Polip kelimesi (Latince) çok ayaklı anlamına gelir ve Hipokrat (M.Ö.: 460-370-Tıbbın Babası olarak anılır), bu terimi ilk kullanan kişidir. Polip adı verilen burun etlerinin nasıl oluştuğu ya da ideal tedavisinin nasıl olacağı, KBB alanında ilgi çekici, tartışılan konulardan biridir. Kronik ya da tekrarlayan sinüzit’ler arasında tedavisi daha zor olan grup’dur. Tartışılmakta olan teorileri ile bağımsız bir hastalık olarak da düşünülmektedir.
Yaklaşık olarak 4000 -5000 yıldır bilinen bir rahatsızlıktır (M.Ö. 5000 yıllarında Hindistan’da biliniyordu).
Burun tıkanıklığı, koku kaybı polipli hastalarda en belirgin şikayetlerdir. Nedenleri arasında; Genetik faktörler (kalıtsal), anatomik bozukluklar, mukozaya ait rahatsızlıklar, genel vücut sistemine ait rahatsızlıklar düşünülmektedir.
Polip oluşumunu burun mukozasında başlatan mekanizma ise tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı teoriler öne sürülmektedir (epitel yırtılma teorisi, bakteri superantijen teorisi, mantar teorisi vb.).
Polip’li burun mukozasında belirgin kronik iltihap ve ödem bulunmaktadır. Dış görüntüsü şeffaf, pembe-kırmızı renkte ya da daha katı şekilde olabilen içi sıvı dolu etlerdir. Bazen burun dışına bile çıkabilir (hamile Anne adaylarında da büyümüş polipler görülebilir). Görüntüdeki değişikliğin farklı polip oluşma nedenlerinden kaynaklandığı ve tedavi şekli, başarısının da buna göre değişebileceği düşünülmektedir. Alerjisi olan veya olmayan hastalarda da polip görülebilir. Polipler astım şikayetlerini arttırırlar. Tedavisi ise, hem üst hem de alt solunum yollarını (astım vb.) belirgin olarak rahatlatır.
Çocuklarda da poliplere rastlıyoruz. Bazı çocuklarda doğuştan olan genetik hastalıklar (kistik fibroz, kartagener sendromu, aspirin intoleransı vb.) vardır ve grup hastalarda alt solunum yollarında belirgin rahatsızlıklar vardır, polipler de yaygın ve iki taraflıdır, aspirin duyarlılığı da bu çocuklarda bulunuyor ise, ilacın alınması astım atağını başlatabilir.