu risk faktörlerinin başlıcaları; sigara, kolesterol, diyabet, hipertansiyon ve obezitedir.

Kolesterol kaç olursa risk vardır? Kolesterol yüksekliği hangi seviyede tedavi edilmelidir?

Kolesterol seviyelerinin ölçümü tanı ve tedavi yaklaşımı için mutlaka gerekli olsa da tam olarak tek bir sınır değerden bahsetmek mümkün değildir. Kolesterol seviyeleri ölçüldükten sonra hastanın “toplam kardiyovasküler riski” hesaplanmalıdır. 

 Toplam kardiyovasküler riski hesaplamak için yaş, cinsiyet, aile öyküsü, sigara kullanımı, diyabet, hipertansiyon, obezite gibi parametrelerin kullanıldığı bir takım formüller mevcuttur. Hekim tarafından hastaya uygun formül ile toplam kardiyovasküler risk hesaplanarak ileri tetkik gerekliliği, tedaviye başlama ve tedavi şekli gibi konular hakkında karar almak mümkün olur.

 On binlerce hasta üzerinde yapılan bilimsel çalışmalara göre statinler ile tedavi edilen hastalarda LDL-Kolesterolde her 1 mmol/L (38.7mg/dl) azalmanın kardiyovasküler olayları (kalp krizi, inme, ölüm) %22 oranında azalttığı gösterilmiş. 

Kolesterol tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri var mı?
 
En sık görülen yan etkileri arasında kas ağrısı, baş ağrısı, karın ağrısı, kabızlık, bulantı, iştahsızlık sayılabilir. Özellikle halk arasında yersiz bir korkuya sebep olan karaciğer ve böbrek hasarına sebep olmaları son derece nadirdir.   

 Yan etkileri bu kadar nadir olan ilaçların ise etkisi yani önlemeyi başardığı kardiyovasküler olay oranı (kalp krizi, inme vs) ise çok yüksektir. Hekimin gerekli gördüğü durumda ve doğru dozda kullanımı ile hastalar yüksek oranda fayda görürler. Kolesterol ve yol açtığı sorunların önlenmesi ve tedavisinde çok önemli yere sahiptirler.

Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir