Karaciğer, böbrek, dalak nasıl bizim için vazgeçilmez bir organsa, burun ve sinüs sistemi de bir organdır. Organlar bir veya daha fazla fonksiyonu yerine getirmek için çalışan fabrikalar gibi düşünülebilir.
Burun ve sinüs sisteminin fonksiyonları oldukça önemlidir. Bir veya birkaçının arızalanması insanın yaşam kalitesini etkiler. Burun-sinüs fonksiyonları iki ana başlıkta değerlendirilebilir. Havalanma ve drenaj.
Burun akciğerlere giden havanın ısıtılması, temizlenmesi, nemlendirilmesi ve en önemlisi refleks olarak akciğerleri uyarması ile havalanma fonksiyonunu gerçekleştirir. Bunlara ek olarak günde 1800-2500 ml. mukus üreterek belirli kanallardan bunu drene eder. Burnu sinüslerden başlayan bir nehire benzetebiliriz. Çeşitli kıvrımlardan akımı sağlanan bu nehirin drenajı ve son nokta olan yutağa gelmesi ile tamamlanır. Bu olay burun sağlığının en önemli parçasıdır.
Burun fonksiyonlarını yerine getirmede en büyük görev mikroskop altında buğday tarlası gibi görünen taşıyıcı örtüdür. Mukoza denilen bu yapı, üzerindeki sıvı ve katı partikülleri önceden planlanmış yollardan hedefe taşırlar. Buna mukosilier transport adı verilir.
Dere gibi akan burun-sinüs kompleksinin önünde engel yaratan her durum sinüs patolojisidir. Staz olursa enfeksiyon eklenir ve sinüzit adını alır. Eski bilgilere göre sinüzit tanımı bu nedenle çok değişime uğramıştır. O nedenle burun şikayetleri olan hasta mutlaka bu işle uğraşan bir Kulak Burun Boğaz Uzmanı’nın fikrini almalıdır. “Film çekildi, normalmişim” demek için hastanın burunla ilgili şikayetlerinin olmaması gerekir. Şikayet varsa daha ileri yöntemlerle patolojinin yeri araştırılmalıdır.
Burada kendi tarifim olan bir konsepti vurgulamak isterim. Burun içerisine hava yoluyla giren yabancı maddelerden bazıları allerjen denilen maddelerdir. Bu maddeler de dere gibi akan sıvının içerisinde tutularak yok edilir. Tıpta allerjik rinit diye bir kavram vardır. Bu allerjen tarafından mukosilier sistemin bozulmasıdır. Benim tarif edeceğim kavram “Rinitik Allerji” olarak isimlendirdiğim bir kavramdır. Burun-sinüs sisteminde staz olan durumlarda rinitik allerji oluşabilir. Allerjen denilen maddeler burna girdikten sonra göllenmiş staz alanlarında çöker. Bu alanlar allerjenle mukoza arasındaki temas süresini uzatır. Dolayısıyla maddenin ekspojur süresi uzamasına bağlı allerjen etkisi katlanarak artar. Bu da mukozayı şişirerek kısır döngü oluşmasına neden olur.
Poliplerin birçoğu rinitik allerji nedeniyle oluştuğu için iyi ameliyat edilir ve drenaj sağlanırsa tekrarlamaz. Bu da halk arasında “sinüzit ameliyatı olmayın, tekrarlar” mantığının yanlışlığını gösterir. Tekrarlayan sinüzit ameliyatında mutlaka drenaj fonksiyonunu düzeltecek müdahaleler ya eksik kalmıştır, yada aşırı agresif davranılmıştır.
Burun ve sinüs patolojileri çoğunlukla ameliyat gerektirir. Ameliyat kararı verirken hastanın şikayetlerinin ilaçla düzelmiyor olması en önemli kriterdir.
Burun septumundaki eğriliklere septum deviasyonu diyoruz. En az yere zarar vererek septoplasti denilen operasyonla düzeltiyoruz. Burada amaç jilet gibi hiç deviasyon göstermeyen bir yapı elde etmek olmamalıdır. Amaç orta mea seviyesinden sinüslere hava pasajının açılmasıdır. Bu aynı zamanda drenajın da normale dönmesini sağlayacaktır.
Ben konka rezeksiyonuna karşıyım. Halk arasında burundaki etleri küçültme denilen müdahale, burundan doku kaybedilmesi anlamı taşır. Bilim ilaç toplantısına gelen Amerikalı duayen hoca bunu şöyle dramatize etmişti. “Siz böbrekteki glomerullarınızı aldırır mısınız, konkanızı ne kadar feda edersiniz?”. Aynen katılıyorum ve allerjik rinite bağlı gerçek polibe dönmediği sürece konkaya bıçak değmesi yanlıştır. Koterizasyon konusu tartışılır.
Sinüs drenaj bozukluğu ve staz varsa Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi denilen operasyon uyguluyoruz. Bunda görerek yaptığımız bir işlem olduğu için başarı oranlarımız çok yüksektir. Kısacası sinüzitin çözümü vardır ve tekrarlamamak üzere iyileşir.