Oyun, belli bir amaca yönelik olan, her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı ve fiziksel, bilişsel ,dil, duygusal ve sosyal gelişimlerinin temelidir. Gerçek yaşamın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir.
Oyun çocuğun hayatı, canlılığı, dünyayı tanıması, varlığı kısacası her şeyidir. Oyun oynamak, çocukluk çağına özgü psikolojik, fizyolojik ve sosyal içerikli bir olgudur. Çocuk oyun sırasında üstlendiği rollerle dünyayı algılamaya çalışır, özdeşim kurar ve böylece kişiliği oluşmaya ve gelişmeye başlar.
Oyun yaşıtlarıyla sosyal ilişkiler kurmasını sağlar. Gerginliği azaltır, zihinsel gelişimi destekler, kendini ifade etmesini sağlar, tehlikeli ve zararlı olabilecek durumlarla nasıl baş edeceğine ilişkin ipuçları verir. Ayrıca oyun,yetişkinlikte üstleneceği rolle ilgili deneyimler yaşamasını sağlar.
Oyun çocuğun kendi korku, kaygı ve çatışmalarıyla nasıl başa çıkacağına yardımcı olur. Aynı zamanda fiziksel enerjisini boşaltmasını da sağlar.
YAŞ GRUPLARINA GÖRE:
6 aylıktan 2 yaşına kadar olan süre oyuna alıştırma olarak kabul edilir. Bu dönemde fiziksel aktiviteye dayalı duyu-motor ve keşfedici oyunlar görülür. Çocuk bedenini , çevresini ve çevresindeki nesneleri tanır. Dokunabildiği her şeyi alır, yakalar, sallar, ileri-geri hareket ettirir, atar ve tekrar almayı öğrenir.
2-3 yaş (Özerklik döneminde) sosyalleşmeye ilk başladığında arkadaşlarıyla aynı ortamda oynar ve oyununu diğerlerinden bağımsız olarak sürdürür. Çocukların birbirleriyle sosyal iletişimleri çok azdır. Bir oyuncağı birbirinden istemek veya bir düşüncesini söylemekten ileri gitmez .Sosyalleşme gerçekleştikten sonra 2-3 çocuk aynı oyun materyalini kullanırlar ve aynı oyunda yer alırlar ama herkes kendi oyununa devam eder.
3-6 yaşındaki çocuklar başkalarıyla işbirliği yapabilecek aşamaya geldiğinde, grup oyunlarına katılır. Oyunun bir amacı vardır, bu amaca uygun olarak çeşitli roller paylaşırlar ve oyunu ortaklaşa yürütürler. Çocuklar arasında gerçek bir sosyal iletişim vardır. Arkadaşlarıyla oynadığı oyunun en belirgin özelliği, çocukların hareketlerinde ve düşüncelerinde tek kişi olmadıklarını kabul etmeleri ve bu gerçeğe bağlı kalarak oyuncaklarını ,duygularını, düşüncelerini, rollerini paylaşmalarıdır.
Çocuk gerçek yaşamda karşılaştığı olay ve nesneleri oyunlarına taşır. Taklit vardır. Örneğin; Annesi gibi yemek yapar, babası gibi çivi çakar. Bu dönemde gerçek nesneye ulaşamadığı zaman onu zihninde canlandırabilir ve onun yerine başka bir nesneyi koyabilir.
ÇOCUĞUN SOSYAL GELİŞİMİNDE OYUNUN KATKILARI ;
–Oyunda kız çocuklarının anne veya çevresindeki başka bir kadını, erkek çocukların ise baba veya çevresindeki başka bir erkeği model alarak oynaması cinsel rollerin pekişir,
–Aile bireylerinin rollerini üstlenerek, aile, akraba, çevre ilişkilerini öğrenirler. Bu kişilerin görev,sorumluluk,davranış biçimlerini ortaya koyarlar,
–Öğretmen,doktor gibi değişik meslek gruplarının rollerini üstlenerek o rolün kurallarını öğrenirler,
–Diğer insanlarla iletişim kurmayı, gözlem yapmayı, işbirliğini, yardımlaşmayı öğrenirler,
–Arkadaşlarıyla dayanışma içinde sorunları çözebilirler,
–Sözel ve sözel olmayan sosyal kuralları öğrenirler,,
–Telefonla konuşma, yemek yeme gibi sosyal kuralları öğrenirler,
–Doğru-yanlış, iyi-kötü , güzel-çirkin, haklı-haksız gibi kavramları öğrenirler,
–Başkalarına sevgi,saygı gösterme, koruma,korunma, başkalarının haklarına saygı gösterme, yönetilme,s orumluluk alabilme, kendine ve başkalarına güven duyabilme, karar verebilme ve uygulayabilme, işbirliği sağlayabilme gibi toplumsal ilişkilerin gerektirdiği kuralları öğrenirler,
ÇOCUĞUN DUYGUSAL GELİŞİMİNDE OYUNUN KATKILARI;
–Mutluluk, sevinç,acı, acıma, korku, kaygı, dostluk, kızgınlık, sevgi, sevme, güven gibi pek çok durumu ve duygusal tepkiyi öğrenirler,,
–Anne, baba, abla, ağabey, öğretmen gibi gerçek yaşamda gözlemlediği bireyler arasındaki duygusal ilişkileri ve tepkileri oyunda yaşayarak öğrenirler,
–Duygusal tepkilerini kontrol etmeyi öğrenirler,
– Duygusal sorunlarını oyuna yansıtarak duygusal yönden rahatlama yaşarlar.
OYUN, ÇOCUK İÇİN GERÇEK BİR İHTİYAÇTIR.
OYUN, ÇOCUĞUN İÇ DÜNYASINI DIŞA VURUMUNU SAĞLAR.
OYUN, ÖNEMLİ BİR EĞİTİM ARACIDIR.