Tıbbın son elli yılda aldığı baş döndürücü yol, belki insanoğlunu bazı yönleri ile hazırlıksız yakaladı. Günümüzde keşfedilen yeni bulgu ve bilgiler sayesinde artık gelişmiş toplumlarda yaşam uzadı. Eskiden 50-60 yaş için epey yaşamış derken, günümüzde bu yaşlardaki ölümler erken olarak algılanıyor.
Yaşlanmayı her yönüyle geriletmeye çalışsak da beyinde olan değişikliklere tam anlamıyla hakim değiliz. Ancak yaşlılıkla birlikte oluşan unutkanlık, hepimizin bildiği bir gerçek. Yasalarımıza göre, 65 yaşın üstündekiler herhangi bir gayrimülk almaya kalktıklarında tapudan ya da noterden önce bir psikiyatriste gönderilir. Aslında burada yapılan son derece doğrudur çünkü bunama denen rahatsızlık 65 yaş öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılır. Burada amaç, zihni melekeleri eskimiş ya bozulmuş olabileceği düşünülerek kişinin her türlü hakkının korunmasıdır.
ÇEŞİTLİ SEBEPLERİ OLABİLİR
Bunama, uzun yaşamla birlikte insanı tehdit eden, dramatik seyreden önemli bir hastalıktır. Alzheimer denen hastalığa bağlı bunamalar en sık görülenidir, bunun dışında beyindeki damar bozukluklarına bağlı, alkole ya da başka bir çok sebebe bağlı bunamalar bugün nöroloji ve psikiyatri biliminin konularıdır. 65 yaşın üstünde risk %5 iken yaş ilerledikçe risk artmakta 80’li yaşlarda %60 ları bulmaktadır. Hipertansiyon, damar hastalıkları ya da madde kullanımı bunama için önemli nedenlerdir. Bunun yanında kalıtsal faktörler gözardı edilemez.
Kadınlarda bunama erkeklere göre iki kat daha fazladır.
SİNSİCE İLERLER
Unutkanlık kimi zaman sinsice ilerler kimi zaman ise açık seçik belirtiler verir. Bunamayla birlikte kişinin muhakemesi, bilinci, algılama ve dikkati bozulur.
Tuhaf düşünce bozuklukları gelişir. En yakınları onun parasını çalıyordur, çocukları onu öldürmeğe çalışıyordur gibi… Eve kimsenin gelmesini istemez, uyumaz, yemek çok az ya da fazla yer. Tuvaletini tutamaz, en yakınlarını tanımaz, evini bulamaz. Zaman zaman çok sinirlidir, hayaller görür ya da hezeyenlar ile çevresini suçlar, cinsel konulardan fazlaca söz eder, cinsel uğraşıları artmıştır, bu nedenle etrafının tepkisini alır. Onu sevenler ciddi bir ikilem içindedir. Hem çok kızarlar hem de üzülürler. İsteklerini yerine getirmeğe çalışırken çok yorulup öfke duyanlar ardından bilgilendirildiklerinde kendilerini suçlarlar.
Kimi bunamaların seyri bazen o kadar sinsidir ki, çevresindeki insanlar dahi olup bitene anlam veremez. Thatcher ya da Reagan ülkelerini yönetirken bu rahatsızlığa yakalanmışlardır. Roosevelt’in yakalandığı rahatsızlık çevresindeki onlarca doktora rağmen anlaşılamamış ve o haliyle ülkesi adına birçok kararlar almıştır.
Bunamada unutulanlar çok yakın bellek ile ilgili olanlardır; uzak bellek oldukça iyidir. Yani hasta ilkokul öğretmenini hatırlayabilir ya da geçmişte yaşanan gençlik anılarını ufak detaylarına kadar anımsar ama bir gün öncesi ile ilgili her şey silinmiştir, bulunduğu yeri ya da yılı bilemez, kişiyi tanımaz, yön duygusu bozulmuştur, konuşma bozulmuştur, tuhaf kelimeler üretir, kararlarından vazgeçer, saplantıları oluşur, cimrileşir, kıskançlık yapar.
Tedavi konusunda henüz çok başarılı olunmasa da, çalışmalar tüm dünyada yoğun olarak devam etmektedir. Kullanılan önemli ilaçlar ile en azından bunamanın bir dereceye kadar önüne geçilebilmektedir. Diğer yandan hastanın uykusu düzenlenmekte, düşünce biçimindeki bozukluklar önlenebilmektedir. Hastaneye yatırmak çözüm değildir ama hekim aynı zamanda hastanın ailesini de düşünmek mecburiyetindedir.
Gösterilecek tüm çabalar aslında çok az şey geri getireceğinden, aileye verilecek danışmanlık hizmeti önemlidir. Yaşlılarını sahiplenmeyen ülkeler büyük bir nankörlük içindedir. Bir İngiliz meslekdaşımın söylediğini hayat boyu unutmayacağım: