Seksüel disfonksiyon veya cinsel işlev bozukluğu hem kadın hem erkekleri yoğun olarak etkileyen bir problemdir. Kadınlarda cinsel fonksiyon bozuklukları, cinsel isteğin azalması ya da kaybolması, kadın ve erkeğin ilişki arzusu arasında zamansal uyuşmazlık, orgazm bozuklukları, vajinismus, disparoni (ilişkide ağrı) ve erkeğin cinsel davranışlarından memnun olmaması şeklinde kendini gösterir.
Avrasya Hastanesi Kadın hastalıkları Uzm.Gökçe Şerbetçi konu ile ilgili açıklamalarda bulundu.
- Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarının sebepleri; Fiziksel nedenler. Birçok fiziksel ve/veya tıbbi koşul cinsel işlev sorunlarına neden olabilir. Bu koşullar arasında diyabet, kalp hastalığı, nörolojik hastalıklar, hormonal dengesizlikler, menopoz, böbrek hastalığı veya karaciğer yetmezliği gibi kronik hastalıklar, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı vardır. Buna ek olarak, bazı antidepresan ilaçlar da dahil bazı ilaçlar cinsel isteği ya da işlevi etkileyebilir.
- Psikolojik nedenler. Bunlar, işe bağlı stres ve kaygı, cinsel performans hakkında endişe, evlilik veya ilişki sorunları, depresyon, suçluluk duygusu veya geçmişteki bir cinsel travmanın etkileri olabilir.
KADINDA CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Cinsel işlev bozukluğu, ancak yapılan muayene ve testlerle teşhis edilebilir. Bu yüzden, bu alanda uzmanlaşmış sağlık ekibine başvurarak problemi anlatmak ve tedavi arayışına girmek en doğrusudur. Teşhis ve tedaviyi etkilememek için sorun açıkça anlatılmalı ve hiçbir bilgi saklanmamalıdır. Hastadan edinilen bilgiler ve fizik muayene ile teşhis konabilse de, bazı testler yapılması gerekebilir.
İLK AŞAMADA YAPILAN TEMEL TEST VE TETKİKLER NELERDİR?
Cinsel işlev bozukluğu şikayeti ile başvuran hastaya tam fizik muayene ve psikososyal değerlendirme yapıldıktan sonra, uluslararası ortak kullanılan şikayetlere yönelik cinsel işlev sorgulaması ve sonraki aşamada tanı amaçlı çalışmalar yapılır.
İdrar ve tam kan tahlili (kan şekeri, kreatinin. kolesterol, trigliserid. karaciğer enzimleri gibi), hormon düzeyleri (FSH. LH, Ostradiol. Testosteron gibi) başvurulan ilk tetkiklerdir.
SONRAKİ AŞAMADA YAPILAN TETKİKLER NELERDİR?
- Doppler Ultrasonografi: Ses dalgalarını içeren bu yöntem yardımıyla cinsel organlardaki kan damarlarının haritası çıkarılır ve bu bölgedeki belli noktalardan kan akım hızı ölçülür. Özellikle damarsal nedenlere bağlı cinsel işlev bozukluğunun tanısında kullanılır.
- Bioteziometri: Klitoris gibi cinsel noktalara ve cinsel bölge dışındaki bazı noktalara uyarı verilerek duyusal tepkiler incelenir. Cinsel organlardaki sinirsel uyarı düzeyini değerlendirmede kullanılır.
- Vajinal pH ölçümü: pH metre denilen özel göstergeler yardımıyla vajina sıvısı içindeki asitlik düzeyi saptanır.
- Vajinal kompliyans ölçümü: Vajina volümü (hacmi) ile duvar direnci arasındaki ilişki değerlendirilir.
- Vajinal ısı ölçümü: Kan akımı ile artan ısı, kan akımının dolaylı bir göstergesi olarak kabul edilir.
Cinsel işlev bozukluğu yaşayan hastalarda ve yanı sıra partnerlerinde çeşitli psikososyal sorunlar da görülebilir. Bu psikososyal sorunlar cinsel işlev bozukluğunda kimi zaman sebep, kimi zaman da sonuç olarak karşımıza çıkar.
Cinsel yaşamdaki aksaklıklar çiftler arasında sürtüşmelere ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilir. Cinsel işlev bozukluğuyla başvuran çiftlerde psikolojik ve sosyal sorgulama sonucunda psikoterapi ve cinsel terapi uygulanması gerekebilir. Psikolojik danışma ve terapi desteği, problemin tanımlanması ve çözümünde yardımcı olmasının yanı sıra hastaya ve partnere sorunla baş edebilmede katkı sağlanması açısından çok önemlidir.
Kadınlarda cinsel bozukluğun tedavisi için ideal yaklaşım, kadın, doktor ve eğitimli terapistler arasında bir ekip çalışmasıdır. Cinsel sorunların çoğu, temelinde yatan fiziksel veya psikolojik sorunların tedavisiyle düzeltilebilir.