Cilt kanserleri, sebepleri ve tedavi süreci
Ciltteki bazı hücrelerin normal gelişmeyip, kötü şekilde (dejeneratif) gelişmeleriyle ortaya çıkan istenmeyen oluşumlardır.
Bu oluşumlar bazen normal deride doğrudan ortaya çıkarlar. Bazen de daha evvelce mevcut ve prekanseröz dediğimiz oluşumlar üzerinde gelişirler. Daha sonra üzerlerinde kanser meydana gelebilecek oluşumlar yani prekansöröz deri oluşur.
KANSER SEBEPLERİ
Kanserin sebebi tam anlaşılamamakla beraber aşağıdaki faktörler kanser oluşumunda rol oynarlar.
1- Güneş Işınları : Kanserlerin oluşmasında en büyük rolü güneş ışınları oynamaktadır. Özellikle 290-320 nm arası dalga boylu ışınlar daha kanserojen ışın olarak kabul edilir.
Uzun zaman böyle güneş ışınlarına maruz kalmak, bazen yanmak için bazen de meslek icabı çiftçi, demirci, inşaat işçisi, arkeolog gibi mesleklerde çalışanlarda derinin güneş ışınlarına açık olan yüz, eller veya diğer bölgelerde rastlanır.
2- Baca Temizleyicilerinde: Katranın devamlı temasıyla meydana gelen kanserlerdir. Buna benzer diğer petrol türevleri, hardal gazı, arsenik gibi kimyasal maddelerde devamlı temas
3- Travma: Keşmir de içi ateş dolu sepetlerin kucaklarında taşınması dolayısıyla yanıklar ve buna bağlı kanserleşme.
4- Ailevi Faktörler: ailesinde herhangi bir kanser olanlarda cilt kanseri oluşması olmayanlara göre daha fazladır.
5- Kanserlere bağışıklık mekanizması bozuk olanlarda daha fazla rastlanır.
PREKANSERÖZ LEZYONLAR
Bu tip lezyonlar uzun süre iyi huylu, selim seyredip, seyirlerinin herhangi bir döneminde kansere dönebilen oluşumlardır.
1- Solar Keratoz
Aktinik keratoz veya senil keratoz adları da verilen bu durum en sık görülen prekanseröz bir hastalıktır. Güneş ışığı ile ortaya çıkan tablo, güneşli ülkelerde, açık tenlilerde daha sık rastlanır. Ülkemiz de tanıma uygun olup, bizde de sık görülür. Genellikle orta yaşın üzerinde görülmekle beraber, yoğun bir şekilde güneş altında kalan 30 yaşın altında da görülebilir. Çiftçiler, gemiciler, dağda yaşayanlar da bu grupta sayılabilir. Erkeklerde biraz daha fazla görülmesi, çalışma koşullarına bağlanan göreceli bir fazlalıktır.
Başta yüz olmak üzere, güneş gören alanlarda yerleşir. Alın, şakaklar, saçsız başlar, burun kulaklar el sırtları en sık görüldüğü alanlardır. Lezyonlar uzun yıllar içinde yavaş yavaş gelişir. Tipik olan lezyonlar, düzensiz, keskin sınırlı, bazen eritemli (kıvrımlı), gri-kahverengi renginde üzeri değişik derecede keratozik olan oluşumlardır. Üzerindeki keratozik kabuk sıkı yapışık olup, kaldırılınca kanar. Üzerinde ülserasyon, infiltrasyon görülmesi kanserleşmeye gidişin habercisidir. Kanserleşmeye dönüş oranı % 10-25 arasındadır. Hastalığa özel bir laboratuar bulgusu yoktur. Ayırıcı tanıda seboreik keratoz, diskoid lupus eritematosus, Bowen hastalığı, lentigo maligna gibi hastalıklar akla gelmelidir.
Tedavide ilk yapılacak iş güneşten korunmadır. En az 30 faktörlü güneşten koruyucu kullanılmalıdır. Ayrıca bu lezyonların ortadan kaldırılmasında küretaj, krioterapi gibi yöntemler başarıyla kullanılmaktadır. Lokal ve sistemik retinoik asit preparatları da kullanılabilir.
2- Deri Boynuzu
Deri üzerinde aşırı keratinize materyalin birikmesiyle gelişen değişik büyüklükte boynuzsu çıkıntılardır. Çok zaman tek lezyon olarak karşımıza çıkan tablo genellikle yaşlılarda görülür. Sert, kalın, kahverengi-siyah, kıvrımlı bir kitle şeklindedir.
Gelişiminde güneş ışığının önemli rol oynadığı tablo, genellikle yüz, alın, kulak, burun, el sırtı gibi güneş gören alanlarda olmakla birlikte, cinsel organlarda da görülebilir. Tedavi olmayan lezyonlarda kanserleşme olabilir. Tedavisi cerrahi yolladır.
3- Lökoplazi
Mukozaların prekanseröz lezyonlarındandır. Sebepleri arasında ağızda en çok kronik mekanik travmaya sebep olan kötü protezler, keskin ön dişlerin dudağa yaptığı devamlı travmalar, yanak ve dudak ısırma alışkanlıkları gibi örneklerdir. Pipo, sigara ve diğer tütün çeşitleriyle, sıcak travmalar, bazı diş dolgu maddeleri sık görülen nedenlerdir.
Lökoplaziler ağızda olduğu gibi anal ve genital mukozada da görülebilir. Parlak, porselenimsi beyaz alt dokulara sıkıca yapışık, keskin sınırlı bir plakdır. Kaldırılmaya çalışılırsa çok ağrı verir ve kanar. Zaman zaman kalın kabarık nodüller görülebilir. Eski lezyonlarda fissür ve ülserasyonlar görülebilir. Boyutları bir damla büyüklüğünden 5-10 cm çapına kadar olabilir. Bazı hastalar yanma hissinden yakınırsa da genellikle hastaların bir şikayeti yoktur. % 5-10 arası kanserleşebilirler. Metastaz yapmaya eğilimleri fazladır. Nodüllerin gelişimi, zeminde kırmızılık, ülserasyon görülmesi kanserleşmeye gidiş bakımından bir işaret olabilir. Teşhis, biyopsiyle konur.
Tedavide ilk yapılacak iş sebebin bulunup, ortadan kaldırılmasıdır. Başta sigara olmak üzere, tüm tetikleyici faktörler ve iritasyon önlenmelidir. Sebebin ortadan kaldırılmasıyla lezyonun özellikle ilk yıllarda kendiliğinden gerileme şansı vardır. Eğer kendi gerilemezse cerrahi, kriyoterapi, karbondioksit laser uygulanabilir. Ayrıca, sistemik retinoik asit de kullanılabilir.
4- Bowen Hastalığı
Daha çok ileri yaşlarda her iki cinste ortaya çıkan bir hastalıktır. Lezyonlar derinin açık alanlarında biraz daha sık görülseler de, deri veya mukozanın herhangi bir yerinde çıkabilirler. İlk değişiklik küçük kırmızı hafif sukuamlı, düzensiz şekilli , yavaş büyüyen, semptomsuz bir makulö-popüler lezyondur. Lezyon sayısı genellikle tek olmakla beraber, birden fazla da olabilir. Gelişmiş tipik bir lezyon 1 cm veya daha geniş çaplı, eritemli veya kahverengi-kırmızı deriden çok hafif kabuk infiltrasyonlu veya infiltrasyonsuz, keskin sınırlı, yavaş büyüyen makül veya papül şeklinde bir lezyondur. Küçük lezyonların birleşmesiyle oluşan plaklar 10-15 cm çapına kadar olabilir. Ve eskidikçe genişler. Lezyon yüzeyleri çoğunlukla yapışık, sarımsı beyaz kabuklarla örtülüdür. Bu örtü kaldırıldığında kanamasız, nemli, kırmızı bir yüzeyle karşılaşılır. Plak yüzeyinde verüköz, papillamatöz bir yüzey veya nodüller görülebilir.
Bowen hastalığında iç organ kanserine daha sık rastlanıldığından, iç organ kanseri araştırması yapılmalıdır. Ayrıcı tanıda liken simpleks , seboreik keratoz, Paget Hastalığı, verruca planus, lentigo maligna düşünülmelidir.
Tedavide ilk seçenek cerrahi çıkarılmasıdır. Küretaj ve krioterapi de yapılabilir.
5- Paget Hastalığı
En sık kadınlarda rastlanan hastalık kaynağını meme dokusundan alır. 40 yaşın altında oldukça seyrekken, 50-60 yaşlarında sıktır. Tipik lezyon tek taraflı olup, meme başı veya areoladan başlar. Çok küçük olan ilk belirtiler, gözden kaçabilirler. Başlangıcı meme ucunda küçük, egzama gibi bir lezyondur. Olgun lezyon keskin ve düzensiz sınırlı, hafif infiltre ve deriden hafif kabarık olabilen bir plak şeklindedir. Bazen sulantılı, skuamlı ve krutlu olabilir. Krutlar kaldırılınca kırmızı, nemli ve ya vejetan bir yüzey görülebilir. Yüzeysel infiltrasyondan dolayı, temasla karton sertliği hissi alınır. Bu alanlar ülsere olabilir. Daha ileri devrede ise meme başı içeriye çekilebilir. Hafif derecede kaşıntı, yanma, ağrı olabilen hastalarda lezyonlar çok yavaş gelişme gösterdiğinden, bu durum hastanın doktora geç başvurmasına sebep olur. Diğer taraftan hemen lezyonun altında veya daha derinde bir kitle ele gelebilir. Ayırıcı tanıda meme başı egzaması karışıklık yaratan bir tablodur. Egzama genellikle çift taraflıdır. Kenarları keskin olmayıp, indurasyonu da yoktur ve kortizon tedavisiyle iyileşir. Paget’ in tedavisinde yalnız derideki olay tedavi edilip, hastanın muntazam kontrollerı yapılır.
Daha başka prekanseröz lezyonlar var ama onlar daha nadirdir. Burada anlatmaya gerek görmüyorum.
Kanserler 3 bölümde incelenir.
1- Bazosellüler Kanserler
En çok görülen tümörlerdir. Bazıları iyi huyludur, hatta bunlara kanser demek bile doğru değildir. Çünkü çok nadir olarak metastaz yaparlar. Ama devamlı bir şekilde büyürler. Bu büyüme yüzünden dokularda ileri derecede harabiyet yapar. Fakat yaşamı engellemezler. Bazal hücreli epitelyomaların en başta gelen sebebi, güneş ışınlarına fazla maruz kalmaktır. Dolayısıyla en çok yüzde ve boyunda rastlanır.
Klinik görünüş: deriden kabarık tümöral bir yapısı vardır. Tümörün üzerinde kapiller damar genişlemelerine bağlı olarak kırmızımsı görünüş vardır. Tümör balmumu parlaklığında olabilir. İnci tanesi görünümündeki bu tümörler yuvarlak bir şekilde dizilerek ortası açılabilir. Bazen renkli olabilirler, bu durumda melanoma ile karıştırılabilir. Bazen de tümör halinde olmayıp, yaygın bir şekilde bir yara izi gibi ve sklerotiktir. Tecrübeli bir dermatolog için tanı zor değildir. Şüpheli durumlarda biyopsi yapılır. Kendi haline bırakılan tümörler genelde büyümeye devam eder ve uzun bir süre sonunda harabiyete sebep olur. Çok nadiren bazı olgular kendiliğinden geriler ve kaybolurlar. Ancak büyümüyor gerekçesi ile tümörü yerinde bırakmak veya hastanın yaşlı olduğunu ve bu yüzden müdahaleye gerek olmadığını düşünmek hatalıdır. Ayrıca tüm hastalıklarda olduğu gibi, erken tedavi hem yapanın işini kolaylaştırır, hem de hastada daha estetik bir sonuç elde edilir.
Tedavi : cerrahi olarak çıkarılmalıdır. Cerrahi tedavinin zor olacağı bölgelerdeki ve yaşlılarda radyoterapi ve krioterapi yapılabilir.
2- Spinal (yassı hücreli ) kanserler
En çok yüz ve el sırtları gibi güneş ışınlarına fazlaca maruz kalan bölgelerde görülürler. Ayrıca çeşitli yara izleri, yanıklar, radyodermitler, kronik ülserler ve bazı cilt hastalıklarının üzerinde gelişebilirler. Açık tenli ve gözleri renkli kişilerde kişilerde daha fazla görünürler. Klinik lezyon sert, eritemli, üzeri telenjiektatik bir nodül halinde olup zamanla ülserleşir. Dolayısıyla fazla karakteristik olmayan böyle bir lezyondan kanser tanısını koymak için tecrübeli bir hekim olmak gerekir.
Özellikle ışık gören yerlerde olmakla beraber, diğer bölgelerde de olabileceği unutulmamalıdır.
Sebebi: En büyük rolü güneş ışınları oynamaktadır. Daha evvel de belirtildiği gibi, meslek gereği böyle güneş ışınlarına maruz kalmış çiftçi, denizci, inşaat işçisi, arkeolog gibi mesleklerde daha fazladır. Güneş ışınlarının haricinde katran ve arsenik gibi maddelere maruz kalmalar, çeşitli cilt hastalıkları (lupus vulgaris, variköz ülserler, yanık nedenleri ve ülserleri gibi ) , petrol türevleri, hardal gazı, pürin deriveleri, kalıtsal hastalıklar (kseroderma pigmentosum ) gibi durumlarda da kanserin görülme olasılığı vardır.
Son yıllarda diğer vücut kanserleri gibi, cilt kanserlerinin de bağışıklık yetmezliği olan hastalarda daha çok gelişebileceği üzerinde durulmaktadır.
Bu tip kanserler metastaz yapabileceğinden bu durum dikkate alınmalıdır.
Tedavi : Cerrahi tedavi, Röntgen Işınlaması
3- Benlerle ilgili kanserler :
Malign melanoma adı verilen bu tip kanserler en habis, en kötü gidişli cilt kanserleri olup, diğerlerinden daha seyrek gözlenir. Açık tenli kişilerde, güneş ışınlarına maruz kalanlarda daha sık görülür. Ben üzerinde gelişebildiği gibi, ben yokken de ortaya çıkabilir. Eğer ben üzerinden gelişiyorsa bende aşağıdaki değişiklikler görülür.
1- Benin rengi koyulaşır, alacalı bir hal alır.
2- Bende kanama, anormal kaşıntı
3- Etrafında yıldız gibi uzantılar,
oluşmuşsa vakit geçirmeden doktora gitmek gerekir.
Malign melanoma lezyonları en çok güneş gören yerlerde olmakla beraber, gövde kol ve bacaklar, yüz derisi dışında ağız içinde, gözde, iç organlarda da olabilir.
Tanı: Bir melanomanın erken fark edilerek tanı konması hastanın hayatının kurtulmasını sağlar. Bölgesel lenf nodülleri mutlaka muayene edilmelidir. Kesin tanı konurken olası metastazları saptamak, lenf yollarının durumunun gösterilmesi, kan tetkikleri, lenf düğümü sintigrafi ve sonografisi, akciğer radyolojik tetkiki, karaciğer ve abdomen sonografisi, merkezi sinir sistemi ve kranyum tetkikleri ve tüm kemik sistemi sintigrafisi yapılması gereklidir.
Tedavi: Maligne melanoma olgularında bugün için çok çeşitli tedavi seçenekleri bulunmakla beraber en etkili ve geçerli tedavi yöntemi cerrahi tedavidir. Ancak, cerrahi tedavinin mümkün olmadığı durumlarda, kemoterapi, tümör aşısı, radyoterapi gibi diğer tedavi şekilleri de uygulanabilir.