Genellikle böbreklerin görevinin vücutta oluşan zararlı ve atık maddeleri, fazla sıvıyı idrar yoluyla süzerek dışarı atması olduğu bilinir. Oysa bunların dışında böbrekler kan basıncını düzenler, kan hücrelerinin üretimi için gereken hormonları salgılar, su ve mineral dengesini sağlar ve vücuttaki D vitaminini aktif hale getirir. D vitamininin aktif hale gelmesiyle kalsiyum-fosfor metabolizmamız düzenlenir ve böylelikle sağlıklı kemik yapımız oluşur. Dolayısıyla böbrekle ilgili olumsuz bir durum tüm vücudumuzu etkiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Abdullah Özkök, böbrek sağlığını korumanın önemi ve korumanın yolları hakkında bilgi verdi.
Pek çok kişi böbreklerin yalnızca idrar üretiminde yer aldığını düşünür. Oysa böbrekler bilinenden çok daha fazla görev üstlenmektedir. Böbrekler idrar üretir ve zararlı maddelerin idrar yoluyla vücuttan atılmasını sağlar. Metabolik süreçlerden kaynaklı fazla su ve toksinler için böbrekler filtre görevi görür. Bunun yanında kandaki asit-baz dengesini düzenler. Böbrekler hormon üreterek kan basıncını düzenlerken, kemik iliğindeki kan hücrelerinin üretimini kontrol eden bazı hormonların da salgılanmasını kontrol eder. Ayrıca kandaki kalsiyum miktarı ile D vitamini kontrolü de böbreklerin elindedir. Bu nedenle böbrekler vücut için hayati önem taşır ve korunması çok önemlidir. Böbrek sağlığını korumak için kişilerin dikkatli olması ve bazı alışkanlıkları yaşam tarzı haline getirmesi gerekir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
- TUZ TÜKETİMİNİ KISITLAYIN: Tuz en önemli ve en yaygın kullanılan “böbrek zehiridir”. Fazla tuz tüketiminin bilinen en önemli sonucu hipertansiyondur. Hipertansiyon, kronik böbrek hastalığının en sık nedenlerinden birisidir. Son dönemde yapılan bilimsel çalışmalarda, tansiyonu normal olan kişilerde dahi tuzun böbrekte inflamasyonu arttırdığı ve böbreklere zarar verebildiği gösterilmiştir. Bu yüzden hipertansiyonu olmasa dahi insanlarımızın fazla tuzdan mutlaka kaçınması gereklidir. Tavsiye edilen maksimum tuz tüketimi miktarı günlük 5 gramdır. Fakat ülkemizde maalesef 10 gram/gün üzerinde bir tüketim olduğu biliniyor. Ekmekteki tuz oranının azaltılması uygun oldu. Ancak hala sofradan tuzu eksik etmemek, yemeklerin tadına bakmadan tuz atmak, kuruyemişlerin tuzlu olanını tercih etmek alışkanlıklar arasında yer alıyor. İşlenmiş gıdalar ve fast food tarzı ürünlerin tuz miktarı yüksektir. Bu nedenle ev yemekleri tercih edilmelidir.
BİLİNÇSİZ İLAÇ KULLANMAYIN: Çok yaygın olarak kullanılan bazı ağrı kesici ve antibiyotikler böbreklerde bozulmaya neden olabilirler. Özellikle ileri yaş, diyabetik ve böbrek hastalığı bulunan kişiler bu durumdan daha çok etkilenirler. Bu açıdan yukarıdaki risk faktörlerini taşıyan kişilerin parasetamol içeren ağrı kesicileri kullanmaları daha uygundur. Fakat bilinmelidir ki parasetamol bile uzun dönem sık kullanıldığında böbrek hastalığına neden olabilir. Bunun yanında tek doz ağrı kesiciye bağlı ani böbrek yetersizliğine giren vakalar da vardır. Bu nedenle her ağrıda, her sorunda ağrı kesiciye sarılmamak gerekir. Antibiyotikler de bazen böbreklere zarar verebilir. Yaşlı ve böbrek sorunu olan kişilerde böbrek fonksiyonları göz önüne alınarak antibiyotikler kullanılmalıdır. Özetle, doktor önerisi ve kontrolü olmadan kesinlikle ilaç kullanılmamalıdır.
BİLİNÇSİZ BİTKİSEL ÜRÜN KULLANMAYIN: Genelde toplumda bitkisel ürünlerin doğal olduğu ve zararlı olmadığı algısı yaygındır. Fakat bilinçsiz bitkisel ürün kullanımı, böbreklerde toksik ve allerjik etkilerle bozulmaya yol açabilirler. Aynı şekilde doğadan toplanan mantarlara bağlı olarak ölümcül karaciğer ve böbrek sorunları oluşabilir. Bu sebeple bitkisel ürünlerin kullanımında, bu işte tecrübeli ve uzmanlaşmış doktor önerisi mutlaka gereklidir.
PROSTAT BÜYÜMESİ BÖBREĞİ VURUYOR: Prostatın iyi huylu büyümesi, prostat kanseri veya mesane sorunları böbrekleri olumsuz anlamda etkilemektedir. Bu tür rahatsızlıklarda idrarın tam olarak boşaltılamaması böbrek fonksiyonların bozulmasına zemin hazırlamaktadır. Uzun zamandır prostat sorunu yaşayan hastaların böbrek fonksiyonlarını da kontrol ettirmesi gerekmektedir. İdrar sondası takılması, ilaç veya gerekli durumlarda cerrahi müdahaleler tedavide kullanılan yöntemlerin başında gelmektedir. İleri yaş erkek hastaların mutlaka senelik prostat muayenesi yaptırması gerekmektedir.
TAŞLARA DİKKAT: Kronik böbrek hastalığının en önemli nedenlerinden birisi böbrek taşlarıdır. Birçok böbrek taşı şiddetli ağrıya neden olmakla birlikte hiçbir belirti vermeden gelişebilen böbrek taşları da bulunmaktadır. Böbrek taşlarının kanalları tıkaması böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkilemektedir. Aktif böbrek taşı şikayeti olmasa bile bu hasta grubu belirli aralıklarla mutlaka Nefroloji ve Üroloji bölümlerinden takip edilmeli, böbrek fonksiyonları izlem altında tutulmalıdır. Sitratlı gıdaların bol tüketilmesi (limon gibi) ve bol su içilmesi taş oluşumunu yavaşlatır ve engelleyebilir.
KİLO KONTROLÜ ŞART: Obezite, hipertansiyon ve diyabet için büyük bir risk faktörü olduğu kadar böbrekler için de olumsuz bir durum. Obezite hastası bireylerde böbrekler, artan vücut kitlesi nedeniyle normalden daha fazla çalışır. Böbrek iş yükündeki artış, böbrekte hasara ve uzun vadede son dönem böbrek hastalığının gelişmesine neden olabilir. Bu durumda fazla kilosu olan kişilerin ideal kilosuna dönmesi için beslenme düzenine, egzersizine dikkat etmelidir. Tek başına olmuyorsa mutlaka uzman kişilerden yardım alınmalıdır.
SİGARA İÇMEYİN: Sigara tüm vücudun düşmanı olduğu gibi böbreklerin de düşmanı. Sigara damar duvarının fonksiyonlarını bozar, kan basıncını artırır. Buna bağlı olarak da böbrek damarlarındaki direnci artırıp böbrek fonksiyonlarını bozar. Sigara, böbrek hastalarında, böbrek hastalığının daha hızlı ilerlemesine neden olur. Ayrıca böbrek, idrar yolları ve mesane kanserinin en önemli nedeni sigaradır. Bu nedenle sigara içilmemelidir.
SUYUN GÜCÜNE İNANIN: Yeterli su tüketimi böbrek sağlığı için önemlidir. Yaşam şeklini düzenlerken su tüketiminin yanında egzersiz de ön plana çıkartılmalıdır. Susuzluk gidermek için gazlı içecekler yerine su içmek en doğusudur. Çocukların günde sekiz bardak (1,5 litre), yetişkinlerin ise günde 2- 2.5 litre su içmesi gerekir. Eğer suyu normal içme alışkanlığı yoksa, içine limon, nane, meyve dilimleri eklenerek de içimi kolaylaştırılabilir. Fakat aşırı su içmenin de böbreğe bir faydası olmadığını ve kan mineral dengesini (özellikle sodyum) bozabildiğini belirtmek gerekir.
RUTİN DOKTOR KONTROLLERİNE GİDİN: Böbrek hastalıkları çok sessiz ilerleyebilir ve son evreye gelene kadar hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtiler ortaya çıktığında ise çoğunlukla hastalık geri dönüşü olmayan evreye girmiştir. Bundan dolayı rutin doktor kontrolleri önem arz eder. Birçok böbrek hastalığının erken evrede teşhis edilebilirse tedavisi bulunmaktadır. Özellikle diyabet ve hipertansiyonu olan ve ailesinde böbrek rahatsızlığı bulunan kişiler böbrek sağlığı açısından kontrol edilmelidir. Rutin kontrollerdeki sık rastlanan bir eksiklik ise sadece kan tahlilinin yapılması ama idrar tahlilinin yapılmamasıdır. Kanda böbrek fonksiyon testleriniz normal olabilir ama yine de ciddi böbrek hastası olabilirsiniz. İdrar tahlili yapılmadan böbreklerin sağlıklı olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
İDRARINIZI KONTROL EDİN: İdrarı kontrol etmek böbrek hastalıklarının erken yakalanması açısından önemli olabilir. Örneğin idrarda köpük olması protein kaçağına, kırmızı renkli idrar kanamaya işaret edebilir. Koyu renkli idrar genellikle az su içtiğinizi gösterir fakat çok koyu ise tetkik gerektirir. Yetişkinlerde kötü kokulu idrar genellikle idrar yolu infeksiyonları ile ilişkilidir, çocuklarda ise metabolik hastalıkların bir belirtisi olabilir.