Besin alerjileri her geçen gün dünya üzerinde artış göstermektedir. Besin alerjisi; besin proteinlerine karşı bağışıklık sistemi tarafından geliştirilen spesifik Ig E antikorları aracılığıyla ortaya çıkan aşırı duyarlılık reaksiyonları olarak tanımlanabilir. Besin intoleransından farkı, direkt olarak bağışıklık sistemini etkilemesidir.
Ebeveynlerinden birinin veya kardeşlerin alerjik bir durumların söz konusu olması bebekler içinde alerji riskini arttırmaktadır. Çevresel faktörler, yaşanan coğrafya, beslenme alışkanlıkları alerji görülme sıklığını etkilemektedir.
Besin alerjisi bebeklik döneminin ilk 1-2 yılı içinde daha sık görülür. İnek sütü, yumurta, balık, ceviz fındık badem gibi yağlı tohumlar, buğday, kabuklu deniz canlıları en sık alerji yapan besinler olarak tanımlanabilir. Bunların yanı sıra soya, susam, gıda katkı maddeleri , tatlandırıcılar da alerji yapabilir.
Genellikle bebeklerdeki besin alerjileri hayat boyu devam etmez. Ancak ailede atopik dermatitli bir birey varsa besin alerjisi görülme sıklığı artar ve önlem almak gereklidir. Ailesinde alerji bulunan bebeklerin en az 6 ay süreyle mutlaka emzirilmesi, ek besine erken başlanmaması önlem olarak uygulanmalıdır. Riskli besinlere karşı tedbirli davranmak ve tüketimi sonrası dikkatle gözlemek bu süreçte önemlidir.
Besin alerjisi belirtileri; sulu veya kanlı ishal, kusma , gaz , kaşıntılı deri kızarıklıkları, burun akıntısı veya tıkanıklığı, akut astım bulgurları , anafilaksi ,heiner sendromu , şiddetli kolik ve devamlı huzursuzluk gibi pek çok şekilde olabilir. Özellikle kolik, besin alerjilerinin erken bir belirtisi olabilir.
Deri prick testi (DPT), serumda IgE ölçümü, besin provokasyon testi tanı koymakta etkin kullanılan yöntemlerdir.
Bebeklerdeki alerjilerin temel medikal tedavisi, alerjen besinlerin eliminasyonudur (diyetten çıkarılmasıdır). Hasta öyküsü ve alerjen besinlerin çeşitliliğine göre tek gıda eliminasyonu veya çoklu gıda eliminasyonu yapılır. 2-6 hafta arası yapılan eliminasyon diyeti tanı koyma aşamasında da belirleyicidir. Anne tarafından emzirilen bebeklerde, annenin diyetinden de bu besinlerin çıkarılması elzemdir.
Annenin ve bebeğin eliminasyon diyeti uygulayıp, besin yetersizliği olmadan süreci sağlıklı yönetebilmesi adına; besin değişimlerini öğrenilmesi, etiket okuma alışkanlığının kazanılması, içerik ve bilimsel terimlerin değerlendirilebilmesi, çapraz bulaş riskinin göz önünde bulundurulması önem taşır. Bu konuda bir diyetisyen ile çalışılması oldukça faydalı olacaktır.
- Yenidoğan bebekte inek sütü proteini alerjisi söz konusu ise, öncelik her zaman anne sütüdür. Aksi durumlarda hidrolize protein bazlı formüla yerine aminoasit bazlı formüla ve soya bazlı formüla kullanılabilir. Hidrolize süt bazlı mamalar inek sütü alerjenlerinin hepsini içerirler ve çocukta alerjik reaksiyon yapmaya devam ederler. Bununla birlikte süt ve süt ürünleri içeren gıdalardan uzak durmak şarttır. Yoğurt, peynir, çökelek, kaymak, tereyağ, ayran, krema, puding gibi besinler; kazein, lactalbumin, laktoglobulin, laktuloz gibi ticari isimlerle karşımıza çıkan gıdalardan uzak durmak gerekir.
Keçi sütü gibi diğer hayvan sütleri de çapraz etkileşimden dolayı inek sütüne alternatif değildir. Çocuğun tekrar süt alımına başlamasına kadar formüla kullanımı daha doğru bir tercih olacaktır. Besinlerin tekrar diyete eklenebilmesi için Oral Food Challenge (OFC) testinin uygulanması gereklidir.
Süt bulunan tariflerde alternatif olarak, meyve suyu, pirinç sütü veya soya sütü kullanılabilir. Besin öğesi dengesi için başka alerjiler göz önünde bulundurularak tahıl, bakliyat, fındık gibi besinlerden çeşitli vitamin mineraller sağlanabilir.
Kalsiyum ve serum 25 (OH) D vitamini düzeyleri takip edilmeli gerekli durumlarda takviye edilmelidir ve Raşitizm riski azaltılmalıdır.
- Yumurta gibi önemli bir protein kaynağına karşı alerji söz konusu ise mecburen elimine edilmelidir. Ekmek, makarna ve soslar mercek altına alınmalı ve alternatif üretilmelidir.
- Buğday ve buğday ürünlerine karşı bir alerji varsa diyetten tamamıyla çıkarmak oldukça zordur. Ekmek,tahıl gevreği, kraker, işlenmiş et, makarna, erişte gibi pek çok buğday unu içeren besin diyetten çıkarılır. Alternetif olarak; karabuğday , pirinç, yulaf , kinoa , patates, mısır , amarant, çavdar kullanılabilir.
- Kuruyemişlerden herhangi birine karşı alerji söz konusu ise öncelikle çapraz bulaş riskine karşı ilk etapta bütün kuruyemişler elimine edilir. Bununla birlikte ticari pek çok üründe , tahıllı ürünlerinde, bazı ekmek ve hamur işlerinde , dondurmalarda bulunmaktadır. Dikkatle etiket okunmalı ve sorgulanmalıdır. E vitamini, manganez, niasin gibi besin öğeleri diğer baklagiller, etler , sebzelerden takviye edilmelidir. Ayrıca spesifik bir kuruyemiş daha önce denemiş ve tolere edilmişse diyete eklenebilir.
- Balık ve deniz ürünlerine karşı alerjisi olan bireyler tamamıyla diyetten elimine etmelidir. Tek bir balık türü olsa bile bir süre hepsini çıkarmak gerekir. Çapraz bulaş riski %50 oranında fazladır. Deniz kabuklularından yengeç ,karides ,ıstakoz en alerjik deniz ürünleridir. Balıkta bulunan B6, B12 ,fosfor , selenyum gibi besin öğeleri et grubu diğer besinlerden , tahıl ve yağ grubu besinlerden sağlanabilir.
Alerji riski yüksek bebeklerde ek besine başlarken; besinlerin tek tek denenmesi, haftada sadece 1 besin çeşidinin dahil edilmesi, hastayken yeni besin denenmemesi, tolere edilmeyen bir besin olursa yeni bir besin için 2-3 gün ara verilmesi önem taşır.