Bitkisel zayıflama ürünleri
Bitkisel Zayıflama Ürünleri
Yeryüzünde bulunan tüm bitki türlerinin 250.000 ila 500.000 arasında olduğu ve bunlardan 70.000 kadarının şifa amacıyla kullanıldığı tahmin edilmektedir (1). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 21.000 bitkinin bitkisel tedavi amacıyla yaygın olarak kullanıldığını belirtmektedir (1). Oldukça geniş kullanım alanı olan bitkisel ürünler DSÖ’ne göre “bitkilerin kök, yaprak, çiçek, kabuk, tohum gibi kısımları veya bu kısımlardan hazırlanan ekstreler ya da bitkilerden bir işlem sonucu elde edilen materyaller” olarak tanımlanmaktadır (2). Bitkilerden kimyasal işlemlerle elde edilen ve tıpta ilaç olarak kullanılan saf bileşikler (örneğin atropin, morfin vb) bu tanımın dışında kalmaktadır.
Tüm dünyada milyarlarca dolarlık bir pazar payına sahip olan bitkisel ürünler ülkemizde de yaklaşık 3 milyar dolar civarında bir ekonomiye sahip olduğu düşünülmektedir (3). Bitkisel ürünler, sağlıklı yaşamak, enfeksiyonlara karşı korunmak, kilo vermek, hipertansiyon, depresyon, kanser gibi çeşitli hastalıklarda tedavi olmak ve saç, kıl, tüy gibi kozmetik ve estetik amaçlarla tüketilmektedirler. Bu ürünler, aktarlardaki karışımlardan, marketlerdeki zayıflama çaylarına, eczane benzeri dükkânlarda satılan tablet, kapsül gibi ilaç görünümlü formlardan, internette satılan çeşitli iksirlere kadar çok geniş bir yelpazede tüketicilere sunulmaktadır. Ancak çoğu zaman bitkisel ürünlerin içeriğinde ne olduğu tam olarak belirtilmemekte hatta özellikle gizlenmektedir (4). Yapılan araştırmalarda bitkisel ürünlerin içlerinde toz, polenler, böcekler ve kemirgen kalıntıları, parazitler, mikroorganizmalar, mantarlar, küf, toksinler, zirai ilaçlar (insektisidler ve pestisidler), toksik ağır metaller ve/veya ilaç etken maddeleri bulunmuştur (5). Üstelik bu tür ürünler “doğal”, “bitkisel” gibi ifadelerle satılmakta ve kullanıcılarında doğal olarak “zararlı değil” algısı yaratılmaktadır. Hatta bitkisel ürünlerin tanıtım ve reklamlarında “inanılmaz”, “mucize”, “süper”, “kesin çözüm” gibi ifadeler kullanılarak tüketicilerin umutları sömürülmektedir. Oysa bazı bitki türleri (örneğin mantarlar) zehirli, hatta öldürücü olabilirler.
Bir kimyasal maddenin “ilaç” adını alabilmesi için on yılı geçkin süren klinik araştırma fazlarından (Faz-0’dan Faz-4’e kadar) geçmesi gerekmektedir. Bu süreçte binlerce madde şu ya da bu sebeple klinik kullanıma girememekte ve klinik araştırmalara dahil edilen binlerce maddeden sadece bir tanesi ilaç olarak onaylanıp tıbbi kullanıma sunulmaktadır. Oysa bitkisel ürünlerde klinik araştırma fazları neredeyse hiçbir zaman yapılmadığından çoğunun ne etkililikleri, ne de güvenlilikleri hakkında bilgi bulunmaktadır. Üstelik klinik araştırma sürecinde sadece bir (ya da bazen iki) saf maddenin etkileri ve güvenliği araştırılırken, bir bitki ise binlerce farklı maddeden oluşmaktadır. Yani bitkinin içeriğindeki hangi madde ne gibi sonuçlar doğuracağı kılı kırk yaran ve her detayı iyice araştıran klinik araştırma benzeri bir süreçten geçmedikçe bilinemez. Bu nedenle bitkisel ürünlerin kullanıcıları tarafından yanlış veya bilinçsizce alınmaları durumunda ölüme kadar varabilen istenmeyen olaylar yaşanabilir (6-7).
Obezite tüm dünyada yaygın olarak karşılaşılan önemli bir sorundur ve DSÖ obezite problemi yaşayanların sayısının 1980 yılından 2008’e kadar yaklaşık iki katına çıktığını bildirmektedir8. DSÖ Avrupa Birliği bölgesinde yetişkinlerin %30-70’inin fazla kilolu, %10-30’unun ise obez olduğunu belirtmektedir (8). Kilo problemin akılcı çözümü diyet ve egzersiz eşliğinde kilonun kontrollü bir şekilde yavaşça verilmesidir. Ancak modern yaşam tarzı nedeniyle insanlar bir an önce ve de kolay yoldan, yani diyet ve egzersiz ile kendilerini sıkıntıya sokmadan kilo vermek istemektedirler (8). Bu nedenle insanlar “mucizevî” yöntemlere doğru kaymakta ve bu amaçla sıklıkla bitkisel ürünler kullanmaktadır. Bu yüzden bitkisel ürünler içinde zayıflama ürünlerinin oldukça önemli bir yeri vardır. Bu amaçla pazara sürülmüş olan binlerce farklı ürün bulunmaktadır. Kilo verdirdiği ileri sürülen bitkisel zayıflama ürünlerinin içeriklerinde üreticileri tarafından altın çilek, African mango, Acai berry, Meksika biberi gibi bitkilerin yer aldığı belirtilmektedir. Ancak yapılan birçok araştırmada bu ürünlerin içinde tiroid hormonları, diüretikler, laksatifler, kafein, sempatomimetikler ve sibutramin gibi çok çeşitli ilaç etken maddesinin bulunduğu gösterilmiştir (9-13). Bitkisel ürünlerin üzerinde “ilaç” olmadıkları, “gıda takviyesi” veya “destekleyici ürün” oldukları belirtilmektedir ve bu ürünlerin içinde ilaç etken maddelerinin bulunması yasadışıdır ve yasaktır. Ancak bitkisel zayıflama ürünlerinin içeriğinde belirtilmeyen ya da gizlenen bu aktif ilaçlar normal bireylerde dahi istenmeyen veya yan etkilere neden olabilirken duyarlı bireylerde ise ölüme kadar varabilen istenmeyen sonuçlara neden olabilirler (6-7). Duyarlı bireyler toplumun içinde dağınık olarak bulunabilir ve kimlerin duyarlı olabileceğini de çoğu zaman öngörmek mümkün değildir. Ayrıca çocuklar, yaşlılar, gebe veya emziren kadınlar, karaciğer-böbrek gibi organ yetmezliği olanlar, kalp-damar, nörolojik, psikiyatrik ve sindirim sistemi hastalığı olan kişiler bitkisel zayıflama ürünlerinin içine gizlenmiş aktif ilaçlara karşı çok daha duyarlı olabilirler.
Yukarıda sözü edildiği üzere bitkisel zayıflama ürünlerinin içinde çeşitli etki mekanizmalarıyla kilo kaybına yol açan veya en azından yol açıyormuş gibi görünen şu ilaçlar bulunmaktadır; tiroid hormonları, diüretikler, laksatifler, kafein, sempatomimetikler ve sibutramin.
Tiroid hormonları:
Tiroksin (T4) ve aktif formu olan triiyodotironin (T3) tüm vücut dokularında normal büyüme ve gelişmeyi, aynı zamanda normal işlevlerin sürdürülmesini sağlar (14). Tiroid hormonlarının hücresel düzeydeki etkileri ise glukoz ve oksijenin hücre içine girişini, glukozun yıkılmasını, oksijenle birleştirilmesini (oksidatif fosforilasyon), oksijen tüketimini ve enerji üretimini (hücrelerde enerji kaynağı olarak kullanılan ATP üretimini) artırarak hem metabolizma hızını belirler hem de kalorijenik etki gösterir (14). Bu etkileri nedeniyle tiroid hormonunun fazlalığında (örneğin hipertiroidi hastalığında) etkilenen kişide kilo kaybı ortaya çıkar. Tiroid hormonlarının bu etkileri yüzünden bitkisel zayıflama ürünlerine karıştırıldığı bilinmektedir (9). İçinde tiroid hormonu bulunan bir bitkisel ürünün kullanılması sırasında kişide istenmeyen birçok etki ortaya çıkabilir, bunlar arasında ; sinirlilik, agresivite, aşırı hareketlilik, duygusal dengesizlikler, iştah artışı, kan basıncı artışı, çarpıntı ve kalpte ritim bozuklukları, kalp yetmezliği, göğüs ağrısı, nefes darlığı, ishal, sık dışkılama, terleme, sıcağa tahammülsüzlük, gözlerde şişme ve gözlerin dışarı doğru fırlaması, protein düzeyinin düşmesi, kas güçsüzlüğü, yorgunluk, kemik erimesi, kanda kalsiyum artışı, adet düzensizlikleri, azalmış üreme yeteneği ve kısırlık, kan yapımının artmasına rağmen kırmızı kan hücre devri (turnover) arttığı için ortaya çıkan kansızlık, kanda serbest yağ asidi ve şeker artışı, trigliserid ve kolesterol düşmesi, artmış hormon yıkımı, artmış vitamin gereksinimi ve artmış ilaç metabolizması sayılabilir (14). İçinde tiroid hormonu gizlenmiş bu tür bir bitkisel ürünü kullanan kişide kalp-damar, nörolojik, psikiyatrik, sindirim, metabolik, kan (hematolojik) ve kas-iskelet sistemi hastalığı bulunması durumunda yukarıda sayılan etkiler çok daha şiddetli olabilir, dahası var olan hastalığın seyri değişebilir. Bu nedenle bu tür hastalığı olanların bitkisel zayıflama ürünü kullanmaması ya da kullanmadan önce ve kullanımı sırasında bu etkilere karşı son derece dikkatli olması ve bu tür bir etkinin çıkması durumunda da derhal bitkisel zayıflama ürününü kesip bir sağlık kuruluşuna başvurması gereklidir.
Diüretikler:
Diüretik ilaçlar böbrek işlevleri üzerindeki etkileriyle sodyum ve su atılımını artıran, yani idrar oluşumunu artıran ilaçlardır (15). Diüretik ilaçlar böbreklerde esasen sodyumun geri alımını baskılayarak idrarla atılmasını, beraberinde de su kaybedilmesine neden olurlar. Diüretikler su ve sodyum atılımını artırarak, vücut sıvılarının hacmen azalması nedeniyle vücutta geçici bir kilo kaybı oluştururlar. Kaybedilen vücut ağırlığı yağ değil su olduğu için bu durum kalıcı değildir. Su veya sulu gıda ve içeceklerin alınmasıyla vücuttaki su miktarı eski haline getirilir ve vücut ağırlığındaki kayıp ortadan kaldırılır. Diüretik ilaçların vücut ağırlığı üzerindeki etkileri hızlı ortaya çıktığı için bitkisel zayıflama ürünü üreticileri tarafından sıklıkla bu sahtekârlık yapılmaktadır (10). İçinde diüretik bulunan bir bitkisel ürünün kullanılması sırasında kişide istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir, bunlar; sıvı ve elektrolit kaybı (kanda sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum, klor, fosfat ve hidrojen iyonlarının azalması) kan pH’sının alkaliye kayması (metabolik alkaloz), baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü ve buna ikincil çarpıntı, kalp hızının artması ve ritim bozuklukları, vücut sıvısının kaybı, kan şekerinin artması ve idrarla şeker kaybı, kanda lipidlerin yükselmesi, pankreas iltihabı (pankreatit), safra akımının azalması nedeniyle ortaya çıkan sarılık, kas güçsüzlüğü ve kramplardır (15). İçinde diüretik ilaç maddesi gizlenmiş bu tür bir bitkisel ürünü kullanan kişide kalp-damar, metabolik (örneğin diyabet) ve kas-iskelet sistemi hastalığı bulunması durumunda yukarıda etkiler çok daha şiddetli olabilir. Ayrıca bitkisel zayıflama ürününün içine gizlenmiş madde diüretik ilaçlar içinde en sık kullanılan tiyazid türevlerine ait bir ilaç ise ve buna maruz kalan kişi aynı zamanda kalp yetmezliği tedavisi için kalp glikozidi (örneğin digoksin) veya bir psikiyatrik hastalık olan mani için lityum alıyorsa, dijital ve lityum zehirlenmesi ortaya çıkabilir. Prostat büyümesi (benign prostat hipertrofisi) veya idrar yollarında taş gibi üriner siteminde tıkayıcı hastalığı olanlarda diüretik etkili bir maddenin kullanılması durumunda idrar akışı engelleneceğinden dolayı biriken idrarın böbreklerde ciddi harabiyet oluşturması gibi çok daha zararlı sonuçlar doğurabilir. Bunun sonucunda da böbrekler şişer (hidronefroz) ve böbrek kaybı söz konusu olabilir. Bu nedenle kalp-damar, metabolik, idrar yolları ve kas-iskelet sistemi hastalığı olanların ve dijital ya da lityum kullananların bitkisel zayıflama ürünü kullanmaması ya da kullanmadan önce ve kullanımı sırasında bu etkilere karşı son derece dikkatli olması gerekir.
Laksatifler:
Sindirim sisteminde (gastrointestinal sistem) bulunduklarında dışkının yumuşamasını sağlayan ilaçlara laksatif (müshil), dışkının sulu halde kalmasını sağlayan ilaçlara ise pugatif (güçlü müshil) denir. Tüm laksatif veya purgatif ilaçların ortak etkisi dışkı ile net su kaybına neden olmalarıdır. Laksatif-purgatif ilaçların çeşitli etki mekanizmaları bulunmaktadır; bunlardan bazıları suyla temas ettiklerinde şişerek (örneğin kepekli yiyecekler) kitle etkisi ile dışkının atılmasını kolaylaştırırken, kimisi ise barsak mukozasını tahriş ederek (örneğin Hint yağı) dışkının sulu halde kalmasını sağlarlar. Bazısı da (örneğin mannitol) ozmotik etkiyle suyu barsak içinde tutarak atılmasını sağlar. Hangi etki mekanizması olursa olsun laksatif-purgatif ilaçların etkisi dışkı yoluyla su kaybıdır. Bu nedenle aynen yukarıda sözü edilen diüretik ilaçlarda olduğu gibi vücuttan sıvı kaybı yaptıkları için kısa süreliğine kilo kaybı yapmış gibi görünseler de ağız yolundan sıvının tekrar alınması bu etkiyi ortadan kaldırır. Yani tartıda oluşturdukları azalma kısa sürelidir. Aslında barsakta tahriş oluşturdukları ve laksatif-purgatif etki gösterdikleri için bazı bitkiler tıpta bu amaçla ilaç olarak kullanılmaktadır. Bunlar, kepekli ve lifli bitkiler, Aloe veradan elde edilen aloin ve sinameki bitkisinden elde edilen senna glikozidleridir. Benzer şekilde diğer birçok bitki de barsağı tahriş ederek etki gösterebilmektedir. Aslında bunun nedeni barsakların vücuda yararlı olmadığını düşündüğü bu içeriğin hızla bertaraf edilmesini sağlamaktır. Yani barsaklar bizi korumak için zararlı olarak kabul ettiği bu bitkiyi atmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla böyle bir yöntemin vücut için yararlı olduğu düşünülemez. Bitkileri savunan kimi bazı kişiler dışkının zehirli bir içerik olduğu düşüncesiyle olsa gerek “detoks yapmak” gibi son derece bilim dışı bir yol izleyerek ne pahasına olursa olsun dışkıdan kurtulmanın peşine düşmüş gibi görünmektedirler (16). Oysa dışkılama sindirilmemiş artıkların ve barsaklarda (besin, su, ve ısı olduğu için doğal olarak) oluşan bakterilerin atılmasını sağlayan tamamen normal bir olaydır. Zayıflama sağladığı iddia edilen bitkisel ürünlerin içinde laksatif-purgatif etkili ilaç olmasa bile içeriğindeki bitki ya da bitkilerin bu mekanizma ile laksatif etki göstermeleri ve geçici kilo kaybına neden olmaları olasıdır. Aslında yukarıda da sözü edildiği üzere gerçek bir kilo kaybı sağlamazlar. Ayrıca sindirim sistemi hastalığı bulunanların, içinde ilaç olsun ya da olmasın bu tür ürünleri kullanmaları sakıncalı olabilir.
Kafein:
Bir metilksantin olan kafein, hücre içinde uyarıcı etkiler oluşturan bir sinyal mekanizmasının (siklik AMP ya da cAMP) yıkımını engelleyerek hücre içindeki düzeylerini artırır (14). Metilksantinler ayrıca hücreleri baskılayıcı özellik gösteren bir madde olan adenozinin etkilerini de baskılayarak hücrelerin uyarılmasını sağlarlar (14). Her iki etki mekanizması da hücrelerin aktivitesini artırarak metabolik hızlarını, dolayısıyla da enerji üretimlerini artırır. Metilksantinler böbrek üzerindeki etkileriyle diüretik etki de gösterebilirler (14). Bu nedenle birçok bitkisel zayıflama ürününde, hem de yüksek miktarlarda kafein bulunur (11). Kafein içeren bitkisel ürünlerde “yağları yakar” veya “metabolizmayı hızlandırır” gibi ifadeler bulunmaktadır (14). Kafein ve diğer metilksantinler merkezi sinir sistemi ve kalp-damar sisteminde uyarılmaya neden olur. Bunun sonucu olarak sinir hücrelerinin aktivitesi artar ve huzursuzluk, ajitasyon, gerginlik ve akut psikoz ile kalp çarpıntısı ve ritim bozuklukları ile göğüs ağrısı ortaya çıkabilir. Hatta daha yüksek miktarlarda maruz kalındığında sara benzeri nöbetler ve kalp durması ve ölüm görülebilir. Ayrıca yüksek kafein içeriği enerji içeceklerinde de bulunmaktadır ve bu ürünlerin bilinçsizce tüketilmesiyle ölüme kadar varabilen birçok istenmeyen etki görülmektedir (17). Bu nedenle içinde kafein bulunan zayıflatıcı bitkisel ürünlerin nörolojik, psikiyatrik veya kalp-damar sistemi hastalığı olanlar tarafından kullanılması ciddi sağlık riskleri oluşturabilir.
Sempatomimetikler:
Sinir sisteminin irademizle çalışan kısmı hareketlerimizi sağlayan iskelet kaslarına giden uyarıları taşır. Ancak kalp atış sayısı, kan basıncı, barsak hareketleri, salgılar gibi daha birçok fizyolojik olayı irademizle kontrol edemeyiz. Sinir sisteminin irademiz dışında kalan işlevleri yerine getiren bu kısmına otonom sinir sistemi adı verilir. Otonom sinir sisteminin de sindirim ve dinlenme gibi olaylar sırasında aktif olan kısmına parasempatik sinir sistemi denir. Otonom sinir sisteminin sempatik kısmı ise tehlikeli bir durumla karşılaşıldığında vücudu “savaş ya da kaç” durumuna hazır hale getirir (14-15). Sempatik aktivite artışıyla tüm vücutta tam bir “alarm” durumu ortaya çıkartılır. Ortaya çıkan bu etkilerden bazıları, kan basıncı ve kalp hızında artış, göz bebeklerinin büyümesi, bronş ve barsaklar gibi düz kaslı organlarda belirgin gevşeme, kan şekerinin yükselmesi ve tüylerin diken diken olmasıdır. Sempatik sinir sisteminin etkilerinden biri de, hem doğrudan etkilerinden sorumlu olan bir tür reseptörünün (alfa adrenerjik) merkezi sinir sisteminde uyarılmasıyla, hem de kan şekerinin artırılması yüzünde iştah azalmasıdır. İştahın azalması kilo kontrolü için oldukça iyi bir etki mekanizması olarak görülebilir. Ancak sempatik aktivite artışı sürekli bir hal aldığında tüm doku ve organlarda oluşan stres çok ciddi sonuçlara neden olabilir (18-19). Bu amaçla kullanılan birçok sempatomimetik ilaç bulunmaktadır. Bunlar efedrin ve türevleri, fenilpropanolamin, fenfluramin, fentermin ve amfetamin türevleridir (18-19). Bu ürünlerin kullanımına bağlı kalp-damar, kas-iskelet, solunum, sindirim ve merkezi sinir sistemi gibi birçok organ ve sisteme ait istenmeyen etkiler ve ölümler bildirilmiştir (18-20). Bunlar arasında hipertansiyon, kalp ritim bozuklukları, pulmoner hipertansiyon, kan basıncı artışına ikincil beyin kanamaları, çizgili kaslarda erime (rabdomiyoliz), karaciğer hasarı (hepatotoksisite) ve ölüm bulunmaktadır (18-21).
Sibutramin:
Sibutramin ülkemizde 2001 yılında Reductil® ticari ismiyle ruhsat almış ve obezite tedavisinde kullanıma girmiş bir ilaçtır. Ancak oluşturduğu kardiyovasküler riskler (özellikle kalp krizi ve aritmi) nedeniyle 2010 yılında birçok ülke ile birlikte Türkiye’de de ruhsatı iptal edilmiştir (22). Sibutramin merkezi sinir sisteminde serotonin, noradrenalin ve dopamin geri alımını baskılayıp iştahı azaltmak suretiyle kilo verilmesini sağlar. Birçok ülkede artık ilaç olarak kullanılmadığı halde bitkisel zayıflama ürünlerinin çoğunda sibutramin tespit edilmiştir (13, 23-24). Ağız kuruluğu, paradoksal iştah artışı, bulantı, tat bozukluğu, midede yanma ve tahriş, kabızlık, uyku bozukluğu, sersemlik, his bozuklukları, adet krampları, baş ağrısı, kızarma, kas ve eklem ağrıları, kan basıncı ve kalp hızı artışı gibi yan etkiler oluşturan sibutraminin en ciddi etkileri kalp ritmi bozukluklarıve kalp krizidir (25). Tüm dünyada içinde sibutramin katıştırılmış bitkisel zayıflama ürünleri nedeniyle birçok ölüm bildirilmiştir (26-27). Bu tür ürünleri kullananların kilo vermek yerine birçok yan etkiyi yaşamaları, dahası hayatlarının tehlike girmesi veya yaşamlarını kaybetmeleri olasılığı bulunmaktadır.
Sonuç:
Televizyon, dergi, gazete, internet gibi birçok mecrada yaygın olarak tanıtılan veya konu edilen yahut yakın çevrelerce tavsiye edilen bitkisel zayıflama ürünleri tanıtıldıkları gibi “mucize” değil tam tersine yukarıda sözü edildiği üzere ölüme kadar varabilen birçok olumsuz etkiye neden olabilen ürünlerdir. Üstelik “tamamen doğal”, “bitkisel” gibi ifadeler insanların aklında bu ürünlerin güvenli olduğu algısı yaratmaktadır. Bu algıda olan bir kişinin, kullandığı bitkisel zayıflama ürününden zarar gelmeyeceğini düşünmesi kuvvetle olasıdır. Doğal olduğu için zararsız diye düşünerek kullanılan bitkisel zayıflama ürünleri, içinde yer alan kullanım şeklinden farklı olarak (örneğin daha hızlı kilo vermek amacıyla önerilenden daha çok ve/veya daha sık aralıklarla) alınması normal bireylerde bile istenmeyen durumlara neden olabilir. Bundan dolayı T.C. Sağlık Bakanlığı bitkisel ürünlerin kullanımıyla mağdur olan kişilerin işbirliğiyle hazırlamış olduğu bilgilendirici ve bilinçlendirici kamu spotlarını ulusal kanallarda gösterilmesini sağlamıştır (28).
Diğer taraftan, “Gıda Takviyesi”, “Bitkisel Ürün”, “Destekleyici Ürün” vb. isimlerle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili mevzuatına göre besin desteği olarak izin alındıktan sonra, piyasaya arz sürecinde tedavi edici etkisi olduğu belirtilerek aldatıcı ve yanıltıcı beyanlarla tüketiciye sunulduğu bilinen bu tür ürünlerle ilgili olarak, 663 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 27’inci maddesiyle Sağlık Bakanlığına tanınan yetki çerçevesinde doğrudan toplatma ve imha gibi işlemler yapılmaktadır (22). Sağlık Bakanlığı aynı zamanda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından bu tür ürünlerin toplatılması ve izinlerin yeniden değerlendirilmesi, Reklam Kurulu ve Radyo Televizyon Üst Kurulundan gerekli müeyyidelerin uygulanması, ürünlerin internet üzerinden tanıtım ve satışının yapılması halinde ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan sitelere erişimin engellenmesi gibi taleplerde de bulunabilmektedir (22). Ayrıca, söz konusu fiiller halk sağlığını tehdit etmesi ve halkın yanıltılması yönüyle Türk Ceza Kanunu bakımından da suç teşkil ettiği düşünüldüğü durumlarda da ilgili Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaktadır (22).
İçeriğinde ne olduğundan emin olunmadan bitkisel zayıflama ürünlerinin tüketilmesi istenmeyen birçok etkiye neden olabilir. Bitkisel zayıflama ürünü kullanan veya kullanacak olan kişilerin yukarıda sayılan istenmeyen etkilere karşı uyarılması tüm sağlık çalışanlarının ve ilgili kamu veya özel kurum ve kuruluşlarının sorumluluğudur. Bitkisel zayıflama ürünü kullanan kişilerde istenmeyen etkilerin ortaya çıkması durumunda da bu durum “advers etki bildirim formu” ile derhal Türkiye Tıbbi Cihaz ve İlaç Kurumu Risk Dairesi Başkanlığı bünyesinde bulunan Türkiye Farmakovijilans Merkezine (TÜFAM) bildirilmelidir (29).
Kaynaklar.
1- Ersöz T. Bitkisel İlaçlar ve Gıda Takviyeleri ile İlgili Genel Yaklaşım ve Sorunlar. Türkiye Eczacılar Birliği Yayını/Meslek İçi Sürekli Eğitim Dergisi 2012; 27-28: 10-20.
2- World Health Organization. WHO General Guidelines for Methodologies on Research and Evaluation of Traditional Medicine. World Health Organization, Vol 1. Geneva. 2000.
3- Kartal M, Erdem SA. Bitkisel Ürünlerde Dünya Pazarı ve Türkiye. Türkiye Eczacılar Birliği Yayını/Meslek İçi Sürekli Eğitim Dergisi 2012; 27-28: 38-43.
4- Haneef J, Shaharyar M, Husain A, Rashid M, Mishra R, Siddique NA, Pal M. Analytical methods for the detection of undeclared synthetic drugs in traditional herbal medicines as adulterants. Drug Testing and Analysis. 2013; 5 (8): 607-613.
5- Posadzki P, Watson L, Ernst E. Contamination and adulteration of herbal medicinal products (HMPs): an overview of systematic reviews. European Journal of Clinical Pharmacology. 2013; 69 (3): 295-307.
6- http://www.radikal.com.tr/saglik/gida_takviyesi_degil_tam_bir_olum_tuzagi-1094884 (son erişim: 15-12-2013).
7- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18153631.asp (son erişim: 15-12-2013).
8- World Health Organization, Obesity: Data and Statistics, 2012; (http://www.euro.who.int/en/health-topics/noncommunicable-diseases/obesity/data-and-statistics) (son erişim: 15-12-2013).
9- Khazana M, Hedayatib M, Askaria S, Azizi F. Adulteration of products sold as Chinese Herbal medicines for weight loss with thyroid hormones and PCP. Journal of Herbal Medicine. 2013; 3 (1): 39-43.
10- Lançanova Moreiraa AP, Mottab MJ Dal Molinb TR, Vianaab C, de Carvalho LM. Determination of diuretics and laxatives as adulterants in herbal formulations for weight loss. Food Additives & Contaminants: Part A. 2013; 30 (7): 1230-1237.
11- Cohen PA, Attipoe S, Travis J, Stevens M, Deuste P. Caffeine Content of Dietary Supplements Consumed on Military Bases. JAMA Intern Med. 2013; 173 (7): 592-594.
12- Haller CA, Benowitz NL. Adverse Cardiovascular and Central Nervous System Events Associated with Dietary Supplements Containing Ephedra Alkaloids. N Engl J Med. 2000; 343:1833-1838.
13- Ozdemir B, Sahin I, Kapucu H, Celbis O, Karakoc Y, Erdogan S, Onal Y. How safe is the use of herbal weight-loss products sold over the Internet? Hum Exp Toxicol. 2013; 32: 101-106.
14- Bertram Katzung, Susan Masters, Anthony Trevor. Basic & Clinical Pharmacology. 9. Mc Graw Hill & Lange, 2004; 886-895.
15- Heinz Lüllmann, Klaus Mohr, Albrecht Ziegler, Detlef Bieger. Color Atlas of Pharmacology. 2. Thieme, 2000; 158-165.
16- http://www.maranki.com/1601_Lavman-seti-hediyeli-kitap-kampanyamizdan-mutlaka-yararlanin.html (son erişim: 15-12-2013).
17- Goldfarb M, Tellier C, Thanassoulis G. Review of Published Cases of Adverse Cardiovascular Events After Ingestion of Energy Drinks. The American Journal of Cardiology. 2014; 113 (1): 168-172.
18- Stahl CE, Borlongan CV, Szerlip M, Szerlip H. No pain, no gain–exercise-induced rhabdomyolysis associated with the performance enhancer herbal supplement ephedra. Med Sci Monit. 2006 Sep;12(9):CS81-4.
19- Ioannides-Demos LL, Proietto J, Tonkin AM, McNeil JJ. Safety of Drug Therapies Used for Weight Loss and Treatment of Obesity. Drug Safety. 2006; 29 (4): 277-302.
20- Elsayed RK, Glisson JK, Minor DS. Rhabdomyolysis associated with the use of a mislabeled “acai berry” dietary supplement. Am J Med Sci. 2011; 342 (6): 535-538.
21- Pittler MH, Schmidt K, Ernst E. Adverse events of herbal food supplements for body weight reduction: systematic review. Obes Rev. 2005; 6 (2): 93-111.
22- http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-7892sgc.pdf (son erişim: 15-12-2013).
23- Vaysse J, Balayssac S, Gilard V, Desoubdzanne D, Malet-Martino M, Martino R. Analysis of adulterated herbal medicines and dietary supplements marketed for weight loss by DOSY 1H-NMR. Food Addit Contam Part A Chem Anal Control Expo Risk Assess. 2010; 27 (7): 903-916.
24- Arıburnu E, Uludağ MF, Yalçınkaya H, Yesilad E. Comparative determination of sibutramine as an adulterant in natural slimming products by HPLC and HPTLC densitometry. Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis. 2012; 64-65: 77-81.
25- Sibel Göksel S. Oğuz Kayaalp. Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji. 12. Pelikan Yayıncılık, 2009; 871-883.
26- Harrison-Woolrych M, Ashton J, Herbison P. Fatal and Non-Fatal Cardiovascular Events in a General Population Prescribed Sibutramine in New Zealand. Drug Safety. 2010; 33 (7): 605-613.
27- Eroğlu E, Gemici G, Bayrak F, Kalkan AK, Değertekin M. Acute myocardial infarction in a 24 year-old man possibly associated with sibutramine use. International Journal of Cardiology. 2009 (Letter to the Editor): e43–e45
28- http://www.sabah.com.tr/Yasam/2013/03/05/bitkisel-ilaclara-karsi-kamu-spotu (son erişim: 15-12-2013).
29- http://www.titck.gov.tr/Detail.aspx?pages=/PortalAdmin/Uploads/Titck/News/HBR-deeeed29-35170.htm (son erişim: 15-12-2013).
Prof. Dr. Atila Karaalp
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi