Böbreküstü bezleri; her bir böbreğimizin üzerine yerleşmiş olan ve vücudumuzun en önemli hormonlarını (adrenalin, noradrenalin, aldosteron, kortizol) salgılayan bezlerdir. Bu hormonlar vücudumuzdaki sıvı ve tuz seviyelerini etkileyerek kan düzeyimizi, kan basıncımızı ve tansiyonumuzu düzenlerler. Kalp atış hızını arttıran hormonlar salgılarlar, ihtiyaç duyduğumuzda vücudumuzdaki diğer sistemleri de destekleyerek metabolizmamızın çalışma ritmini düzenlerler.
BÖBREKÜSTÜ BEZİ TÜMÖRLERİN YOL AÇTIĞI HASTALIKLAR NELERDİR?
Böbreküstü bezlerindeki tümörler genellikle iyi huylu olmakla beraber nadiren kötü huylu tümörlerde (kanser) gelişebilir. Tümörün büyüklüğü arttıkça kitlenin kanser olma ihtimali de artmaktadır. 4’cm den küçük kitlelerde kanser ihtimali %3 civarında, 4-6 cm büyüklüğündeki kitlelerde kanser ihtimali %7 civarında iken; 6’cm den büyük kitlelerde kanser ihtimali %25’e kadar çıkmaktadır. Bu tümörler hiçbir şikâyet oluşturmaksızın da büyüyebilirler. Ancak kimi zaman bu tümörler böbreküstü bezlerde bulunan hormonların aşırı üretilmesine sebep olarak birçok şikâyete yol açabilirler. Bu durumda sıklıkla görülen hastalıklar;
*Conn sendromu (Hiperaldosteronizm): Bu hastalıkla böbreküstü bezi aşırı derecede aldosteron hormonu üreterek tansiyon yüksekliğine sebep olur.
*Cushing sendromu: Bu hastalıkta böbreküstü bezinde kortizol hormonu fazla düzeyde salgılanır. Kilo artması, şişmanlık (obezite), kan basıncının artması ve derinin zayıflaması sonucu deride çizgilerin oluşması ile seyreden bir hastalığa yol açar.
*Feokromasitoma: Böbreküstü bezi kitlelerinin bu hastalığında ise adrenalin-noradrenalin gibi hormonların normalden fazla salgılanarak; hipertansiyon (kimi zaman ciddi krizlerle seyreder), taşikardi, baş ağrısı, sıkıntı basması gibi şikayetlere yol açar. Bu hastalardaki tansiyon yüksekliği kimi zaman hayati risk oluşturacak kadar ciddi olabilir.
NASIL TANI KONUR?
Böbreküstü bezi tümörleri sıklıkla herhangi bir nedenle yapılan tetkikler (ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi) sırasında tesadüfen saptanır. Tanıda ilaçlı (kontrastlı) bilgisayarlı tomografi veya MR görüntüleme ile beraber; kan ve idrarda hormonal değerlendirme yapılır.
NASIL VE NE ZAMAN TEDAVİ?
Yapılan bu değerlendirmeler sonucunda büyüklüğüne bakılmaksızın hormon üreten (fonksiyonel) kitleler, BT/MR da görünümü kanseri düşündüren kitleler ve 4-5 cm den büyük kitleler (kanser ihtimalinden dolayı) cerrahi yöntemle çıkarılmalıdır. Bunun dışında 4-5 cm den küçük olup görüntülemelerde kanseri düşündürmeyen kitleler takip edilir.
Böbreküstü bezi tümörlerinin tedavisinde en sık tercih edilen ve en çok önerilen yöntem laparoskopik cerrahi (kapalı yöntem) ile böbreküstü bezin çıkarılmasıdır. Bu yöntemde hastanın karın bölgesinde açılan 3-4 adet delikten yerleştirilen özel aletler ile ameliyat gerçekleştirilir.
Bu yöntemde hastaların büyük çoğunluğu ameliyattan sonraki gün taburcu edilebilir. Hastanın iyileşme süreci, normal yaşantısına dönme süreci çok daha hızlıdır ve hasta hastanede daha az kalmaktadır. Şu an itibarıyla günlük pratiğimizde böbreküstü bezi tümörlerinin %98’inde laparoskopik yöntemi kullanmaktayız. 10 cm’den küçük ve tetkiklerde kanser beklentisi olmayan kitlelerde laparoskopik yöntem yeterli olmaktadır.
Açık cerrahi yöntem toplamda hastaların %2 sinde uygulanmaktadır. Özellikle 10 cm den büyük kitlelerde veya görüntülemelerde kanser beklentisi olanlarda açık yöntem tercih edilmelidir.