Yapılan çalışmalarda, ülkemizde de bağımlılık yaşının gittikçe düştüğü görülmüş ve özellikle gençler arasında madde kullanım sıklığının arttığı saptanmıştır” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Gözde Gündoğdu Meydaneri, bağımlılık ile mücadele konusunda önemli bilgiler verdi.
Uyuşturucu maddelerin kullanımı, neredeyse binlerce yıldır insanlığı etkilemekte olup; madde kullanım bozuklukları bugün de karmaşık psikiyatrik durumlardandır. Bağımlılık; maddenin kişinin sağlığını, gündelik yaşantısını, sosyal ilişkilerini, genel olarak yaşamını olumsuz anlamda etkilemesine rağmen kişinin madde kullanımını sürdürmesi ve maddeyi bırakamamasıdır.
Her Bireyde Risk Vardır
Bağımlılık, başta beynin ödül merkezi olarak bilinen alanı olmak üzere; öğrenme, duygular, dürtü denetimi, muhakemeden sorumlu alanlarını da etkileyen bir rahatsızlıktır. Temelde kişiyi madde kullanımına iten ve bağımlılık oluşumuna neden olan durum; psikolojik (kişilik yapısı, baş etme becerileri, vb), genetik yatkınlık, sosyal çevre (maddeye ulaşılabilirlik, arkadaş grubu), biyolojik faktörlerin bir kombinasyonu olmakla beraber; maddenin türü, saflık derecesi gibi özellikleri de bu süreci etkiler. Bağımlılık yapıcı özellikte maddeyi alan her bireyde, bağımlı olma riski vardır.
“Bağımlı Birey Kontrolü Kendisinde Sanır”
‘’Bir kere denemekle bir şey olmaz’’, ‘’Bir deneyeyim sonra bir daha almam’’ düşünceleri ve merak duygusu ile maddeye yönelen birey, bu süreçte kontrolün kendisinde olduğunu ve isterse bırakabileceğini düşünmektedir. Kişi, madde ile oluşan hali tekrar deneyimlemek için duyduğu arzu ile beraber tekrarlayan madde alımına yeniden yönelir. Kısa süre sonra bu durum kontrolden çıkar, madde kullanım sıklığı ve miktarı artar. Birey bu süreçte de bağımlılığını inkar ediyor, halen kontrolün kendisinde olduğunu düşünüyor olabilir. Bu durumda, kişinin tedavi için profesyonel yardım alması gereklidir.
Aileye Önemli Rol Düşüyor
Tedavide öncelikle, bağımlılık durumunun hangi aşamada olduğunun tespiti ile kişinin içgörüsünün, farkındalığının ve motivasyonunun arttırılması hedeflenir. En iyi tedavi programları; dikkatli bir değerlendirme sonrası kişiye uygun olarak hazırlanmış ve kişinin ihtiyaçlarına yönelik (arındırma tedavileri, yoksunluk/zehirlenme belirtileri var ise bu durumlar için ilaç tedavileri) müdahale ve prosedürleri içeren, uzun dönemli davranış değişikliği ve maddeden uzak kalma motivasyonunu arttırmayı da hedefleyen tedavilerdir. Bu süreçte kişinin ailesine de, önemli görevler düşmektedir. Böyle bir tabloda, madde bağımlılığı olan bireyi suçlamak yerine anlamaya çalışmak, yapmış olduğu hatalar üzerine yapıcı konuşmalarda bulunup çözüm seçeneklerine odaklanmak, sorumluluk vermek, ailesi olarak kişinin yanında olunduğunu hissettirmek ve onu etkin dinlemek bunlardan sadece bazılarıdır.
Ömür Boyu Kontrolde Tutulması Gerekiyor
Sonuç olarak unutulmaması gereken; bağımlılık, yaşam boyu mücadele edilmesi gereken kronik bir rahatsızlıktır. Etkin bir tedavi ile düzelse de tedavi sonrasında kişinin, hayatı boyunca maddeden uzak kalması gerekir. Aksi halde maddeye doğru atılan en ufak bir adım hastalığın nüksetmesine ve tüm problemlerin tekrar yaşanmasına neden olacaktır.