Çocuk ve ergenlerde obsesif kompulsif bozukluk (takıntı hastalığı)
Obsesif kompulsif bozukluk her ne kadar genellikle yetişkinlere atfedilen bir rahatsızlık gibi görünmesine rağmen yapılan araştırmaların sonuçlarına göre yetişkin hastaların çoğunun (bazı çalışmalara göre % 80’inin) çocukluk döneminde de benzer sorunlar yaşadıklarını göstermektedir.
Obsesif kompulsif bozukluk ya da halk arasındaki adı ile takıntı hastalığı saplantılı düşünceler ve bunları rahatlatabilmek için yapılan davranışlar ile karakterizedir. Saplantılar kişinin kendi iradesi dışında zihnine girer. Kişi bunlardan dolayı belirgin kaygı ve rahatsızlık yaşamasına rağmen bu düşüncelerden kurtulamaz. Bu düşünceleri zihninden kovmak ve rahatlamak için yaptığı davranışlara ise kompulsiyon adı verilmektedir. Bazen takıntılar yalnızca temizlik alanında olabildiği gibi kontrol, düşünce, dinsel, cinsel alanlarda da olabilmektedir.
Sıklığı nedir?
Çocukluk dönemine ait net veriler olmamasına rağmen toplum araştırmalarında yetişkin ve ergenlerin yaklaşık % 1-3 ünde rahatsızlığın saptanabileceği bildirilmektedir.
Belirtileri nelerdir?
Çocukluk döneminde bir çok ritüel davranış bulunur. Çizgilere basmadan yürümeye çalışmak, masanın aynı tarafına oturmak, belirli bir elbiseyi sık sık giymeyi istemek, etrafındaki nesneleri saymaya çalışmak gibi pek çok davranış çocukluk dönemi için normal olarak kabul edilmektedir. Bu davranışların temelinde çocuğun yaşadığı kaygı ve endişeler yatmaktadır. Bu davranışlarla birlikte yaşadığı endişeler yatışır. Genellikle yaşın ilerlemesi ile birlikte sorun olmadan kaybolması, sıklıkla kendini sınırlayıcı özellikler göstermesi nedeni ile obsesif kompulsif bozukluktan ayrımının iyi yapılması gerekir. Takıntılı düşünceler bulaş, kuşku veya kontrol, simetri, sayma, düşünce alanlarda olabilir.
Temizlik – Bulaş takıntıları yaşayan çocuklar mikrop bulaşacağından, hasta olacağı ve öleceğinden yoğun kaygı duyarlar. En sık karşılaşılan takıntılardır. Bundan korunabilmek için sıklıkla ellerini yıkarlar, çok uzun süre banyoda kalabilirler.
Kuşku veya kontrol takıntılarında kişi bir şeyleri yerinde ve doğru yapmayla ilgili endişeler yaşar. Örneğin Kapıyı kapattı mı?, Matematik kitabım yanımda mı? gibi. Bu düşünceleri bastırabilmek için tekrarlayıcı tarzda kontrol davranışı geliştirler. Örneğin matematik defterinin çantasında olup olmadığını defalarca kontrol ederek okula geç kalabilirler.
Simetri takıntılarında kişi çevresindeki nesnelerin belirli bir düzen ve uyum içinde olması yönünde yoğun kaygı yaşar. Bunu sağlayabilmek için yoğun çaba harcar.
Düşünce takıntıları, birçok farklı alanda olabileceği gibi sıklıkla cinsel ve dinsel alanlardadır. Cinsel takıntılarda kişinin zihnine uygunsuz cinsel düşünceler gelir. Bazen bu düşünceleri bastırmak için farklı davranışlar gelişebilir. Bunlardan dolayı yoğun suçluluk hissedebilir. Bazen düşünce takıntıları din alanında görülebilmektedir. En sık rastlananlardan bazıları tanrıya küfür etme, tanrıya eş koşma sayılabilir.
Yetişkinler de görülen rahatsızlıklarda takıntıların tanımlanmasında kişiye anlamsız gelmesine rağmen gibi bir tanımlama yapılabilecek olmasına rağmen çocuklar sıklıkla sınırlı bilişsel becerileri nedeni ile bu takıntılı düşüncelerin anlamlı veya anlamsız olduğunu kavrayamazlar. Sıklıkla içimden gelen bir ses diyor ki diyerek konuşmaya başlar. Çocuğun düşüncelerin istemsiz olarak zihnine geldiğini tam olarak kavrayamaması yoğun suçluluk, günahkarlık duygularına neden olabilir. Bazen takıntılı düşünceler olmaksızın sadece takıntılı davranışlar gözlemlenebilir. Hatta son yıllarda yapılan araştırmalar çocukların yaklaşık % 40’ında takıntılı, saplantılı düşünceler olmaksızın sadece takıntılı davranışların olabileceğini söylemektedir.
Niçin olmaktadır?
Yapılan birçok araştırma obsesif kompulsif bozukluğun tek bir nedenle açıklanamayacağına dikkat çekmektedir. Bazen anne karnında yaşanan sorunlar kolaylaştırıcı bir faktör olabilirken bazen de genetik olarak yatkınlıklar ön planda olabilmektedir. Sıklıkla çocuğun böyle bir sorun ile karşılaşan aileler sıklıkla kendi davranışlarından kaynaklandığına yönelik yoğun endişe duyarlar. Hatta bazen bu süreç ev içinde suçluyu bulma çabalarına kadar ilerleyebilir. Ancak yapılan araştırmalarda anne veya baba tutumlarının bozukluğun ortaya çıkmasında hiçbir etkisi olmadığı ortaya konulmuştur.
Tedavisi var mıdır?
Güncel bilgiler uygun tedavi ve yöntemlerle rahatsızlığın % 70 inden fazlasında düzelme olduğunu göstermektedir. Rahatsızlığın tedavisinde tedavisi iki yönlü olmaktadır. Bunlardan birincisi terapidir. Araştırmalar bilişsel davranışsal terapi uygulamalarının çocukluk döneminde rahatsızlık üzerine en uygun terapi yöntemi olduğunu göstermektedir. Terapi sürecinde birinci basamak ailenin rahatsızlıkla ilgili bilgilendirilmesi ve çocuğun yaşantısındaki takıntılı düşünce ve davranışların izlerinin gösterilmesi olmalıdır. Diğer tedavi yöntemi de ilaç tedavileridir. Çocuk ve ergen yaşlarında etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış pek çok ilaç tedavisi mevcuttur. İlaç tedavileri en az terapi kadar etkilidir. Altın tedaviyi ise hem bilişsel davranışsal terapinin uygulandığı hem de ilaç tedavilerinin verildiği yöntem oluşturmaktadır.
Evde neler yapılabilir?
Rahatsızlığı tanıyın. Çocuğunuzun yaşamında rahatsızlıktan kaynaklanan davranışları tanıyabilmeniz ona daha anlayışlı bir tutum sergilemenizde faydalı olacaktır.
Hiç kimse bilerek hasta olmak istemez. Bu rahatsızlık çocuğunuzun tercihi değildir. Bu nedenle ona öfkelenmek, bağırmak, zorlamak adil olmayacaktır.
Sıklıkla çocuklar takıntılı düşüncelere aileyi ortak etme çabası gösterirler. Örneğin kontrol takıntısı olan bir çocuk annesinden kapıyı veya ocağı kontrol etmesini isteyebilir. Bu takıntılara ortak olmayın. Bu takıntılara ortak olmak fayda sağlamayacağı gibi sürecin daha karmaşık bir hal almasına neden olabilir.
Uzman yardımı alın. Erken tanı ve tedavi her zaman için sorunların daha fazla büyümesinin önüne geçecektir.