Çeyrek yaş krizi nedir? Tam olarak hangi yaş aralığını kapsıyor?

Çoğumuzun aşina olduğu 35 yaş krizi insan hayatındaki çoğu şeyin belirli olduğu ve zamanla monotonlaşan hayata karşı olumsuz duygu ve düşüncelerle beraber zorlu bir döneme girilmesi olarak adlandırılmaktaydı. Günümüzde Z kuşağının en yoğun yaşadığı kriz ise çeyrek yaş krizi olarak adlandırılıyor. Çeyrek yaş krizinin en belirgin özelliği ise, insan hayatındaki hiçbir şeyin belli olmamasından kaynaklı olarak ortaya çıkıyor. Çoğunlukla üniversite hayatının bitmesinden sonra, iş bulmakla ilgili hangi işi yapacağım, çalışacağım yer beni mutlu edecek mi, yeterli bilgi ve deneyime sahip miyim, yüksek lisansımı yurtiçinde mi yurtdışında mı yapsam, evlilik mi yoksa kariyer mi daha önce olmalı gibi düşüncelerle birlikte içinden çıkmakta zorlanılan kaygılı bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle 25- 30 yaş dönemini kapsayan bu dönemde kişinin kendini iyi tanıyor olması ve içsel motivasyon kaynaklarının farkında olması önemli bir yol gösterici olabiliyor.  

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, Çeyrek yaş krizi nedir? Nasıl anlaşılır? Tam olarak hangi yaş aralığını kapsıyor? hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’de ergen ve genç yetişkinler çeyrek yaş krizi yaşıyor mu, bunu nasıl deneyimliyor, sizin gözlemleriniz neler?

Birçok ülkede sıklıkla karşımıza çıkan çeyrek yaş krizi ülkemizde de yaşanmaktadır. Özellikle üniversite mezuniyet döneminde olan gençler ve lise son sınıf olup üniversite sınavına girecek olan öğrencilerde kaygı ve depresif belirtiler oldukça yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada hukuk mezunlarının %40’ının, yeni mezun öğretmenlerin %56’sının, işletme mezunlarının %66’sının asgari ücretle işe başladığı tespit edilmiştir. Diğer kuşaklara oranla Z kuşağının devlet memuru olma isteği diğer kuşaklara oranla çok daha yüksek bunun nedeni ise yarınlarını güvence altına almak istemeleri olarak düşünebiliriz. Belirsizliğin yoğun olarak kaygıyı tetiklediği ve beraberinde olumsuz düşüncelerin artmasıyla birlikte depresif tablonun gözlemlendiği bireylerde hayattan keyif alamama, yaptıkları ve yapacaklarının önemsiz olduğunu düşünme, sosyal çekilmeleri deneyimlediklerini gözlemlemekteyiz. Özellikle ergenlik sürecinden itibaren aileleri ile aynı dili konuşamadıklarını aktaran gençler ihtiyaç duydukları sevgi, güven, kabullenilme gibi duygular bakımından ihmal edildiklerini ve günden güne yalnızlaştıklarını ifade ediyorlar. Sosyal medyanın günden güne artan etkisini gençlerin yaşam ve ideallerinde de sıklıkla görmekteyiz. Sosyal medyada fenomen ve ünlülerin paylaşımları ile benzer yaşta olan kişilerin hayatlarına bakarak kendi yaşamları ile kıyasladıklarını ve sonrasında da bu durumdan negatif etkilendiklerini gözlemlemekteyiz.

Çeyrek yaş kriziyle nasıl baş edilmeli, neler tavsiye edersiniz?

Exit mobile version