İnternet bilgi çağının en önemli iletişim aracı olarak kabul edilmektedir.Erişkinler için olduğu kadar, çocuk ve gençler için de dünyayı keşfettikleri, eğlenerek öğrendikleri zengin ve etkileyici bir eğitim kaynağıdır.Türkiye’de her 3 kişiden 1’nin ve dünya nüfusunun da %25’nin internet erişimi olup her geçen gün kullanımı daha da yaygınlaşmaktadır. İnternet kullanım oranının en yüksek olduğu yaş grubu ülkemizde 16 – 24 yaş arası genç kitledir.
İnternet kullanımının yararlı olduğu kadar bir takım risklerinin de bulunduğu unutulmamalıdır.Yasal olmayan, cinsellik ve şiddet içeren sitelere erişim, kendisinden büyük, tehlikeli insanlar ile iletişim, oyunlara aşırı bağımlılık, aşırı kullanım sonucu internet bağımlılığı ve bunun sonucu olarak okul ve akademik yaşama, aile ilişkileri ve duygulara olumsuz etkiler risklerden sadece bir kaçıdır.
Yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirilen birçok çalışmada da, çocukların ve gençlerin internet ortamında risk içeren çeşitli etkinliklerde yer aldıkları belirtilmiş, ebeveynlerin ise çocuklarını bu risklerden uzak tutacak yeterli bilgiye sahip olmadıkları gösterilmiştir. İnternet kullanımı başlangıç yaşının 10 civarında olduğu düşünüldüğünde 12-18 yaş grubunun internet bağımlılığı için önemli risk grubunu oluşturması anlaşılır bir durumdur. Ayrıca ergenlik, gelişim sürecindeki olgunlaşmanın tamamlanmadığı bir uyum ve hassasiyet dönemi olduğundan internet bağımlılığı da dahil, risklere erişkinlerden daha açık bir evredir.
Genel toplumdaki internet bağımlılığı yaygınlığı %6 – 14 arasında olup ülkemizde de bu oran %10 civarındadır, kullanım yaygınlaştıkça da giderek artmaktadır. En temel belirtileri internet kullanımına sınırlama getirememe, sosyal veya akademik zararlarına rağmen kullanıma devam etme ve internete erişimin kısıtlandığı durumlarda yoğun kaygı duymadır.
Ders başarısında düşme, günde 3 saatin üzerinde kullanım, özellikle çevrimiçi oyun alışkanlığı olan erkek öğrenciler dikkatli inceleme gerektirir. İnternet bağımlılığına sıklıkla Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ( DEHB ), Depresyon, Sosyal Fobi, Saldırganlık, Uyku Bozuklukları gibi diğer psikiyatrik durumlar eşlik etmektedir ve dikkatli bir değerlendirme gerektirirler.
Tedavi yaklaşımlarında aile ile işbirliği esastır. Anne baba ilgisinin duygusallıktan uzak, aşırı koruyucu ve kontrolcü tutumları, diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılık riskini de artırabilmektedir. İnternet kullanımını yasaklamak, etkisiz ve yararsız bir yaklaşım olacaktır. Bilişsel Davranışçı Terapi’de (BDT) ise ana hedef amaca yönelik, düzenli, kontrollü internet kullanımının sağlanmasıdır. Ayrıca internetten uzak tutan alternatif aktiviteler, aile terapisi, sosyal destek sistemlerini güçlendirmek yararlı yaklaşımlardır. Eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıklar durumunda (DEHB, depresyon, sosyal fobi ve diğer anksiyete bozuklukları gibi) ilaç tedavisi düşünülmelidir.