Cilt kanserleri ve güneş
Cilt kanserleri, tüm kanser türleri arasında en sık görülen kanserlerdir. Amerikan Kanser Kurumu (American Cancer Society, 2011) verilerine göre Amerika Birleşik Devletleri’nde yıllık 2 milyondan fazla bazal hücreli ve skuamöz hücreli yeni cilt kanseri ortaya çıktığı belirtilmektedir. Rapor edilmeyen olgular dikkate alındığında sayının daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Melanom grubu cilt kanserleri bu sayının dışındadır. Uzun süreyle güneş ışınlarıyla karşı karşıya kalmak cilt kanseri riskini arttıran en önemli nedenlerden biridir. Açık cilt rengine sahip bireylerde koyu renklilere oranla daha çok görülmektedir.
Cilt kanseri oluşturan nedenler:
♦ Uzun süreli olarak güneş ışınları altında kalmak
♦ İyonizasyon oluşturan radyasyon
♦ Cilde açılan uzun süreli akıntılar
• Pilonidal sinüs, osteomyelit akıntıları
♦ Bağışıklık hastalıkları
• Kronik Lenfositer lösemi, organ nakli yapılan hastalar, diskoid tip lupus hastalığı
♦ Kimyasal nedenler
• Arsenik bileşikleri (Yabani ot, tarım zararlısı böceklere karşı kullanılan ilaçlarda bulunur)
• Zift (Asfalt işçilerinde cilt kanseri riski yüksektir)
♦ Kalıtsal hastalıklar
• Bazal hücreli nevüs sendromu
• Pigmentli xeroderma
• Albinizm
Güneş ışınları:
Güneşten gelen ultraviyole (morötesi dalga) ışınlarını uzun süreli olarak çok fazla almak cilt kanserinin ana nedenidir. Ultraviyole ışınlarının 3 tipi vardır, bunlardan 2 si cilt yanığı ve kanseri oluşturabilir.
♦ Ultraviyole A: Cildin derinliğine ulaşabilir, daha çok cildin yaşlanmasına neden olur. Yanık ve cilt kanseri yapma ektisi daha azdır.
♦ Ultraviyole B: Güneş yanığı ve cilt kanserinden daha çok sorumludur.
♦ Ultraviyole C: En tehlikeli tiptir. Ancak atmosferin ozon tabakası tarafından tümüyle tutulur, yeryüzüne ulaşamaz.
Güneş yanığı:
Güneş yanığı, aşırı güneş ışınlarının etkisi altında kalma sonucu oluşan DNA hasarının açık bir belirtisidir. Her 2 yılda bir, bir kez güneş yanığı oluşan bireylerde bazı cilt kanseri görülme riskinin 3 katına çıktığı öne sürülmektedir.
Ultraviyole ışınları bireyler tarafından hissedilemez. Güneş altında hissettiğimiz sıcaklık, güneşten gelen kızılötesi (infrared) ışınlar nedeniyledir. Kızılötesi ışınlar yanığa neden olmaz. Havanın soğuk olduğu dönemlerde bile ultraviyole ışınları nedeniyle güneş yanığı oluşabileceği unutulmamalıdır.
Güneş yanığı olunca ne yapalım?
Her şeyden önce mutlaka cilt kanseri olacağız kuşkusuna kapılmayalım. Güneş yanığı, daha sonraki dönemlerde yeniden yanmamak ve oluşan hasarın artmaması için önlem almamızı sağlayan bir uyarı olmalı. Güneş altında daha az kalmak, güneş ışınlarını tutan koruyucu krem ya da losyonları kullanmak bu önlemlerin önemli parçalarıdır. Ancak bu önlemlere rağmen cildimizde pembeleşme veya kırmızılaşma başladıysa, daha fazla güneşten koruyucu losyon ya da krem kullanmak yarar sağlamayacaktır. Güneş altında daha fazla kalmamak daha güvenli bir davranıştır.
Güneş ışınlarının etkisi ile vücudumuzdaki bazı maddelerden oluşan D vitamini sağlık için gereklidir. Ancak bunun için Ege, Akdeniz gibi bölgelerde kolların dirseklere, ayakların dizlere kadar açık olarak 15-20 dakika doğrudan güneş görmesi yeterlidir. Bu işlemin balkon camı veya pencere camı gibi bir engelin arkasından uygulanması sık yapılan bir hatadır. Cam, D vitamini için gerekli olan ışınları emer.
Birçok olayda olduğu gibi vücudumuz için yararlı olan güneş ışınlarını aşırılığa kaçmadan gerektiği kadar kullanmak, en sağlıklı karar olacaktır.