Biten İlişkinin Ardından Toparlanma Yolları
Her şey filmlerdeki gibi başlar; birlikte kurulan güzel hayaller, tatlı sözler, heyecanlar … Bazen her şey planlandığı gibi gitmez ve ayrılık kapıyı çalabilir. Bu durum kişiden kişiye göre değişse de bazı durumlarda çok sancılı geçebilir hatta kişiyi depresyona itebilir. Biten bir ilişkinin ardından yaşanan üzüntü, kişi için kayıptır ve ölüm kaybında olduğu gibi; kişiyi tekrar göremeyecek olmak, geleceğe yönelik kurulan hayalleri gerçekleştirememiş olmak gibi bazı ortak özellikler taşımaktadır. Ayrılık sürecinde ilişkinin nasıl sonlandığı, kişi için ilişkinin önemi, ayrılan taraf mı terkedilen taraf mı olunduğu, ilişkiye yapılan yatırım, evli ya da bekar olmak, ilişkinin uzunluğu da toparlanma sürecini etkeleyen etkenler arasındadır.
Ayrılık Sonrası Neler Yapılmalı? Neler Yapılmamalı?
Biten ilişki sonrası bazen kişilerde; gereksizce karşı tarafı suçlama, yolunda gitmeyen ilişki sonucu olan ayrılığa bir günah keçisi ilan etme isteği oluyor. Unutulmamalı ki her zaman iki iyi insanın bir araya gelmiş olması mükemmel bir ilişki için yeterli olmuyor, biten ilişki kişilerin karakterini kötü yapmıyor, sadece yaşanan ilişki için iyi olmanın yeterli olmadığı anlamına geliyor. Bu yüzden karşı tarafı suçlamak yerine “Ben de iyi biriyim, o da iyi biri ama bu ilişki için iyi insan olmamız doğru ilişkinin anahtarı değil” diye düşünebilinmelidir.
Yasınızı ertelemeyin. Ayrılık sonrası yapılan en büyük hatalardan biri yaşananları yok saymak, ağlamak istese de ağlamamak ve üstünü örtüp hiçbir şey olmamış gibi davranmaktır. Bu aynı ayağını masaya vuran ve canı yandığı halde çocuğun “acımadı ki, acımadı ki” demesi gibidir. Tutulması gereken bir yas var ise bu yas tutulmalı, tutulmayan her yas, bastırılan her duygu, üzüntü ve öfke somatik bir şekilde dışa vurur kendini. Örneğin aldatılan, terkedilen bir kişi “Neden onun yasını tutayım, beni bırakmış bir de onun için üzülecek miyim?” der. Fakat yaşanması gereken duygu kişi için değil, yaşanılan ilişki içindir aslında. Tutulan yas aynı zamanda ayrılık gerçeğini kabulleniş ve ilişkiden çıkarılması gereken dersler için de çok önemlidir.
Hemen yeni bir ilişkiye başlamak da en sık yapılan hatalardan biri olmaktadır. Ayrılık sonrası hemen yeni ilişkiye başlayan kişiler, genellikle yas tutma ve kabulleniş sürecini kaldıracak güçte olmayan kişilerdir. Yeni bir ilişkinin eskiyi unutturacağını, deyim yerindeyse “çivi çiviyi söker” diye düşünür kişi. Bu davranış ameliyat edilmeden kapanmayacak olan kanayan bir yaranın yara bandı ile kapatılınca iyileşeceğini düşünmek gibidir.
Tarlada bir ekini ekmek için bile nadas süreci vardır ki, amaç toprağı dinlendirmek, yeni ekilecek ürün ile eski ürünü karıştırmamak ve yeni ürünü kaliteli kılmaktır. Yası tutulmamış, geçmiş ilişkiden çıkarılması gereken dersleri almamış, biten ilişkinin analizi yapılmamış, ilişkideki rolünü sorgulamamış, ilişki sürdürme ve problem çözme şekillerini incelenmemiş ve kendine yeni bir ilişkiye başlamak için zaman tanımamış olan kişinin bastırdığı eski ilişkiye dair kazanımlardan oluşan duyguların, davranışların, problemlerin farklı kişiler ile gelecekte tekrar karşısına çıkması muhtemeldir.
Ayrıldıktan sonra mesaj atmak, aramak, sosyal medya hesaplarından takip etmek kişinin yas sürecini uzatan etkenler arasındadır. Bazen kişi dost kalmayı ister; yoğun duygular hissettiği kişi ile arkadaş olarak kalmak çok mümkün olmamak ile birlikte ayrılık acısını atlatmayı zorlaştırmaktadır. Duygular soğuyunca, yas süreci tamamlanınca ve o kişiyi gürünce öfke, kızgınlık, sevgi gibi hiçbir duygu hissetmediğinizde buna karar vermek önemlidir.
Bitmiş ilişkinin ardından yas tutmak, yaşanması gereken acının, öfkenin ve duyguların yaşanması gerekmektedir fakat bu sürecin gereğinden fazla uzaması ise ayrı bir sorunu beraberinde getirir. Kişi bazen ayrıldığı partnerin geri geleceğine inandığı için, bazen yeni bir ilişkiye başlamak zor geldiği için biten ilişkiye dair kendisiyle yüzleşemez, ayrılığın bittiğini kabullenemeyen kişiler yas sürecini tamamlamakta zorlanır ve bazen bu durum depresyona kadar gidebilmektedir.
Yaşadığınız üzüntüyü paylaşmaktan çekinmeyin. Bazı kişiler yaşadığı durumu kimseyle paylaşmak istememektedir, paylaşırsa insanlar tarafından güçsüz görüneceğini ya da “Hala onu mu düşünüyorsun” tutumuyla karşılaşmaktan çekinirler. Bu süreci yalnız atlatmak yerine güvendiğiniz, sizi dinleyecek, destek olacak tanıdıklarınızla paylaşmanız süreci kolay atlatmanız açısından önemlidir.
Yaşanan üzüntü ile başedemeyen kişiler bazen kendisini fazla yemek yemeye ya da yemekten kesilmeye, bazen günün tümünü “Uyursam bu acım geçer” düşüncesi ile uyuyarak geçirmeye ya da tüm gece uyuyamama veya da alkol, madde gibi zararlı maddeler ile düşüncelerini uyuşturmaya yönlendirir. Eskiden yaptıkları sosyal aktiviteleri yapmaktan kaçınabilirler, kendi içine çekilebilirler. Bilinmelidir ki, bu durumlar yaşanılan süreci bastırmaktan başka bir işe yaramayacak, unutmanızı sağlamayacaktır.
Biten bir ilişkinin ardından zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Bu durumun yaşanması ve alınması gereken derslerin alınıp, ilişkinin analizi yapılıp, eski ilişkinizde neyi neden yaptığınızı farkedip eski hataları yeni ilişkiye taşımamanız için hayatın size verdiği bir ödev olduğunu ve hayatınızı yeniden yapılandırmak, kendinizi daha iyi tanımak, eksik ve hatalarınızı görüp farkedebilmek için verilen bir şans olduğunu hatırlayın. Tüm bu süreçler ile tek başınıza başedemiyor ve bu durum sosyal, iş, eğitim, kariyer alanlarınızda bozulmalara neden oluyorsa, psikolojik destek almanız sağlıklı ayrılığı kabulleniş açısından oldukça önem taşımaktadır.