Yapmış olduğum geniş girizgahtan sonra konunun derinliğine inmeden yüzeysel olarak nedir bu beden dili meselesi açıklamaya çalışayım. Ve tabi kullanılan, yanlış lanse edilen tarafları nelerdir onlara değineyim.
Başlıktan da anlayacağınız üzere ben konuyu bedenin dili olarak ele alıyorum. E ne değişti derseniz şayet beden dili dendiğinde akla birsürü kalıp gelmektedir.Şöyle durursanız böyle düşünüyorsunuz demektir. Şöyle yaparsanız böyle birisinizdir gibi kalıpları artık “beden dili” eğitimlerinde, seminerlerinde anlatılan kavramdır.?????
Benim “bedenin dili” olarak ele almamın sebebi fizyolojik temellidir ve bedeni edebi olarak kişiselliştirirsek belirli olaylar,durumlar ve yaşantılar karşısında beden istemsiz olarak tepkiler vermektedir. Bu anlattığım insanda sempatik sistemin devreye girdiği zamanlardır.
Bizler korktuğumuzda,sıkıldığımızda, öfkelendiğimizde vücudumuz istemsiz (insanın iradesi dışında) tepkiler vermektedir. El ve ayaklarda titreme, avuç içlerinin terlemesi, göz bebeklerinin büyümesi v.b. tepkiler bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmektedir.
İşte bu durumlarda bedenimiz karşı tarafa mesajlar vermektedir. Bir nevi konuşmaktadır diybiliriz soyut anlamda…
Açıkcası işin bilimsel olan tek kısmı burasıdır. Bunun haricinde geriye kalan kısımlar ancak kültürel farklılıklar ve öznel çıkarımlardır. Kültürel farklılığa bir örnek verecek olursak ABD’de ve Kanada’da “müthiş,harika” anlamında yapılacak bir el hareketinin anlamı; ülkemizde “eşcinsel misin?” sorusunu temsil eden işarettir.
Öznel deneyim olarak ise arkadaşımın yaşayıp bana anlatmış olduğu bir olayı sizlerle paylaşabilirim. Kızının erkek arkadaşıyla tanışacak olan babanın ilk tokalaşma esnasında, arkadaşımın elini koparacak ölçüde sıkması babanın bedeni tarafından verilen bir mesaj olarak değerlendirilebilir. Ama burada şunu belirtmek benim asıl görevimdir. Tüm babalar böyle yapar gibi bir çıkarım da bulunamayız. Ancak duygularımızın,düşüncelerimizin davranışlarımızı yönettiği gerçeğini de yadsıyamayız.
Ayrıca belirttiğim öznel deneyim veya sizlere belirtilen öznel deneyimler hiçbir bilimsellik arz etmemektedir. Yazımın girizgahında ifade ettiğim kullanılan tarafı tam olarak budur. Beden dili kalıplara sokulmamalıdır. Kişilerin yalnızca beden dillerinden yola çıkarak kesin çıkarımlar yapamayız,yapmamalıyız.
Bunun dışında örneğin insanlar kolları bağlı duruyorsa iletişime kapalıdır diyemeyiz. Eğer dersek anaokulundan itibaren “çiçek olmak” olarak öğrenilen davranış nasıl “iletişime kapalı” olarak yorumlanabilir?
Sevgilerimle…