Cinsel işlev bozukluğuna yol açan 13 mit

Cinsel işlev bozukluklarının gelişmesine sokaktan öğrenilmiş abartılı cinsellik ya da cinsel mitlerin kaynak oluşturduğunun altını çizen VM Medical Park Ankara Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ebru Soylu, “Cinsel bilgi eksikliği veya yanlış bilgilenme; aşırı kaygı, suçluluk duyguları, gerçekçi olmayan beklentiler veya başaramama korkusuna yol açarak cinsel işlev bozukluğuna neden olur” dedi.

Uzmanlara göre cinsel yaşamda yanlış bilgilenmenin en sık karşılaşılanını, nesilden nesle aktarılan cinsel mitler (yanlış inanışlar) oluşturuyor. Değişik kültür ve toplumlarda önemli benzerlikler gösteren cinsel mitler, toplum içinde kabul görebiliyor. 

Cinsel mitlerin eğitim düzeyi yüksek gruplarda da yaygın olduğunu belirten VM Medical Park Ankara Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Ebru Soylu, en sık karşılaşılan cinsel mitleri şu şekilde sıraladı:

Sertleşme bozukluklarıyla en yakından ilişkili cinsel mittir. Benlik saygısını olumsuz etkileyen ve travmatik olarak algılan bu durum aşırı kaygı ve performans anksiyetesine bağlı psikojenik sertleşme bozukluğuna zemin hazırlar. Hâlbuki, bireyin uyarılabilmesi için uygun ortam, uygun zaman ve uygun kişi gerekmektedir. Ayrıca çeşitli bedensel ve ruhsal etmenler, hastalık, ilaçlar, yorgunluk nedeniyle zaman zaman cinsel istek ve uyarılmayla ilgili sorunlarla karşılaşılması doğaldır.

Bilinen en eski ve yaygın mitlerden biridir. Toplumsal hastalıklara veya yıkımlara yol açtığı, sapıklık olduğu, alışkanlık yaptığı şeklindeki önyargılar çok yaygındır. Mastürbasyon zararlı olmadığı, cinsel sorunlara yol açmadığı gibi cinselliğin haz verici olarak yaşanmasını sağlamak için cinsel tedavilerde de kullanılır. Alışkanlık yapmaz, bedensel ya da ruhsal bir zararı yoktur. Aynı zamanda çok yaygın bir cinsel eylemdir.

Bu mite göre cinsel ilişki isteğinin dile getirilmesi ilişkide arzu edilen etkinliklerin talebi bir kadın için ahlaksızlık ve hafiflik olarak nitelendirilmektedir. Oysa yapılan araştırmalar kadının başlattığı bir cinsel eylemin her iki cinsiyet için de daha uyarıcı olduğunu göstermektedir.

Cinsel tutum ve davranışların önemli bir kısmı öğrenme ile gelişir. Yetersiz ve yanlış bilgilenme cinsel becerilerin gelişmesini engeller ve cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlar. Cinsellik konusunda öğrenebileceğimiz keşfedebileceğimiz yeni şeylerin sınırı yoktur.

Yapılan çalışmalar cinsel birleşme esnasında aynı anda orgazm olmanın ilişkide yapılan denemeler sonucunda zamanla öğrenilen bir şey olduğunu gösteriyor.

Bir çift için cinsel birleşme her zaman en fazla zevk veren bir eylem olmayabilir. Karşılıklı mastürbasyon, oral seks ya da masaj gibi cinsel eylemler diğer zevk verici kaynaklar olabilir. Ön sevişme olmaksızın cinsel birleşme ile sınırlı kalan cinsel eylemler, kadınlarda uyarılma yetersizliklerine, orgazm olamama sorunlarına zemin hazırlar.

Klitoral uyarılma kadınlarda orgazm oluşumunun temel aşamasıdır. Cinsel birleşme sırasında dolaylı olarak uyarılan klitoris orgazmı sağlar. Pek çok kadın doğrudan klitoral uyarılmanın çok daha güçlü bir orgazm hissi oluşturduğunu belirtmektedir.

Bu yanlış inanış birçok kişinin cinsel arzularını ve fantezilerini bastırmalarına ve ifade edememelerine yol açmaktadır. Oysa cinsel yaşamın özgürlüğü hem kişisel olgunlaşmanın hem de cinsel hazzın önemli bir etmenidir.

Böylesi yöntemler boşalmanın kontrolünü tümden yitirmeleri anlamına gelir, erkek böyle yaparak boşalmanın geldiğini fark edemez ve erteleyemez.

Cinsel ilişki sırasında penisin sertliğini kaybetmesinin birçok nedeni olabilir.

Bireyin aklından geçenler sevişme konsantrasyonunu bozmuyorsa ve paylaşılmak istenen fantezi diğer eşe de hitap ediyorsa sorun yoktur.

Çiftin ortak görüşüne bağlı olarak gerektiğinde sevişme sırasında uygulanmasının yanlış bir yanı yoktur. Mastürbasyon, sürekliliği olan bir ilişki kurulduktan sonra bile eşin yokluğu veya hastalığı halinde hatta eşten bağımsız olarak sağlıklı bir cinsel eylem olarak yaşam boyu sürebilir.

Üreme ile sevişmeyi birbirine bağlayan kültürel gelenek menopoza giren kadının artık cinsel isteğinin de yersiz olduğunu bundan sonra cinsel isteğin ancak bir sorun olabileceğini telkin eder. Menopozla kadının cinsel hayatının sona erdiğine inanan bir erkek eşiyle sevişme isteğini daha çekinerek dile getirmektedir. Kadınlar açısından ise bu inanış cinsel isteklerini bastırmaya ya da cinsel arzularını ifade etmemeye yol açmaktadır.

Exit mobile version