İletişim kurmak; sadece konuşmak demek değildir. Karşımızdaki kişiye neyi hangi tutumla söylediğimiz, beden dilimiz, jest ve mimiklerimiz, göz kontağı kurmamız, dikkatimizi karşımızdaki kişiye vererek dinlememiz gibi birçok faktör iletişimin temel unsurlarını oluşturur.
Çocuk, iletişimi ilk olarak aile içinde öğrenir. Peki çocuklarla ebeveynler nasıl iletişim kurmalı? Etkili iletişim nasıl sağlanır? sorusunun cevabı için şu faktörlerden söz edebiliriz:
- Etkin dinleme: Bir diğer adıyla katılımlı dinlemedir. Yani çocuk koşulsuzca kabul edilerek dinlendiğini hisseder. Ebeveyn aktiftir. Ebeveyn; çocuğa onu dinlediğini ve anladığını hissettirir. Dinlendiğini hisseden çocuk kendisini; değerli, anlaşılmış ve kabul edilmiş hisseder. Çocuklar dinlenmediklerini düşündüklerinde tepki gösterebilir ve ebeveynle inatlaşma yoluna gidebilirler. Bunun sonucunda savunma haline geçip içlerine çekilebilir, saldırgan tutumlar sergileyebilirler. Burada çocuğun vermek istediği mesaj “Lütfen beni dinle, sana ihtiyacım var”dır. Çocuklarla iletişim kurarken pasif konumda olmaktan kaçınmalı, ebeveyn de konuşma konusunda aktif olmalı, herhangi bir eylemle uğraşmaya o an mola vermeli, teknolojik aletleri bir kenara bırakmaya çalışmalıdır.
- İletişim dili: Çocuğundan yetişkinine çoğumuzun bildiği ve yaptığı bir iletişim dili “sen dili”dir. Sen dili karşımızdaki kişiye karşı olumsuzluk ve suçlama içerir. İletişimi zedeler. Sen dili yerine kullanmamız gereken dil “ben dili”dir. Ben dilindeki en büyük fark duyguların ifade ediliş ve anlaşılmasında yargılamamanın olmamasıdır. Bir çocuğa yapmak istediği bir eylemi yapma dediğimizde inadına yapmak isteyecektir. Suçlusun, yapma, rahatsız etme, senin yüzünden oldu gibi söylemler yerine ‘böyle yapıldığında kendimi ………. hissediyorum’ ‘şu anda böyle yapmak yerine ………yapmaya ne dersin’? gibi cümlelerle alternatif oluşturmak; çocuğu suçlamak, aşağılamak ve eleştirmekten vazgeçilmelidir.
- Göz teması kurmak: Çocuğun yaşı kaç olursa olsun onun boy hizasına eğilerek göz teması kurmak ona değerli olduğunu gösterir. Göz kontağı kurarak konuşmaya doğumdan itibaren başlanmalıdır. Çocuğu kucağımıza aldığımızda, bezini değiştirirken, mamasını yedirirken, emzirirken kurduğumuz göz kontağı aramızdaki iletişimi daha da güçlendirir. Sadece olumlu davranışlarda değil çocuğun yaptığı yanlış davranışın sonuçlarını anlatırken de kurulacak olan göz kontağı; söylenenlerin çocuk için daha anlamlı olmasını, sosyal ve duygusal gelişimi açısından doyum almasını sağlayacaktır.
- Kaliteli zaman geçirmek: Bu noktada ebeveynlere empatik yaklaşmak gerekir ki ev, iş derken çocuklarla vakit geçirmek bazen yorucu olabilir. Bir günün tamamını onlara ayırmamız mümkün olmayabilir. Çocuklar, yetişkinler gibi konuşarak iletişim kuramaz. Ancak oynadıkları oyunlarla her şeyi anlatabilirler. Bir çocuğun en temel ihtiyaçlarından birisi oyun oynamaktır. Oyun, çocuğun yaşamı prova ettiği yerdir. Ebeveynlerin bu süreçte onlara kaliteli zaman ayırmaları; yani, zamanın niceliğine değil, niteliğine odaklanmaları gerekir.
- Temas: “Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ya da yetersiz hisseder” diyor Freud. Çocuklarla göz temasının dışında onlara sevildiklerini öperek, sarılarak, beden diliyle yani fiziksel temasla da göstermenin önemi çok büyüktür.
İletişimi sadece bu faktörlerle açıklamak elbette mümkün değildir. Ancak genel olarak püf noktalarını bilirsek çocuklarla iletişim kurmak daha kolay ve ulaşılabilir hale gelir.
Ruhunuzu iyileştirmek istiyorsanız çocuklarla vakit geçirin…