Cinsel İsteksizlik Nedenleri, Belirtisi ve Nedenleri
Cinsel isteksizlik genellikle cinsel ilişkiye başlama, haz alma veya cinsel ilişkiyi tamamlamadaki yetersizlik olarak tarif edilebilir. Cinselliğin üç evresi vardır. Bunlar, cinsel istek, uyarılma ve orgazmdır. Kişilerde cinsel ilişkiye başlamanın ilk evresi olan cinsel istek olmadığında tatmin edici bir cinsel yaşamlarının olmaması da kaçınılmaz bir sonuçtur. Böylelikle, cinsel isteksizlik yada cinsel ilgi kaybı nedeniyle cinsellikten gizli bir kaçınma oluşur. Birbirine dokunmaktan kaçınan çiftler duygusal olarak da uzaklaşmaya ve ilişki sorunları yaşamaya başlarlar. Cinsel isteksizlikle başlayan önce cinsel hayatı bozan durum ardından çift ve evlilik sorunlarına dönüşür. Cinsel isteksizlik çiftlerin terapiye en sık başvuru nedenlerinden biridir.
Kadınlarda cinsel isteksizlik diğer adıyla azalmış Cinsel istek bozukluğu; cinsel isteğin olmaması ya da az olmasıdır. Cinsel istemi olmayan kadınlara frijit yani soğuk terimi 1950’li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Frijit deyimi yanlış bir terimdir. Çünkü gerçekte frijit kadın yoktur. Bu terim günlük yaşamda sıklıkla kullanılmaktadır ve cinsel herhangi bir sorunu olan kadına “frijit” denmektedir. Oysa tamamen cinsel isteksizlik yaşayan kadın azdır. Cinsel isteksizlik yaşayan kadın, erotik doyum ya da cinsel haz hissetmez. Fizyolojik olarak uyarılma belirtileri göstermez. Partneri tarafından uyarılsa bile kuru kalmaya devam eder. Bu kadınlar cinsel uyarımlardan ve davranışlardan zevk duymazlar. Fizyolojik olarak cinsel uyarım belirtileri göstermezler. Bazıları dokunmadan hoşlanırlarsa da pek çoğu en küçük bir zevk bile duymazlar. Bazıları ise cinsel ilişkiden nefret ederler. Birçok kadının, cinsel tepki göstermeleri için bu konuda yüreklendirilmeleri ve bunu rahatlıkla ve doğal olarak yaşayabilmeleri için de belli bir zamanın geçmesi gerekebilir. Kadınlar, genelde yetiştikleri ve geldikleri çevrenin değer yargılarına göre, cinsellikten beklenmesi gereken tek şeyin görevini yerine getiren bir eş ve doğurmayı özlediği çocukların annesi olmaktan başka bir şey olmadığını düşünebilir. Kadının cinsel soğukluğunun önemli nedenleri başında gebe kalma korkusu da yer tutar. Sık rastlanan sorunlardan biri de kız çocuklarının yetiştirilirken cinselliğin ayıp, günah ve kötü olarak anlatılmasıdır. Bunun sonucu olarak da yeni evlenen bir genç kızın olgun cinsel yaşantıya uyum sağlaması güçleşmektedir. Yeni evli bir genç kızın bir kadın gibi cinselliği yaşaması beklenmemelidir.
Kadının cinsel uyarılara tepki vermemesinin farklı sebepleri olabilir. İsteksizliğin sebepleri biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlere bağlı olabilir. Kadınların yaklaşık %1’de gerçekten fiziksel bir problem vardır. Geri kalan %99’luk kesimin problemi tamamen psikolojiktir.
Kadınlardaki Cinsel İsteksizliğin Nedenleri Nelerdir?
1-Fiziksel Faktörler: Yaşlanma ve menopoz, cinsellikten uzun süre uzak kalmak, kullanılan bazı ilaçlar, alkolizm, böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar, multipl skleroz, Parkinson gibi nörolojik problemler, ameliyatla rahmin alınması, hormonal dengesizlikler, doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemleri, cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarının bilinmemesi, rahim ağzı enfeksiyonları, vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları, vajen akıntıları, yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk, ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar gibi cinsel hayatı etkileyecek jinekolojik rahatsızlıklar, ilişkide ağrı hissetmedir.
2-Psikolojik Faktörler: Cinsel bilgisizlik, cinselliğe yönelik olumsuz düşünceler, abartılı cinsel öyküler, vajinismus, aşırı stres, eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar, homoseksüellik, evlilikle ilgili problemle, beden şekli ile ilgili kaygılar, bıkkınlık, cinsel travmalar, tecavüz, ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi önemli yaşam olayları, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi, cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi, cinsel ilişkide bulunmanın bir suç veya günah olarak algılanması, kaygı bozukluğu ve depresyondur.
Psikolojik nedenler arasında ise partner ya da ilişki sorunları ya da partnere ilgi kaybı sık görülen nedenlerdendir. Cinsel istek bozukluğunun tedavisinde diğer cinsel işlev bozukluklarına göre kişinin partnerinin ve ilişkisinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi gerekir.
Cinsel yönelim sorunları cinsel isteksizliğin bir başka nedenidir. Bazen kişi cinsel ilgisinin kendi cinsine yönelik olduğunun farkındadır ancak bu durumun başkaları tarafından fark edilmesini istemediğinden karşı cinsle ilişki kurabilir, evlenebilir. Evlilik de cinsel isteksizlik duyabilir.
Erkeklerde Cinsel isteksizlikte de kadınlardaki gibi temel belirti cinsel isteğin olmamasıdır. Bunun sonucu olarak cinsel ilişki sıklığında azalma yaşanmaktadır. Diğer taraftan depresif duyguların gelişmesi, yorgunluk, halsizlik gibi belirtiler gözlenmektedir. Erkeklerde cinsel isteksizlik genel olarak psikolojik faktörlere bağlı olmanın yanı sıra erkeklik hormonu olan testosteron eksikliği neticesinde de karşımıza çıkabilmektedir. Testosteron erkeklerde cinsel dürtü yani libidonun düzenlenmesinde etkili temel faktördür .Psikolojik nedenlere bağlı cinsel isteksizlik stres başta olmak üzere çeşitli etkili faktörlere bağlı olarak zaman zaman değişik tablolar gösterebilir. Cinsel istek tablosunda zaman zaman azalma yaşanabildiği gibi artışlar da olabilir. Ama organik faktörlere bağlı gelişen cinsel isteksizlik başlangıçta hafiftir ve zamanla ilerleyerek belirgin hale gelir.
Cinselliğe karşı olan önyargılar, çeşitli mitler ve onlardan kaynaklı korkular, toplumsal cinsel yargılar, bireysel travmatik deneyimler, partnere duyulan ilgisizlik veya ilginin zamanla azalmış olması, aldatma veya aldatılma deneyimler, aldatılma korkusu, ölüm korkusu, hastalık fobileri, özgüven yetersizlikleri, partnerin ilişkide baskın hale gelmiş olması, sosyal statü endişeleri, sosyal hayat korkuları, iş hayatına bağlı stres ve korkular, çocukluk travmaları, çocukken uğranılan taciz ve tecavüz travmaları, duygu durum bozuklukları, çeşitli takıntılar, ailesel problemler, dinsel endişeler, başarısızlık korkusu dolayısıyla her türlü psikolojik negatif etmen erkeklerde cinsel isteksizliğe neden olmaktadır. Bu psikolojik etmenlerle bireyin kendisi mücadele edebileceği gibi yardım da alması gerekebilir.
Son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan bir durum ise erkeğin eşine yönelik cinsel isteğinin az olması ya da hiç olmamasıdır. Eşi ile cinsel birliktelik yaşamaktan kaçınan erkeğin cinsel isteği bulunmakta ancak eşi ile cinselliği yaşayamamaktadır. Bunların başlıca sebepleri arasında evlilik ilişkilerindeki sorunlar, porno bağımlılığı, mastürbasyon bağımlığı, sonradan gelişen ikincil olarak adlandırdığımız sertleşme ve erken boşalma sorunları olabilmektedir. Ayrıca, cinsel isteksizliğe yol açan faktörler arasında bireysel ve ilk deneyimler önemlidir. Kişilerin cinsel hayatını derinden etkilemektedir. Ülkemizde ilk cinsel ilişkilerin çoğunluğu başarısız veya kötü geçen cinsel ilişkilerdir. Bu başarısız deneyimler genellikle travmatik etkiler bırakarak erkeklerin sağlıklı bir cinsel yaşama sahip olmasını engeller. Korkuları tetikleyerek erkeklerdeki stres oranını da yükseltir. Bu da cinsel isteksizliğin başlıca nedenleri arasında sayılır. Kişinin başarısızlık korkusu genelde cinsel hayatına da yansımakta ve bu da cinsel isteksizliği tetiklemektedir.
Cinsel İsteksizlik Tedavisi
Cinsel isteksizlik nasıl tedavi edilir?
Cinsel isteksizlik tedavisinde temel yaklaşım, kişide cinsel isteği azaltan etkenlerin bulunup ortadan kaldırılması ve kişinin cinsel arzuları ile uyumlu bir cinsel yaşam biçiminin sağlanmasıdır. Eğer neden herhangi bir hastalık, depresyon gibi psikiyatrik sorunlar ya da bir ilaç kullanımından kaynaklanıyorsa nedene yönelik bir tedavi uygulanır. Daha sonra cinsel isteksizliğin tedavisine yönelinir.
Cinsel terapiye alınan çiftlerin tedavisinde çiftin cinsel iletişimlerinin arttırılması, cinsel isteklerini daha rahat ifade edebilmelerinin sağlanması cinsel yaşamlarındaki kısıtlılıkların kaldırılması amaçlanır. Bu noktada tedavide en önemli unsur cinsel isteği engelleyen unsurların bulunup ortadan kaldırılması ile kişinin gizli kalmış arzu ve fantezilerinin uyandırılmasıdır. Daha erken dönemlere ait, kronik, yaşam boyu özellik gösteren ve derin dinamik nedenlerden kaynaklanan etkenler söz konusu ise sorunun ağırlığına göre dinamik yönelimli cinsel terapi ya da bireysel terapiler tercih edilmelidir.